Bilim insanları, Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı
Türk bilim insanları, "geleceğe ışık tutan yolculuk" olarak da nitelendirilen Türkiye'nin kutuplara düzenlediği bilim seferlerinin 8'incisinde Antarktika'da deniz ve göl ekosistemlerini araştırdı.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda
düzenlenen seferde bulunan araştırmacılar, Horseshoe Adası ve çevresinde deniz
ve göllerde yaptıkları örneklemelerle projelerini tamamladı.
Bilim insanları, bölgedeki denizel ekosistemin
fizikokimyasal karakterizasyonunu araştırarak, sucul ekosistemlerdeki çoklu
antropojenik baskıları değerlendirdi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr.
Ülgen Aytan, yaptığı açıklamada, plastik kirliliğinin sadece gözle görülür
boyutta olmadığına dikkati çekerek, "Özellikle günlük hayatta kronik
olarak ürettiğimiz ve 5 milimetrenin altına inmiş olan kısım, gezegenimiz için
çok hızlı büyüyen bir tehdit haline geldi." dedi.
Prof. Dr. Aytan, insan etkisinden binlerce kilometre
uzaktaki Antarktika ekosisteminde mikroplastiklere, hem suda hem sedimentte hem
buzullarda hem de canlılarda rastlamanın mümkün olduğuna işaret ederek, şöyle
devam etti:
"TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projeyle amacımız,
Türk bilimsel araştırma kampının bulunduğu Horseshoe Adası'ndaki tatlı su
kaynaklarında, buzul göllerinde ve denizde, mikro, mezo ve makro boyuttaki
plastiklerin varlığını araştırmak, kaynaklarını tespit etmek ve bu ekosistem
için oluşturdukları çevresel riski değerlendirmek."
Horseshoe Adası'nda bulunan deniz, göl yüzey suyu ve
sedimentinden plastik analizleri için numune aldıklarını ifade eden Aytan,
Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Mikroplastik Araştırma
Laboratuvarı'nda gerçekleştirecekleri analizlerle de plastiklerin tiplerini,
boyutlarını, renklerini ve polimer içeriklerini belirleyerek çevresel risk
değerlendirmesini tamamlayacaklarını söyledi.
Prof. Dr. Aytan, "plastik" için çok genel bir
terim olduğunu vurgulayarak, bu terim altında farklı polimerik yapıya,
dolayısıyla kimyasal içeriğe sahip plastiklere rastlandığını aktardı.
Aytan, gerçekleştirecekleri analizlerle buldukları
plastiklerin çevresel tehlike skorlarıyla bu ekosistem için ne derece risk
yarattığını değerlendirebileceklerini anlattı.
Denizel ve tatlı su çevresinde çoğunlukla tek kullanımlık
plastik olduğuna işaret eden Aytan, "Özellikle polietilen, polietilen
terafitalat, polipropilen gibi polimerlere rastlıyoruz ancak Antarktika'da
yaptığımız ön çalışmada poliakrinonitril gibi özellikle sentetik tekstilin
kullanımı ve yıkanması esnasında oluşan ve atmosferle kutuplara kadar
taşınabilen mikroplastiklere de rastladık." diye konuştu.
Prof. Dr. Aytan, bölgede yaptıkları çalışmalardan sonra
özellikle sentetik tekstilde kullanılan bu polimerlerin iyileştirilmesi
gerektiği konusunun önemine değinerek, şöyle devam etti:
"Plastik sektöründe kullanılan ilave katkı
kimyasallarının iyileştirilmesi gerekiyor. Antarktika gibi çok özel bir
ekosistemden elde edeceğimiz sonuçlar ile plastiklerin denizel ve tatlı su
ortamında azaltılması için alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak karar
vericilere ve sektöre yol gösterici veri sağlamayı amaçlıyoruz."
"DENİZEL
FİTOPLANKTON ÇALIŞMALARINI BİRAZ DAHA DERİNLEŞTİRMEYİ AMAÇLIYORUZ"
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr.
Ertuğrul Ağırbaş da iklim değişikliğinin en önemli kanıtlarının, artan
atmosferik hava sıcaklıkları ve beraberinde deniz suyunda meydana getirdiği
anomaliler olduğunu dile getirdi.
Ağırbaş, Horseshoe Adası'nda yürüttükleri çalışmalar
konusunda, "Bölgede çok az çalışılmış bir konu olan denizel fitoplankton
çalışmalarını biraz daha derinleştirme ve bu bağlamda bundan sonra yapılacak
çalışmalara bir altlık oluşturmayı amaçlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, "Fitoplanktonik
organizmalar değişen iklim koşullarına bağlı olarak meydana gelen değişimlere
karşı direkt tepkiyi veren ilk canlı gruplarıdır ve bunların takibi ile ileride
meydana gelebilecek olası iklim değişikliği senaryolarına karşı hazırlıklı
olmamıza imkan sağlayacaktır." diyerek, proje kapsamında araştırdıkları
"fitoplankton fonksiyonel grup oranları", "pigment
kompozisyonu", "mikroskobik hücre sayımı" ve "hidrografik
ölçüm çalışmaları" ile bölgenin besin tuzu dinamiğini de inceledikleri bir
proje olduğunu ifade etti.
Dünyanın iklimine en çok etki edecek, iklimin düzenlenmesini
sağlayan önemli bir bölgede bulunduklarına işaret eden Ağırbaş,
"Çalışmaların Antarktika ekosisteminin sürdürülebilir yönetimine katkı
sağlayacağına ve bu bağlamda dünyanın geleceğine de katkı sağlayacağına
inanmaktayız." dedi.
"DENİZ
ÖRNEKLEMELERİMİZİ YAKLAŞIK 25 İSTASYONDA GERÇEKLEŞTİRDİK"
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Çevre Mühendisliği Bölümü
Öğretim Üyesi ve sefer katılımcısı Prof. Dr. Nüket Sivri de sefer süresince
birçok noktada deniz suyu örneklemesi yaptı.
Prof. Dr. Sivri, "Kutup Bölgeleri'nde Kritik Hammadde
(KHM) Konsantrasyonlarının Belirlenmesi ve Potansiyel Ekolojik Risk İndeksinin
Kutup Bölgelerine Uyarlanması" konusunda yaptığı projesiyle
"Endüstriyel üretim ve ekonominin sürdürülebilir işleyişi için önem
taşıyan kritik hammadeler, Antarktik bölgesi sucul ekosistem sağlığını nasıl etkiler?
Kritik hammaddeler kaynaklı olası toksik etkiler ve antropojenik baskılar her
iki kutup bölgesinde de gözleniyor mu? Antarktika için uyarlanan potansiyel
ekolojik risk indeksi (PERI), Arktik için oluşturulan indeksten ne kadar farklı
olabilir?" sorularının cevaplarını arayarak projesinin Beyaz Kıta'da olan
bölümünü tamamladı.
TÜBİTAK MAM İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan
Yardımcılığı'nda Araştırmacı olan sefer katılımcısı Dr. Mehtap Dursun da
projesi kapsamında Antarktika'da mikrokirleticilerin çevresel incelenmesinin
altyapısını oluşturmak üzerine çalışmalar gerçekleştirdi.
Dr. Mehtap Dursun, mikrokirleticileri genel olarak sucul
ortamda canlılara zarar veren mikro ve nano düzeydeki kirleticiler olarak
tanımlayabildiklerini ifade ederek, "Biz özellikle eksik yanma sonucu
oluşan poliaromatik hidrokarbonlar ile tarımsal amaçlı kullanılan pestisitlerin
çevresel olarak Antarktika kıtasında mevcudiyetini araştırıyoruz." diye
konuştu.
Çalışması kapsamında Horseshoe Adası'nda bulunan göllerden
ve kar suyundan örnekleme yaptığını anlatan Dursun, şöyle devam etti:
"Deniz örneklemelerimizi yaklaşık 25 istasyonda
gerçekleştirdik. Mevcut ortamda mikro kirleticinin analizleri için yüksek hacim
su gerektirdiğinden, bizim yaptığımız yöntemle laboratuvara hiç su taşımadan
gemide ön işlemleri yapılmış numunelerimizle Türkiye'deki araştırma
laboratuvarımızda analiz ederek sonuçları elde etmiş olacağız."
Amaçlarının Antarktika'da bir çevresel izleme altyapısını
oluşturmak olduğuna dikkati çeken Dursun, "Daha sonrasında da bu araştırma
sonucunda elde ettiğimiz verilerle eğer yöntemimiz başarılı olursa ileriki
dönemlerde bu çevresel izlemelerin devamlılığını ve zaman içindeki değişimini
gözlemlemiş olacağız" bilgisini verdi.
AA