BİLİNMEZLİK HİSSİ

Bilinmezlik duygusunun yüreğimize iyi geleceğini neden onaylamış oluruz hep? Bizim canımızı acıtan bilinen ölçütler mi veya bildiklerimiz mi? En iyi bildiği duygulardan neden uzaklaşmak isteriz biz insanlar?

***

Yüreğimiz her türlü serüveni kabul eder deriz. Deriz demesine de peki neden en ufak fırsatta gitmek isteriz ve en uzaklara ve bilinmezliklere götürmek isteriz yüreğimizi? Sorularla boğuşan bir gönlümüz var her daim. Hep bir bilinmezlik çetelesi içinde gidip gelen duygularımız.

***

Bizi en iyi anlayan dostlarımıza bile açmak istemediğimiz yaralar. Sükunet mi iyi geliyor acaba yüreğe? Biraz tedirginlik hissi, biraz vazgeçmişlik, biraz bırakmışlık. Bunların her biri alabele kuşatmış yüreğimizi. Benliğimize yerleşmiş hepsi.

***

Her biriyle kendi içimizden bağ kuruyor içimizden konuşuyoruz adeta. Göz ardı ettiğimiz bir şey var aslında. Duygularımızdan kaçabiliriz belki yüreğimizden kaçabiliriz peki ama kendimizden kaçabilir miyiz?

***

Kendimizden bile gizlediğimiz duyguların iç sesleri benliğimizi kuşatırken belki bir toprak kokusuna yaslarız ruhumuzu, belki bir kar tanesine belki doğan güneşin berraklığına. Nereye gidersek gidelim, yine yakalanırız kendimize bir yerlerde ve bir şekilde.

***

Kendisine yakalandığında, yine baştan başlıyor insan. İç çekişlerine, aldırmayışlıklarına ve gitmişliklerine ve bir türlü kabullenmeyişliklerine. Kendinden çalıyorsun zamanını ve anılarını.

***

Kendini kaçırıyorsun ama kendi kendine yakalanıyorsun… Kovalayan da sensin kaçan da… Yüreğin koşar adımlarla kaçıyor kendinden, duygularınsa önünü kesiyor yine yakalıyor, benliğinden vuruyor. Sonra adım atmaya mecalin kalmıyor.

***

Biliyorsun ki gidecek olduğun yer yine yüreğin ve yine bilinmezliklerin yine kabullenmeyişliklerin.   Gitmek istediğin diyarlar oluyor, gitmek istediğin insanlar. Peki ama gidebiliyor musun?

***

Bazen gidemiyorsun işte. Bütün yolların tıkalı oluyor. Gitmek istediği yere keşke hiç engelsiz gidebilse insan. Bütün yolları açılsa. Yüreğinin dergahına ulaşsa. Yüreğinin mutlu olduğu yere gitse.

***

 Belki de ait olduğu yere ve ait hissettiği o insana gidebilse. Olmuyor işte. Bazen öylece kalmak gerekiyor. Mecburiyetlerinin içinde. Olmazlıklarının içinde. Ve kendi derinliklerinde.

***

Gitmek istediği yere gidemiyorsa kendi derinliklerinde kalmalı insan. Yüreğini orada saklamaları. Duygularını oraya kilitlemeli adeta. Ne kendi yüreğine kalabalık edecek bir insan kabul etmeli ne de bir başka yüreğe girip o yürekte yabancı hissetmeli.

***

Sadece kendi yüreğinin derinliklerinde kalmalı insan.