BANGIR BANGIRA BİR ÇARE BULUN!

Geçim derdi, sel felaketi, cart curt derken seçim kapıya dayandı. Şunun şurasında seçime 30 gün yani bir ay kaldı. Dolayısı ile siyaset arenasında yoğunluk arttı. Ortalık toz duman. Daha önceki seçimler veya geçen yıl mayıs ayındaki seçimleri baz alırsak aman aman bir seçim havası olmasa da bir hareketlilik var güzel Antalya’mızda.

Bugün sizlere şu parti, bu parti veya o aday gibi falanca konulara girmeyeceğim. Hele EŞ BAŞKAN mevzularına, kendi derdi ile uğraşan ve otelinde oturup bir yere gitmeyen ancak medya eliyle yurt dışına kaçırdığımız Ayşen Kurt’un haklı yakınmalarına da değinmeyeceğim.

Ben size bir seçim aracından yani BANGIR BANGIR bağırtılan otobüslerden, minibüslerden bahsedeceğim. Üzerinde DİSKODA kullanılan devasa hoparlörler bulunan ve aday anonsu yapan araçlar konumuz...

Ana caddelerde, ara sokaklarda BANGIR BANGIR geziyorlar anonslar yapıyorlar, şarkılar türküler çalıyorlar. Bir de bunlara şehrin çıldırtan trafiğindeki araçların korna sesleri eklenince dayanılmaz oluyor.


Bizim merkez binamızın önünden geçerken yapılan anons ve müzik yayınının dayanılmaz hale geldiğini anlatmam imkansız. Bir de evinde hastası veya uyuyan çocuğu olanı düşünün ne halde kim bilir!

Hepsinin sesi de desibeli de hat safhada. Öyle böyle bir gürültülü ses ve yayın var ki insanlar resmen isyan noktasında. Mübarek binaların camlarını titretiyor. Sanırsın ki cadde olmuş disko, evde de parti hazırlığı var.

Bu müzikli seçim zulmü şimdiden insanları canından bezdirdi desem yeridir. Şimdi hangi partiye ait araçlar olduğunu yazmayacağım hemen hemen hepsi aynı. Fakat yapılan gerçekten büyük bir saygısızlık bence. İnsanları rahatsız etmeye kimsenin hakkı yok ve olamaz da.

Bu tür çalışmalar inanın o partiye oy vermeyecek insanları, verecekleri bile rahatsız ettiği için sandığa olumsuz etkisi olacaktır.

Buradan bütün siyasi partilere seslenmek istiyorum. Artık görevlendirdiğiniz araçların sürücülerini bu konularda uyarın. Yoksa bu sizlere olumsuz olarak geri yansıyacaktır. İnsanların sabrını sınamayın bence. Hastası olan, gece çalışan, bebeği olan insanları düşünün. Düşünün ki onlar da seçimlerde sizi düşünsünler.

--------------

NEDEN OLMASIN Kİ?

Dün odamda üzerinde turuncu TOGG resmi olan ve Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası tarafından gönderilmiş bir kasa portakalı görünce şaşırdım. Bayram değil seyran değil.

Hemen KTO Başkanı Fahri Özen’i teşekkür için aradım ve işin aslını öğrendim. Özen, bir süre önce ‘TOGG turuncu olsun, yollarımız enerji dolsun’ adı altında proje başlattıklarını söyledi.


Özen, bu proje kapsamında devlet büyükleri dahil bin 500 kişiye içinde mektup olan birer kasa portakal gönderdiklerini, bazılarını da bizzat kendisinin teslim ettiğini ifade etti.

Portakallar ve mektup Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra bakanlar ve AK Parti grup yöneticilerine de ziyaretlerde verilip proje anlatılmış. Bu arada, Türk Patent Enstitüsü tarafından, 'menşe adı' ile coğrafi işaretli ürün olarak tescillenmiş ‘Finike Portakalı’nın tanıtımı da unutulmamış.

Çalışkanlığı ve başarılı çalışmalarıyla takdir toplayan Fahri Başkan’ın ‘TOGG Turuncu Olsun yollarımız enerji dolsun’ kampanyası güzel bir proje. İnşallah bu sese kulak verilir de TOGG turuncu renkte de üretilir. Çünkü böyle bir enerjiye ihtiyaç var.

O nedenle “TOGG neden turuncu olmasın ki?”

----------------

CİNAYETİN DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ!

Önceki gün Muratpaşa Belediyesi’nde görev yapan 60 yaşındaki zabıta memuru İsmail Kanmaz, Erdal Vuran (36) tarafından hunharca bıçaklanarak öldürüldü. Hem de sudan sebeple!

Zanlı tutuklandı. Bu olay adli bir vaka olduğu için çok fazla yorum yapmayacağım. Ancak benim kafama takılan olay günü katil zanlısı Erdal Vuran’ın ‘Yardımcı Zabıta’ adı altında görevlendirilmesi...


Kanunda, yönetmelikte böyle bir kadro var mı yok mu bilmiyorum. Lakin bir kişinin zabıta memuru olabilmesi için 657 sayılı kanuna tabi olarak ve İçişleri Bakanlığı kadrosunda çalışıyor olması gerek. Yanlışım varsa düzeltilsin!

Peki böyle bir kadro yok ise kim veya kimler bu kişiyi böyle önemli göreve atadı (görevlendirdi): bunu birilerinin izah etmesi lazım. Çünkü bu cinayetin işlenmesinde en az onların da sorumluluğu olduğunu sadece ben değil, ailesi, yakınları, meslektaşları ve kamuoyu düşünüyor.

İnanın aklım almıyor bu işi. Bu tür görevlerde bulunan ve bulanacak insanlar belli bir eğitimden geçiriliyor. Öyle sorunlu ve suça meyilli insanlar bir nevi asayiş görevi yürütülen görevlere alınmıyor.

Bakalım soruşturma sadece adli değil idari yönden yapılacak olursa birtakım gerçekler de ortaya çıkar ve bizim aklımızın almadığı sorular da cevap bulmuş olur.