Başkan Bahar, faiz kararını değerlendirdi
Merkez Bankası’nın para politikasını Şubat ayında sabit tutmasının ardından, Mart ayı ile birlikte 500 baz puan artırmasını piyasa beklentilerinin aksi yönünde bir adım olduğunu belirten ATSO Başkanı Ali Bahar, “Merkez Bankası’nın almış olduğu kararın çok yerinde olduğunu düşünüyorum” dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası
(ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB) Para Politikası Kurulunun, Mart ayı toplantısında yüzde 45 olan politika
faizini 500 baz puan artırarak yüzde 50 düzeyine yükseltmesine ilişkin
değerlendirmede bulundu. Geçen yıl haziran ayında başlayan faiz artışları ile
birlikte yüzde 8,5 olan politika faizinin on ayda dokuzuncu kez artırılarak
yüzde 50 düzeyine yükseltilmesinin olumlu sonuçlarına değinen Başkan Ali Bahar,
“Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi Mayıs-Haziran aylarına kadar enflasyonun
yüksek seyredeceğini ön görebiliyorduk. Bu nedenle Merkez Bankası’nın duruşunu
bozmadan, politikalarına kararlı bir şekilde devam etmesi gerektiğinin altını
çizdik. Yerel seçim öncesi alınan karar cesur bir adım. Merkez Bankası’nın
bağımsız duruşu önümüzdeki süreçte, Türk Lirasında reel değerlenme ve enflasyon
beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğiliminin düşmesi
yönünde atılmış çok önemli bir adım” diye konuştu. Kurların oldukça hareketli
olduğu dönemde para politikasının yüzde 50 düzeyine yükseltmesinin yerinde
olduğunu sözlerine ekleyen Bahar, “Politika faizi ile birlikte faiz koridorunun
da eksi-artı 300 baz puan marjında belirlenmesi, gerektiğinde haftalık repo
ihale faizinin yüzde 50’nin de üzerinde bir gecelik borç faiz oranını
geçilebileceği yönünde önemli mesajdır” dedi.
TCMB’NİN EN BÜYÜK SİLAHI: KARARLI DURUŞ
Merkez Bankası’ndan yapılan
açıklamada, para politikasında yurt içi talepte dengelenme, TL’de reel
değerlenme ve enflasyon beklentileri ile enflasyonun ana eğiliminin düşeceği
açıklamasını değerlendiren Başkan Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle para politikasındaki
kararlı duruş ifadesinin altını çizmek gerekiyor. Öyle ki ekonomilerin en
kırılgan olduğu konuların başında izlenilen politikaların kararlı ve istikrarlı
olmaması yatmaktadır. Bu kapsamda Merkez Bankası yönetimini kutluyor, seçim
öncesi yapılamaz denileni yaptığı için kararlı duruşu nedeniyle de iş dünyamız
adına memnuniyetimizi ifade ediyorum.”
“KAZANMAKLA KAYBETMEK ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ”
Haziran ayından itibaren MB
politika faiz artışlarının etkisi ile ekonominin belirli bir oranda yavaşlamaya
girdiğini kaydeden Başkan Bahar, “Yavaşlama dezenflasyon politikası için
elbette ödenmesi gereken bir diyetti. Bizler de iş dünyası temsilcileri olarak
bu bilinçte ve her zaman sıkı politikaların destekçisi olduk. Fakat içinde
bulunduğumuz dönemde ekonomide yavaşlama yaşanmasına rağmen enflasyonda
istenilen düzeye ulaşılamamıştır. Bu nedenle faiz artışı kararı, kazanmakla
kaybetmek arasındaki çok ince bir çizgiydi. Merkez Bankası ya bugüne kadar
alınan faiz artışlarının, ekonomideki yavaşlamanın boşa gittiği bir karar
alacaktı ya da beklentilerin aksi yönünde bir adım atarak taviz vermeyecekti.
İkinci yolu tercih ettiği için 10 aydır verilen mücadele heba edilmemiş oldu”
dedi.
“EN KÖTÜNÜN SON ÇEYREĞİNDEYİZ”
Nakdi sıkılaşmanın makroekonomi
için olumlu bir karar olduğunu ancak KOBİ’lerin finansmana erişiminde de
negatif olarak yorumlanabileceğini dile getiren Başkan Bahar, “MB faiz kararı
öncesinde almış olduğu likidite sıkılaştırmasına yönelik adımları nedeniyle
piyasa faizleri 10 puan civarında yükseliş kaydetmişti. Yani faiz artış kararı
alınmadan önce zaten piyasa faizleri ile politika faizi arasında bir fark
oluşmuştu. Dolayısı ile MB politika faizini sabit tutması, piyasa ihtiyaçlarına
aykırı bir karar olacaktı. Çünkü piyasanın kendine özgü kuralları var ve bu
kurallar her zaman işlemektedir. Bu yüzden bu yorumlara çok katılamıyoruz” diye
konuştu. Yılın ikinci yarısından itibaren dezenflasyon sürecinin başlayacağına
yönelik en ufak bir kuşkularının kalmadığını belirten Başkan Bahar, “Reel faiz
dengesizliği ile birlikte piyasa-politika arasındaki dengesizliği giderme
yönünde önemli bir karar olmuştur. Her ne kadar kredi maliyetleri yükselmiş
olsa da finansmana erişimin nispeten daha kolay olacağı, istikrarın belirgin
bir biçimde kendini göstereceği bir döneme yaklaşıyoruz. Yani en kötüyü geride
bırakmak için önümüzde sadece bir çeyrek dönem kaldı” dedi.
İHA