Başıboş köpek düzenlemesi bugün komisyonda görüşülecek
AK Parti’nin başıboş sokak köpeklerine ilişkin hazırladığı teklif, bugün Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda görüşülecek.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişci,
AK Parti'nin Meclis Başkanlığı'na sunduğu ve yarın TBMM Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunda görüşülecek başıboş sokak köpeklerine ilişkin kanun
teklifini değerlendirdi.
Türkiye'nin 2003'te Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa
Sözleşmesi'ni, ardından 2004'te bu sözleşmeden hareketle Hayvanları Koruma
Kanunu'nu kabul ettiğini hatırlatan Kirişci, 2019'da hayvanlara uygulanan
şiddet ve kötü muamele olaylarının incelenerek alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun hazırladığı raporun
da 2020'de Meclis'te kabul edildiğini söyledi.
Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun'un 2021'de TBMM'de kabul edildiğini anlatan Kirişci, bu kanunun da
ilerleyen süreçte insanın, çevrenin ve diğer maddi varlıkların korunmasıyla
ilgili yetersizliklerinin dikkate alındığını belirtti.
Sokaklardaki hayvan popülasyonunun artmasının halk ve çevre
sağlığını, kamusal güvenliği tehdit eder boyuta ulaştığını Türkiye'nin kahir
ekseriyetinin kabul ettiğini dile getiren Kirişci, "Sahipsiz hayvanlar ve
sokak konusunu bu kanun teklifinin tam merkezine koymakta fayda var." diye
konuştu.
Kirişci, kanun teklifiyle "Sokak hepimizin ortak alanı,
nasıl sokakta insanlarımızın yaşamasına rıza göstermiyorsak hayvanların da
sokakta yaşamaları doğru değildir, bu hayvanların güvenliği için de
önemlidir." denildiğini aktardı.
"SAHİPLENDİRMEYLE
İLGİLİ BİR SÜRE TAHDİDİ YOK"
Mevcut kanuna göre, belediyelerce, saldırgan veya rehabilite
edilmesi gereken hayvanların bulunduğu yerden alınarak kısırlaştırıldığını ve
sokağa salındığını belirten Kirişci, bu uygulamanın 4 milyon sahipsiz hayvan
popülasyonunun olduğu Türkiye'de yetersiz kaldığını ifade etti.
Kanun teklifine göre, sahipsiz hayvanların bulunduğu yerden
alınıp kısırlaştırılacağını ve rehabilitasyonunun ardından bakımevinde
bakılmaya devam edileceğini anlatan Kirişci, "Bakımevinde tutarak nihai
murat ne? Sahiplendirmek. Burada da kendisini hayvansever ve hayvan dostu
olarak gören herkese görev düşüyor. Onlar da hayvanların sahiplendirilmesi için
çaba sarf edecek." diye konuştu.
Sahiplendirmeyle ilgili bir süre tahdidi olmadığını,
hayvanların belli bir süre sonra ötenazi yoluyla hayatlarına son
verilmeyeceğini vurgulayan Kirişci, "Burada yerel yönetimler yetkili.
Yerel yönetimler, kamu güvenliği ve kamu sağlığını tehdit eden bir boyutu
varsa, bununla ilgili işlemleri yapacak." ifadelerini kullandı.
Hayvandan hayvana ve hayvandan insana geçen hastalıklara
dikkati çeken Kirişci, "Şu anda dünyanın sayılı ülkeleri diyorlar ki,
'Türkiye'ye turizm için de olsa gitmeyin. Kuduz riski çok yüksek olan ülkeler
kategorisinde.' Bu bizim için iyi bir şey değil. Dolayısıyla biz, bir kara
listeden de kurtulmak zorundayız. Tedavi edilemez ve saldırgan hayvanlara
uygulanacak bir ötenazi var. Ötenazinin kararını merkezi otorite vermiyor,
yerel yönetimler veriyor. Ötenazi, karar verildiğinde gündeme geliyor."
dedi.
"SAHİPLENİLEN
HAYVANLARIN SALIVERİLMESİ DE BİR RİSK"
Kirişci, hayvan bakımevlerinin kapasitesi ve standartlarının
düşük olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
"322 adet bakımevi var ve 105 bin civarında sahipsiz
hayvana bu bakımevleri ev sahipliği yapıyor. Türkiye'de 4 milyon sahipsiz
hayvandan söz ediyoruz. Bu kanun teklifi, bakımevlerine de standart getiriyor.
Bakımevlerinde hayvanların rehabilite edilmesi, hastalıkları varsa
iyileştirilmesi, merkezi idarelere, kamu kurum ve kuruluşlarına sorumluluk
getiriyor. Yerel yönetimlere diyor ki 'Sen buraya bir ameliyathane kuracaksın.
Bakımevinde kaldıkları süre boyunca hayvanları korumak adına bu çalışmaları en
iyi şekilde yürüteceksin.' Bunun için bir maddi güç gerekiyor. 25 binin
üzerinde nüfusu olan belediyeler için kesinleşmiş bütçe gelirlerinin binde beşi
ama büyükşehirlerde binde üçü. 'Bu sorun çözülsün.' diye bir toplum kanaati
var. Bunun çözümüyle ilgili makul, hayvanları da koruyan, onların da can
olduğunu dikkate alan, çözümler üretmeye çalışan, sorumluk yüklediğimiz yerel
yönetimlere 'Bu konuda imkanlarınız var, bunu ayırırsanız yapın.' demek doğru
değil. Önceki kanunun en büyük eksikliği de bu. Son hesapta onların bunu yapıp
yapmadıkları denetlenmiyor. Denetlenmiş olsaydı, sahipsiz hayvanların
barınaklardaki sayısı 105 binle sınırlı kalmazdı."
Sahiplenilen hayvanların salıverilmesinin de risk
oluşturduğunu dile getiren Kirişci, "Neticede bütün hayvanlar
sahiplenilmek zorunda. Bu hayvanları kurum, kuruluş, şahıs, adına ne dersek
diyelim, onlar sahiplenecek. Bunların dışındakiler de bu bakımevinde
sahiplenilecek. Dolayısıyla 'sahipsiz hayvan' kavramı ortadan kalmış olacak."
değerlendirilmesinde bulundu.
"HAPİS
CEZALARIYLA TAHKİM EDİLMESİ KANUN TEKLİFİNİN EN GÜÇLÜ YANLARINDAN BİRİSİ"
Kanun teklifinde, sahiplendiği hayvanları salıverenlere para
cezaları olduğunu anlatan Kirişci, açık alanları, etrafı çevrilmiş olsa bile
hayvanlar için bakımevi olarak görmediklerini, bakımevlerine kanun teklifiyle
getirilen standartlar olduğunu söyledi. Kirişci, bunu yapmayan yerel yönetime
de her bir hayvan için 50 bin lira idari para cezası geldiğini ifade etti.
Komisyon Başkanı Kirişci, "Belediyelerin 'Nasıl olsa
bunun hesabını kimse sormuyor.' dememeleri ve geçmişteki kanundan da bu manada
ayrışması ve yasamada bir iyileştirme çalışması olarak, bütçeden para
ayrılmadığı durumlarda hem belediye başkanına hem de belediye meclis üyelerine
6 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası geliyor. Hiçbir siyasi, kendi siyasi
geleceğiyle ilgili böyle bir uygulamanın hayata geçmesini istemez. Yani siyasi
geleceğini karartmak istemez. Sadece maddi cezalar değil hapis cezalarıyla da
bunların tahkim edilmesi, bu kanun teklifinin en güçlü yanlarından
birisi." dedi.
Hayvanlarla iç içe yaşamış bir medeniyetin bireyleri
olduklarını belirten Kirişci, konuyu başka mecralara çekmeyi doğru bulmadığını
kaydetti.
Herkesin taraflı tarafsız "Bu bir sorundur, bu sorun
çözülmelidir." dediği bir anda olunduğunu dile getiren Kirişci, şu
ifadeleri kullandı:
"Bir erkek bir dişi hayvanı bir araya getirdiğinizde, 2
kez doğum yaptığında, her doğumda da 6-8 hayvan dünyaya getirdiğinde, birinci
yıl 12, ikinci yıl 128, böyle katlanarak gidiyor ve en son 6 yılda 67 bine
çıkıyor. Dolayısıyla bu kadar doğurganlığı yüksek hayvan popülasyonu için bizim
çok dikkatli ve özenli olmamız gerekiyor. Sahipsiz hayvanlar meselesiyle hem
kendi ülkemizin marka değerini aşağılara çekmememiz hem de toplumumuzun
sağlığını korumamız ve güvenliğimizi de riske etmememiz gerekiyor."
AA