BAYRAM BİZİM NEYİMİZE

Kısa bir aradan sonra tekrar merhaba. Hemen seçimden sonra ortadan kaybolunca bazı meraklılar elli tane fikir yürütmüş. Hepsi hikaye. Bir yerlere kaçıp gitmedim. K.K’nın dediği gibi “Ben-bu-ra-da-yım.”

Eşimle birlikte ortalıkta dolaşan ve adı konmayan bir virüsten dolayı bir haftadır evde yatıyoruz. Dün biraz kendimi iyi hissedip evden çıkabildim. Bugün arife. Ramazan yine göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Yarın bayramı idrak etmeye başlayacağız. Ama “Bayram gelmiş bizin neyimize?” demek içimden geliyor.

Dünya'da, özellikle de bizim ülkemizde son yıllarda en ihtiyaç duyulan konulardan birisi barış, huzur, hoşgörü ve sevgi. Var mı biz de? Bakın etrafınıza olup bitene cevabını bulursunuz. Hoşgörü ve sevgi olmayınca, ne yazık ki barış da olmuyor. Bugünlerde yaşadığımız olaylar, barışa, sevgiye ve hoşgörüye ne kadar muhtaç olduğumuzu apaçık gösteriyor aslında.


Bayram günleri, insanların gerek kendileriyle, gerekse çevreleriyle, dahası kırgın olduğu ya da küskün olduğu kimselerle kaynaşmanın ve barışmanın müjdecisidir. Veya biz öyle biliriz! Bu anlamda da gururu ve kibri yenmek lazım. Ben öyle yapacağım. Şu kısacık ömrümüzde mübarek bayramı fırsat bilip testiyi güzel şeylerle doldurmakta yarar var.

“Nerede o eski bayramlar”la diyenleri duyar gibi oluyorum. Evet öyle ama en azından geleneklerimiz var. Şimdi herkesin kendine göre, ailesine göre, ekonomisine göre, yani vicdanına ve cüzdanına göre yaşadığı bayramları yaşıyoruz. Bayram ziyaretlerinin en önemli konusu ve gündemi geride bıraktığımız seçim olmamalı. Çünkü bayramların bizim gelenek ve göreneklerimizde çok ayrı ve önemli bir yeri var.

Artık günümüzde o bayram ruhunu anılarımızdaki gibi yaşayamasak da lütfen sizler de anılarınıza, çocukluğunuza bir seyahat edin. Bakalım geçmiş bayramlardan zihinlerinizde neler kalmış. Evet, bayram denince hepimiz çocukluğumuza gideriz. Ve her bayram sabahı, neredeyse her evde istinasız eski bayramlar konuşulur, anılara, geçmişe yolculuk edilir.


Bizler geleneklerine bağlı yaşamayı severiz ancak günün şartlarında tüm geleneklerimizi hakkıyla yerine getiremiyoruz. Aile büyüklerini ziyaret etmek, kocaman masaların etrafında toplanıp yemekler yemek ne yazık ki artık eskisi kadar mümkün olmuyor.

Anılarımızda yer alan bayramları bugün var etmek, yaşamak çok zor olsa da olabildiği kadar bayramlarımızı kutlamak, çocuklarımıza aktarmak, gelecek nesillerin gelenek ve göreneklerimizi bilmesi açısından çok önemsiyorum. Ama maalesef gelişen ve değişen dünyada bu mümkün görünmüyor.

Bizim mübarek Türk milletine verilecek en güzel müjde tatildir. “Para yok” lafına inanıp inanmak sizin elinizde. Bu milletin şifrelerini çok iyi bilen büyüklerimiz 9 günlük bayram müjdesi ile hepimizin gazını alıverdi.

Geçen cumartesi günü bir günde İstanbul havalimanından bin 512 uçuşla 222 bin 72 kişi uçmuş. Nereye? Ya tatile ya da memlekete. Kendi araçları ile yollara revan olanları da ekledik mi 30 milyon kişi BAYRAM GÖÇÜ yaşadı.

Yurt dışı turlarını bırakın Akdeniz ve Ege sahillerinde boş oda kalmadı. İyide bunun acısı ne zaman çıkacak? Öyle veya böyle bunun acısı çok acı çıkacak. Hani “Para yok” ya!

İşte bu tablo karsında BAYRAM BİZİM NEYİMİZE?

Bir dipnot olarak şunu eklemek istiyorum. Bayramdan sonra siyaset ve Antalya meseleleri üzerine yazmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz. Neler var neler!

Şimdiden hepinizin mübarek Ramazan Bayramını tebrik ediyor, barış, huzur ve sağlık dolu günler diliyorum.