Başkan Çandır açıkladı: Karşılıksız çek oranı arttı

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan ATB Başkanı Ali Çandır, “Karşılıksız çek tutarı kentimizde yüzde 372, ülkemizde yüzde 225 artmıştır. Yani ticaretin parasal yönüyle ilgili göstergelerde de kentimiz, ülke ortalamasının yaklaşık yüzde 50 gerisinde seyretmektedir” dedi.

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda Başkan Ali Çandır, TUSAŞ’a yapılan terör saldırısını kınayarak başladığı konuşmasında, Türkiye’nin son 40 yıldır terörle mücadele ettiğine vurgu yaptı.  Çandır, “TUSAŞ’a yapılan terörist saldırı 5 canımızı aldı. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, bir kez daha terörü lanetliyorum” diyen Çandır, sözlerine Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yılı dolayısıyla Türkiye’nin barış ve demokrasi mücadelesine olan inancını belirtti. Ekonomik verilere değinen Çandır, “İşletmelerimizin kapanma hızları görülmedik düzeyde arttı. Antalya, ekonomik performans açısından ülke ortalamasının gerisinde kalmakta” dedi. Antalya’da kurulan şirket sayısının yüzde 26 azalmasına karşın kapanan şirketlerin yüzde 46 arttığını vurgulayan Çandır, protestolu senet ve karşılıksız çek sayısının da alarm verdiğini belirtti. Kredi kullanımı artışı oranlarının ülke genelinin gerisinde kaldığına dikkat çeken Çandır, “İş dünyası olarak zorlanıyoruz ve uygulamalar Antalya için oldukça zorlayıcı olmaya devam ediyor” dedi.


KARŞILIKSIZ ÇEK TIRMANDI

Protestolu senet tutarının kentte yüzde 304 artmışken ülke geneli yüzde 176 arttığını ifade eden Çandır, “Karşılıksız çek tutarı kentimizde yüzde 372, ülkemizde yüzde 225 artmıştır. İş dünyamızın öncü göstergelerinden biri olan çek ile işlem hacmi ise yine yıllıklandırılmış verilerle ülkemizdeki yüzde 71’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 53 artabilmiştir. Yani ticaretin parasal yönüyle ilgili göstergelerde de kentimiz, ülke ortalamasının yaklaşık yüzde 50 gerisinde seyretmektedir. Bir diğer öncü gösterge olan kredi kullanımı ise yine yıllıklandırılmış verilerle, ticari krediler ülkemizde yüzde 29 ve kentimizde yüzde 37 artmıştır. Tarım kredileri ise kentimizde yüzde 33, ülke genelinde ise yüzde 51 arttı” diye konuştu.

TARIMSAL YAPISAL SORUNLAR VE İKLİM KRİZİ

Antalya’nın tarımsal üretim ve işgücü alanında da sorunlarla boğuştuğunu belirten Çandır, tarımsal nüfusun yaşlanması ve gençlerin tarıma ilgi göstermemesinin ciddi bir tehdit haline geldiğini ifade etti. Antalya’da bu yıl iklim değişikliği nedeniyle buğday ve arpa veriminde ciddi düşüş yaşandığını kaydeden Çandır, susam ve zeytin gibi ürünlerde de üretim kayıpları yaşandığını belirtti. Çandır, “Toplu üretim planlaması yapılması ve desteklerin zamanında ödenmesi çözüm önerilerinin başında gelmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı, stratejik ürünleri kapsayan bir adım attı, çalışmalara başladı. Ancak uygulama henüz başlamadı ve destekler hala zamanında ödenmiyor. Geç yapılan destek ödemeleri ise üreticiyi motive etmekte yetersiz kalıyor” diye kaydetti.

Kentimiz zeytin rekoltesinde yüzde 45 düzeyinde bir artış beklendiğini bilgisini veren Çandır, “Rekoltenin 55 bin ton zeytin ve 10 bin ton zeytinyağı düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Ancak iklim değişikliğinden kaynaklı istenilen yağışların görülmemesi nedeniyle sofralık olarak değerlendirilecek zeytinlerin kalibresinde sorunlar yaşanıyor” diye konuştu.


GENÇLERİ TARIMA YÖNLENDİRMELİ

Bu sorunların önüne geçmek için kamu politikalarına ihtiyaç olduğunu söyleyen Çandır, “Sektörümüz, son dönemde hızlı bir biçimde iş gücünün azalması ve çalışanların yaş ortalamasının 58’e yükselmesi gibi yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Bu durum, özellikle Antalya ve benzeri kentlerde, emeğe dayalı tarımsal üretim alanlarında kayıplara neden olmaktadır. TÜİK verilerine göre 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’si, genç nüfusun ise yüzde 13,6’sı tarımda çalışmaktadır. Gençler tarıma yönelmek yerine tarım dışı alanları tercih etmektedir. Sektörün içinde bulunduğu bu sorunu aşabilmesi için tarımda; çalışmayı, üretmeyi, girişimci olmayı ve kırda yaşamı cazip hale getirecek kamu politikalarına ihtiyaç vardır.  Aksi halde toplumsal sürdürülebilirliğimiz ciddi zarar görecektir” ifadelerini kullandı.

GES VE HES PEOJELERİ ENDİŞESİ

Antalya’nın çevresel sorunları da gündeme getiren, Güneş enerjisi ve hidroelektrik santralleri ile taş ve maden ocaklarının doğaya verdiği tahribat konusuna dikkat çeken Çandır, “Bizler GES, HES, taş ve maden ocakları konusunda tümden reddedici değiliz. Merkezden kağıt üzerinde ve uzaktan algılamayla verilmiş izinlerin yerelde yarattığı tahribat ve tepkilerin yansımalarını sürekli yaşıyoruz. Bu yöntemin mutlaka yereldeki taraflarla ve paydaşlarla etkili bir düzeyde değerlendirmesinden sonra harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dağlarımızın delik deşik edilmesine, tarımsal potansiyelimizin yok edilmesine, havamızın bozulmasına ve sularımızın zarar görmesine gönlümüz razı değil. Bugünün ihtiyaçları için gelecek nesillere tükenmiş bir şehir devretmeye hakkımız yok” dedi.