BİR BU ‘MARTI’ İSTİLASI EKSİKTİ!

İstanbul’da vapura bindiğiniz zaman görmeye alıştığınız MARTI değil bu bahsettiklerim. O başka. Birde İstanbul trafiğinde gördüğümüz elektrikli MARTI’lar hayatımıza girmişti.

Hani birileri gayri meşru doğan bebeklerini cami avlusuna bırakıp gider ya bu MARTI’larda aynen öyle. Biranda hayatımıza girdi. Kimi cami bahçesine kimi ağaç kenarına bırakıldı.

Burası İstanbul değil Antalya. Hani mega kentte rast gele sokaklarda gördüğümüz MARTI’lar var ya Antalya’da da sıkça görülmeye başlandı. Bir MARTI bir de BİN BİN.

Bir anda hayatımıza girdiler. 23 Haziran 2021 tarihinde UKOME’den karar çıkmış bunlarla ilgili. 12 bin 742 adet için izin verilmiş. Bu il genelinde 19 ilçede kullanılacak araç sayısı.

Kepez’de 2 bin 871, Konyaaltı 945, Manavgat bin 212, Muratpaşa 2 bin 565, Alanya bin 666 adet. Bunlar en yoğun olan ilçeler. Yani nüfus oranlamasına göre hesaplama yapılmış.

Ulaşım Planlama ve Raylı Sistem Dairesi Başkanlığı bütün başvuruları almış ve almaya da devam ediyor. Hali hazırda MARTI, BİN BİN ve sanırım TORNET diye bir firmaya daha işletme izni verilmiş.

UKOME kurallar koymasına rağmen ön hazırlık yapılmadığı için “Göç yolda düzelir” mantığı ile herkes kafasına göre takılıyor. İsteyen istediği yere bırakıp gidiyor.

Hayır bırakıp gitmesi mesele değil. Asıl mesele trafik sorununda. Zaten içinden çıkılmaz bir hal alan Antalya trafiğine bir de bunlar dahil oldu ya işler Arap saçına döndü resmen.

Bir bakıyorsunuz yolda bir bakıyorsunuz kaldırımda. Zaten bisiklet yolumuz hak getire. Tam bir baş belası oldu bunlar. Allah korusun her an bir arabanın altında kalabilir insanlar.

Hani kaldırımlarımız bom boş olsa sözüm olmayacak. Ama gelin görün ki zaten a tüm kaldırımlar işgal altında. Bir de bu elektrikli scooter işin içine girince yürüyecek yer kalmadı.

Ancak UKOME kararını okudum. Anladığım kadarıyla bu araçları 50 kilometre ve altı hız sınırı konan yollarda kullanılabiliyor. Ama bizim yollarımızın çoğu 70 kilometre ve üzeri. Buna göre Antalya’da birkaç yol hariç bu cihazları kullanmak neredeyse imkansız. Yani karara göre yasak. Bazı yerler için özel şartlar belirlenmiş.

Birde bunlardan işgaliye bedeli alınıyor. Ama kim ne kadar alıyor işte o belli değil! Denetimler belediye zabıtası, polis ve jandarmaya ait. Bakalım yapacaklar mı? Bir diğer UKOME kararı da 12 Eylül 2018 yılına ait. Bu araçların 30 Nisan-31 Ekim tarihleri arasında Konyaaltı sahili ve Akdeniz Bulvarı’na girmelerinin yasaklandığına dair.

Ama bu yasakta havada kalmış. Hem sahil hem bulvar MARTI ve BİN BİN kaynıyor. Bir de adını hatırlayamadığım yeni bir firma eklenmiş bunlara her yer bunlardan kaynıyor.

Ya bu iş tam manasıyla zabt-u rabt altına alınmalı. Yoksa MARTI’lar tıpkı sivrisinek ve kara sinek gibi şehri istilaya devam edecek. Adım atacak yerimiz kalmayacak.

NEREDE O VEKİLLER?

Antalya’da “Yan sezonu bitti” derken doğanın sınavının bizimle bitmediğini dün akşam bir kez daha anladık. Önceki akşam saatlerinde etkili olan kuvvetli yağış sırasında Konyaaltı ilçesine bağlı Üçoluk Mahallesi yakınlarında ormana yıldırım düştü.

Yıldırımla birlikte orman yangını çıktı. Yangın, rüzgarın da etkisiyle kısa sürede büyüyerek geniş alana yayıldı. Bölgeye sevk edilen Orman Bölge Müdürlüğü ve Antalya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, gece boyunca yangına karadan müdahale etti.

Havanın aydınlanmasıyla birlikte bölgeye sevk edilen 2 helikopter ve 1 uçak, söndürme çalışmalarına katıldı. Bölgedeki rüzgar etkisini yitirirken, yangının Antalya'nın önemli kanyonlarından biri olan Göynük Kanyonu'na doğru ilerlemesi yürekleri ağza getirdi.

Daha Manavgat yangının travmasını atlatamadan yeni bir felaketle burun buruna kalmak ne kadar zor değil mi? Anlatması imkansız gibi. Fakat dün bu yangın devam ederken gözlerim Manavgat’ta ortalığı velveleye veren yalan yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltan muhalefet milletvekillerini aradı. Hiç birisi ortada yok!

Acaba niye ki? Ben söyleyeyim size. Yangınlardan umdukları siyasi rantı bulamadıkları için. İddia ettikleri gibi yok dedikleri uçak ve helikopterlerin vızır vızır çalıştığını gördükleri için. İddia ettikleri gibi yanan alanların imara açılmadığını gördükleri için.

Yani siyasi rant yoksa ortada yoklar. Orman yanmış, insan ölmüş, canlılar telef olmuş hiç umurlarında değil. Çünkü varsa yoksa işleri güçleri siyasi rant. Umarım bu yangından kısa sürede söndürülür de bu tiplere malzeme çıkmaz.

HANİ CAN DOSTLARIMIZ DI?

Dün bizim evde matem havası vardı. Çünkü 15 yıl önce sokakta ölmek üzere iken bulup aldığımız ve ailemizin bir ferdi haline gelen Paşa isimli kedimiz yaşama veda etti.

Küçük kızım Yıldız daha 12-13 yaşlarındaydı onu sahiplendiğinde. Onunla birlikte büyüdüler. İşte bu yüzden en büyük travmayı o yaşıyor evde.

Büyük kızım Hilal’de aynı travmayı İstanbul’da yaşıyor. Hem de evlilik yıldönümünde aldığı bu kötü haber yüzünden. Ne yapacaksın yaşam işte. İnsan misali doğup, büyüyüp ölüyor her canlı. Hepimiz tadacağız bunu.

Gelelim meseleye. Hayvanları Koruma Günü’ne reklam yapan belediyelerimize bir çift lafım olacak. Ya “Can dostlarımız” diye poz verdiğiniz o dostlarımız ölünce gömecek bir yeriniz yok be.

Dün veterinerden ölüsünü aldığımız Paşa elimizde gömecek yer aradık koca şehirde. Kazma yok kürek yok. Sağ olsun Konyaaltı Belediyesi Basın Danışmanı Hasan Demirbaş imdadımıza yetişti, kazma ve kürek buldu bize.

Sonra elimizde Paşa’yı gömecek bir yer aradık. Sonra gece vakti bulduk. Telefon ışıkları ile kaz babam kaz. Neyse 50 santimlik çukur açıp gömdük dostumuz canımız Paşa’mızı.

 

Dün bizim evde matem havası vardı. Çünkü 15 yıl önce sokakta ölmek üzere iken bulup aldığımız ve ailemizin bir ferdi haline gelen Paşa isimli kedimiz yaşama veda etti.

Küçük kızım Yıldız daha 12-13 yaşlarındaydı onu sahiplendiğinde. Onunla birlikte büyüdüler. İşte bu yüzden en büyük travmayı o yaşıyor evde.

Büyük kızım Hilal’de aynı travmayı İstanbul’da yaşıyor. Hem de evlilik yıldönümünde aldığı bu kötü haber yüzünden. Ne yapacaksın yaşam işte. İnsan misali doğup, büyüyüp ölüyor her canlı. Hepimiz tadacağız bunu.

Gelelim meseleye. Hayvanları Koruma Günü’ne reklam yapan belediyelerimize bir çift lafım olacak. Ya “Can dostlarımız” diye poz verdiğiniz o dostlarımız ölünce gömecek bir yeriniz yok be.

Dün veterinerden ölüsünü aldığımız Paşa elimizde gömecek yer aradık koca şehirde. Kazma yok kürek yok. Sağ olsun Konyaaltı Belediyesi Basın Danışmanı Hasan Demirbaş imdadımıza yetişti, kazma ve kürek buldu bize.

Sonra elimizde Paşa’yı gömecek bir yer aradık. Sonra gece vakti bulduk. Telefon ışıkları ile kaz babam kaz. Neyse 50 santimlik çukur açıp gömdük dostumuz canımız Paşa’mızı.