BİNLERCE YIL HAPİS CEZASI ALAN NE KADAR YATAR?
Geçenlerde bir asker arkadaşım can havliyle beni arıyor.
Kendisine gece yarısı bir telefon gelmiş. Kendisini bankacı olarak tanıtan bir
kadına 25 bin lirasını kaptırmış. Meğer
arayan kişi bankacı değil, dolandırıcıymış. Kendisini arayan telefon
numarasının ve paranın transfer edildiği hesabın sahibini şikayet etmiş. Muhtemelen bu telefon ve banka hesapları
dolandırıcıların kendine ait değildir. Son zamanlarda sık sık duyuyoruz.
“Dolandırıcılıktan dolayı bilmem kime şu kadar ceza verildi” deniyor. Binlerce
yılla yargılananlar oluyor. Acaba binlerce yıl ceza alanlar acaba ne kadar
yatıyor? Hiç merak ettiniz mi? Yıllar önce Antalya’da Ferrarili bir müteahhit,
maket üzerinden sattığı evlerle ilgili 176 ayrı eylemden dolayı "Nitelikli
dolandırıcılık” suçundan toplam 528 yıl
hapis cezasına çarptırılmıştı.
***
Dönemin mahkeme başkanına “Bu şahıs ne kadar yatar” diye
sorduğumda süreli suçlarda cezaevinde kalmanın belli bir sınırı olduğunu
söylemişti. 30 yılın altında bir süreden bahsetmişti. Verdiği yanıt karşısında şoke olmuştum. Ama
öyleymiş. Türk Ceza Kanunu’nun 61/7
maddesini açıp bakın. Bu maddeye göre süreli hapis cezası 30 yıldan fazla
olamaz. Hani binlerce yıl ceza alanın
hapislerde çürüyeceğini sanıyoruz ya. Öyle olmuyormuş. Yani binlerce yıl ceza
alsanız bile yatacağınız süre sınırlı. İnfaz yasalarının da sık sık değiştiği
ülkemizde bir bakmışsınız o dolandırıcılar kısa sürede aranızda da olabilir.
Dolandırıcılar, suçlular kanunları senden benden çok daha iyi biliyorlar.
***
Dolandırıcıların ikna kabiliyeti çok yüksektir. Ama ortak
birçok özellikleri vardır. Lüks ve
şatafatlı bir hayatla gözlerinizi boyarlar. Sık sık magazin haberlerinde
adlarından söz ettirirler. Çok cazip vaatler sunarlar. Kısa yoldan çok para
kazanabileceğinizi söylerler. Bir koyup
10 kazanacağınızı iddia ederler. Sonunda yaptıkları ifşa olur. Yakalanırlar.
Asıl mağdurun kendileri olduğunu söylerler. Suçu başkalarına atarlar. Gerçek
mağdurlar ise paralarını alamazlar. Çünkü o paralar zaten çoktan buharlaşmıştır.
Onların tuzağına düşmemek için görünüşe aldanmayacağız. Kısa yoldan köşeyi
dönmeyi vadedenlere itibar etmeyeceğiz. Açgözlü olmayacağız. Telefonla her
arayanın söylediğine de inanmayacağız. Kendisini bankadan aradıklarını söyleyip
işlem için bizden cep telefonumuza gönderilen şifreyi soranlara bunu
anlatmayacağız.
***
Hele hele telefon açıp kendini jandarma, MİT mensubu, polis, savcı, hakim olarak
tanıtanlara itibar etmeyeceğiz. Operasyon bahanesiyle paralarımız,
altınlarımızı, malvarlığımızı, bankadaki hesaplarımızı soranlara bilgi
vermeyeceğiz. Bu kişilerin aradıkları numaraları 112’ye ihbar edip, suç
duyurusunda bulunacağız. Çünkü Hiçbir
zaman polis ya da savcılık operasyonlara vatandaşı dahil etmez. Bir kişi suça
karıştığı zaman o şahsı gidip alırlar. Ama bazen gerçek polisi bile dolandırıcı
zannedenler olabiliyor.
***
Yıllar önce Antalya’da bir cinayet işlenmişti. O cinayetle
ilgili davayı da adliye muhabirliği yaptığım dönemde takip etmiştim. Eski
patronunun ağzına banyo havlusu sokup, ellerini arkadan kabloyla, ayaklarını da
saç kurutma makinesinin kablosuyla bağladıktan sonra bıçaklayıp öldüren katil
yurtdışına kaçmak isterken Edirne’de yakalanmıştı. Öldürdüğü patronunun kredi
kartını kullanınca yakalanan katilin üzerinde Murat K. adına düzenlenmiş bir
ehliyet çıkmıştı. Cinayet davasında tanık olarak dinlenen Murat K., bugüne
kadar ne ehliyetini ne de nüfus cüzdanını kaybettiğini anlatmıştı.
***
Ardından da "Geçen şubat ayında polis olduğunu söyleyen
bir kişi beni aradı. Bana ehliyetimle ilgili sorular sormaya başladı. Kimlik
bilgilerimle ilgili sorular soran bu kişiyi dolandırıcı sanıp Sanayi Polis
Merkezi'ne başvurdum. Bunun üzerine Sanayi Polis Merkezi'ndeki kişiler beni
arayan telefonu arayıp görüşme yaptı. Beni arayan kişi gerçekten polismiş.
Bunun üzerine kendilerine ehliyetimi hiç kaybetmediğimi söyledim. Olaydan 3 ay
kadar sonra da hakim karşısında ifadem alındı. Ben bu sanığı da hiç tanımıyorum"
diye konuşmuştu.
***
Özetle suçlular ya da örgüt mensupları yakalanmamak ya da
kendileri yargılanmamak için başkalarına ait ehliyet ya da kimlik kartını,
başkaları adına alınan telefonu, başkaları adına açılan banka hesabını
kullanabiliyor. Bu tür durumlarla karşılaşmamak için kişisel bilgilerimizi
gözümüz gibi korumalıyız. E-Devlet’ten de üzerimize kayıtlı abonelikleri,
adımıza şirket açılıp açılmadığını, abonelik yapılıp yapılmadığını da sık sık
kontrol etmeliyiz. Şüpheli bir durumda vakit geçirmeden şikayetimizi de
yapmalıyız.