BAYRAMI ZEHİR ETTİN BÖCEK…

29 Ekim günü Cumhuriyet Bayramımızı; gerek kendim gerek ailem daha coşkulu kutlayalım, bayramın tadına varalım diye Konyaaltı’ndaki ‘’SoloTürk’’ gösterisi için Kızıltoprak Mahallesi’ndeki evimizden otomobilimizle yola çıktık.

Trafik yoğunluğunu hesap ederek ve biraz plajın keyfini çıkarmak için; gösteri başlamadan tam üç saat önce evden çıktık. O gün trafikte olan herkesin tahmin edebileceği gibi altı kilometrelik yolu elli beş dakikada kat edebildik.

Ve nihayet sahile vardık. Ama arabayı park edecek yer yok! Arka sokağı, yan sokağı, ön sokağı, öbür sokağı dolaştım. Yok oğlu yok!

En sonunda ceza yemeyi göze alıp; Arabamın ön camına telefon numaramı yazarak yola ikinci parkı yaparak sahile yürüyerek vardık.

Yaklaşık bir saat süren trafik çilemiz nedeniyle arabada bulunan ben dahil, diğer aile bireylerinin ve yeğenimin sinirleri bozuldu. Gerildik.

Ama; SoloTürk gösterisinde savaş pilotumuzun olağanüstü akrobasi hareketlerini izleyince; tüm öfkemiz, sinirlerimiz yatıştı. SoloTürk ile; gururlandık. Onurlandık. Kendimizi güvende hissettik. İyi ki de;  gösteriyi izlemeye gelmişiz dedik.

Gösteri; 17.30 civarında bitti. Gösteri bitince, gösteriye gelirken trafikte yaşadığımız sinir ve stresi tekrar yaşamayalım diye  ‘’Biraz duralım. Trafik rahatlasın sonra gidelim’’ diye düşündük.

Kalabalık gitti. Bizde 19.30 gibi arabamıza bindik. Keşke binmez olsaydık! Gösteriyi izleyen kalabalık dağılmasına rağmen, Atatürk Bulvarına çıktığımızda kendimizi tıkalı trafiğin içinde bulduk.

Migros kavşağına varmadan arabanın ön kaputundan dumanlar yükselmeye başladı. Arabanın yandığını düşündüm ve yayaları ikaz ederek güç bela arabayı yaya kaldırımına sürüp, çıkardım.  Ben dahil herkes eli ayağı titreyerek arabadan indik.

Neyse ki bizim araba yanmamış. Ama; tıkanan trafik nedeniyle bir kilometrelik yolu dura kalka bir saatte kat ettiğimiz için hararet yapmış. Çıkanlar duman değil, kaynamış su buharıymış.

Yaklaşık bir, bir buçuk saat arabanın soğumasını bekledik ve eksilen suyun yerine tekrar su ilave ederek arabayı çalıştırdık. Şükür çalıştı. Ve saat 22.30 gibi eve gelebildik. Ama arabada ağır bir hasar oluştu mu, oluşmadı mı henüz bilmiyoruz.

BÖCEK’E SORUYORUM

Böylesi güzel bir günü, Cumhuriyet Bayramını bize zehir eden Böcek’e soruyorum;

İki buçuk senedir, Menderes Türelin başlattığı üçüncü etap raylı sistemi uzun bir zaman aralığında bitirmekten başka trafik ve otopark sorunu için ne yaptın Allah aşkına?

Antalya gibi bir şehirde altı kilometrelik yolu bize araba ile üç saatte kat ettirmekten huzursuz olmuyor musun?

Benim başıma gelenler kim bilir kaç kişinin başına geldi. Kaç kişinin arabası hararet yaptı ve hasara yol açtı? Ambulanslar kaç hastaya yetişemedi?

EZİYETİN SEBEBİ NE?

İnsanların hayatını tehlikeye atmaktan, maddi olarak zarara vermekten; sinir, strese sokup; psikolojisini bozmaktan vicdanen rahatsız olmuyor musun? Bize; eziyetinin, canımıza kast etmenin sebebi nedir? Tembellik mi? Vicdansızlık mı? İş bilmezlik mi?