BAY BAY KEMAL’DEN SONRA BAY BAY ŞÜKRÜ
Siyasette hiçbir şey göründüğü gibi değildir. PERDENİN
ARKASINDA neler olup bittiğini kestirmek, bilmek ve öğrenmek güçtür. Ülkemizde
siyaset değirmen gibidir. İçine gireni UN UFAK eder.
Hele hele yerel siyaset daha bir farklıdır. Çünkü yerelde
insanlarla hep iç içe hep yüz yüzesinizdir. Attığınız adıma, söylediğiniz söze
çok ama çok dikkat edeceksiniz.
Çünkü yerelde kaçış yok, köprüden önce son çıkış ise hiç
yok. Vatandaş kimin ne yaptığını çok iyi bilir. Vatandaş en iyi ANALİST, en iyi
karar vericidir. Gününü bekler, SABIRLIDIR.
Siyaset hayatı bu nedenle acımasızdır. Ama bir o kadar
VEFASIZLIK da yaşanır. Amma vatandaş kime vefa göstereceğini çok iyi bilir.
Ağlamaya, sızlamaya, gözyaşı dökmeye falan bakmaz.
Bunun en canlı örneğini CHP’nin parti yöneticilerini takip
eden ve son dönemde yaşananlarla beraber vatandaşlar da açık ve net olarak
gördü. Genelde, tecrübeli siyasiler bu konuda çok hassas olurlar. Tecrübeli
olanlar adeta ihtisas yapmış gibidirler. Adımlarını atarlarken, iki kez
düşünürler. Ama halkı dinlemeyenler genelde sandıkta tokadı yer.
Mevzuyu çok uzatmayalım. Siyasetçiler hep göz önünde bulunan
ve herkesin yakından takip ettiği kişilerdir. Buna benzer birde hayatı ile öne
çıkan ünlüler vardır. Buna benzer siyasetçiler yok mu? Dolu…
CHP’yi örnek vermişken buradan devam edeyim. Halkı ve
partililerini hatta en yakın arkadaşlarını bile dinlemeyip koltuğunda ısrar
eden eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşadıkları ortada.
KOLTUK SEVDASI nedeniyle 13 seçimi kaybetti yine de bırakıp
gitmedi. Sonunda girdiği en son seçimi de kaybedip 14’üncü yenilgi ile parti
yönetimine veda etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, “BAY
BAY BAY KEMAL” denilerek yollandı. Tabi bu kendi tercihiydi.
Hani dedim ya siyasetçiler hep göz önünde oldukları için
TARAFLI TARAFSIZ herkes tarafından yakından takip edilirler diye. Hele yerelde
bunun daha fazla olduğunu söylemiştim yukarıdaki satırlarda.
Antalya’da da bu durum öyle. Geçmişteki belediye başkanları
hem halk hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel medya tarafından çok
eleştirildi. ACIMASIZCA olanı vardı, yerden yere vurulanlar oldu. Ama medyadaki
eleştiriler içinde belden aşağı olanı da var, hakaret içerikli olanı da!
Son dönemde bunun EN
CANLI ÖRNEĞİ Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve ailesine
yapılanlar. Haklı olanları, olmayanları tartılacak türden eleştiriler. Övgü de
yok değil.
Lakin hiçbir zaman çıkıp YAZIP ÇİZENLERE hareket etmedi.
Sadece, “Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner” diyerek inceden
inceden mesajlar verdi. Kime olduğunu bilemem...
Ancak Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen var bir de.
Böcek’ten sonra BAŞKANLIK yapan hele hele CHP’li olup da son dönemde bu kadar
uzun süre başkanlık yapan başka isim yok.
Sözen’in her dönemi EKŞINLARLA dolu. Hep hareketli, hep
adrenalin dolu. Hep gergin hep agresif. VURDU KIRDIYI çok seviyor. Ama hep göz
önünde olduğunu hangi görevi kimin adına yaptığını unutuyor. Sade bir Şükrü
Sözen olsa inanın kimsenin hele hele benim UMRUMDA bile olmaz. Fikrimiz ayrı,
dostlarımız ayrı, yaşadığımız mahalle ayrı!
Amma Manavgat Belediye Başkanı olduğu için benim ilgi
alanımda. Birçok kez eleştiri konusu yaptım Bay Şükrü Efendi’yi. 23 Ekim’den
itibaren ortadan kaybolunca tekrar RADARIMA girdi kendisi.
Hem Manavgatlılar adına hem de bir gazeteci olarak bu
kayboluşu sordum, sorguladım. Nedenleri bulmaya çalıştım. Bir evlilik hazırlığı
meselesini de bu nedenlere ekledim. Yok oluşuna cevap vereceğine hakaret etmeyi
yeğledi kendisi. VARSIN OLSUN BİZ ALIŞKINIZ.
Netice itibarı ile kendisi 4 Kasım Cumartesi günü ortaya
çıktı. Aynı gün dünkü yapacağı toplantının duyurusunu paylaştı. Daha birçok
kişi bilmezken bendeniz bunun bir veda konuşması olacağını ima ettim.
YANILMADIM!
Ve Şükrü Efendi dün 1 saate yakın 15 yılını anlatan filmi
izlettikten sonra AĞLAMAKLI bir şekilde sahneye çıktı. FRAGMAN BİTTİ ve başladı
konuşmaya. Muhterem annesinin de salonda olduğunu anons etti.
Önce bir iki söz etti sonra da geçmişte belediye başkanlığı yapanları
işlerini zorlaştırmakla itham etti. Sonra tarihi Manavgat yangını sonrası
köylülerin ev ve ahırlarını yaptıklarını söyledi. Milletin aklı ile oynayacak
arkadaş. Ama YEMEZLER. Kimin ne yaptığını herkes ÇOK İYİ BİLİYOR.
Bir ara rahmetli babasının belediye başkanlığı sonrası
kazandığı KREDİLER ile yola çıktığını ve devam ettiğini söyledi. Ama babasının
kredisini çok kötü kullandığına hiç değinmedi bile.
En katı siyasi dönemde görev yaptığını anlattı zat-ı
muhterem. Sanki diğer belediye başkanları UZAYDA SİYASET yapmış gibi. Kendisi
ne yaşadıysa diğerleri de aynısını hatta belki fazlasını yaşadı.
Görevi süresince yapılan yatırımlara devletin hiç katkısı
olmadığını iddia etti. Belediye kaynakları ile yaptıklarını söyledi. Yahu,
belediye kaynağı DEVLETİN Mİ YOKSA BABANIN MALI MI?
Sosyal medyada yapılan eleştirilere dikkat çekip DERT YANDI.
Çocuklarına ve ailesine kadar hakaret edenlerden söz etti. Her zaman söylediğim
gibi, “Eleştiriye evet hakarete hayır.” Keşke kendisi de böyle olabilseydi!
Ve filmin sonunda “Benden buraya kadar. Önümüzdeki dönem
aday değilim. Müsaade ederseniz buraya kadar. Sizlerden helallik istiyorum. Ben
size helal ediyorum” dedi. Kendisini eleştiren cüzi azınlığa da hakkını helal
etmeyeceğini, affetmeyeceğini DEKLARE etti.
Bunları söylerken duygulandı, yüreği burkuldu, cümleler zar
zor çıktı ağzından. Sanırım çok incinmişşş! Fakat 23 Ekim’den beri niye
kaybolduğunu Manavgatlılara açıklamadı (açıklayamadı), gizemi korudu!
Sonuç olarak tıpkı CHP’nin eski lideri BAY KEMAL gibi
Manavgat’ın ŞEHR’ÜL-EMİN’İ için ben de BAY BAY BAY ŞÜKRÜ diyorum.
Ve bana yaptığın hakaretlerin için özür dilemediğin müddetçe
bende sana halkımı helal etmiyorum. Öbür dünyada iki elim yakanda haberin ola
BAY BAY BAY ŞÜKRÜ!