BEKRİ MUSTAFA HİKAYESİ

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş ve kutlama gecesinde yaşanan protokol rezaletini sadece Antalya’da değil, neredeyse Türkiye’de duymayan kalmadı.

Özellikle Lider Gazetesi’nin ayrıntılarına kadar yazdığı ve fotoğraflarıyla ortaya koyduğu rezalet sonrasında olayın muhatapları sessizliklerini korumaya devam ediyor.

O gece, bu şehirde insanların güvenini kazanarak makama oturan seçilmiş bir ilçe belediye başkanına yapılan ayıbı henüz üstlenen çıkmadı.

Belki biraz zaman geçtikten sonra çaycı veya çorbacıya suç atılarak birileri aradan sıyrılır mı bilemiyorum?

Ama bu olay CHP’nin içerisinde yaşanan otorite boşluğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Gerek seçilen belediye başkanlarının icraatları kamuoyunda tartışılırken, gerekse de parti içerisindeki taciz ve tecavüzler çarşaf çarşaf yayınlanırken görmüştük o otorite boşluğunu.

Yine aynı şekilde Antalya halkının oyları ile seçilen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, hasta yatağında canıyla uğraşırken yaşanan koltuk kavgası ve ona sessiz kalmalar da o otorite boşluğunun eseri idi.

İzlenilen yanlış politikaları ve siyasi öngörüsüzlüğü saymaya bile gerek yok.

Peki, durum böyle iken, “Biz bu iktidarı dostlarımızla değiştireceğiz” diyen, Kandil’in uzantılarından Pensilvanya’ya kadar medet ummadığı yer kalmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Siz daha seçilmiş belediye başkanları ile teşkilatlar arasında birlik ve beraberliği sağlayamazken bu ülkeyi nasıl birlik ve beraberlik içerisinde yöneteceksiniz”  diye sormazlar mı?

Daha çok şey sorar, çok da yazarız, ancak lafın çoğu cahile anlatılırmış.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin hali ne diye soracak olursanız.

"Bekri Mustafa bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musalla taşında da bir cenaze yatmaktadır. Fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaat beklemekten yorulmuştur. Tam bu sırada başında sarık, sırtında cübbesiyle oradan geçmekte olan Bekri Mustafa'yı hoca zannederek cenaze namazını kıldırmasını isterler. Bekri Mustafa,”Ben hoca değilim” dese de dinlemezler ve zorla cemaatin önüne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler söyler. Cemaatten ölüye ne söylediğini merak edenlere de gülerek cevap verir: 'Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun, eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin, onlar durumu anlarlar dedim' der."