BANA BİR ŞEY OLMAZ DEMEYİN!

Koronavirüs salgınıyla uzunca bir süredir mücadele ediyoruz. 

Çok zor zamanlar geçirdik hala da geçirmeye devam ediyoruz.

Ama bir rahatlık aldı ki hepimizi akıllara zarar.

Öyle böyle değil bu sorumsuzluk, bu kuralsızlık… Ciddi boyutlara ulaştı.

Belki bende suçluyum, belki bende zaman zaman önlemleri ihmal ettim.

O kadar üstüne bastığım ve sürekli tedbirli olduğum bu hastalıktan bende nasiplendim.

Tedbir tek taraflı değildir.

Ben ne kadar önlem alsam da karşıdaki önlem almadıktan sonra bir anlamı olmadı.

Çok mu zormuş bu hastalığı yaşamak, yaşatmak?

Evet, ne gençlik dinliyor ne de ‘bana bir şey olmaz’ı…

O kadar zor ki o süreç, hastanelik olmak bile mümkün!

AMAN DİKKAT!

Benim özellikle üstüne bastığım ve sürekli uyarılarda bulunduğum bir mesele bu.

Devletimiz sürekli aşı çağrısı yapıyor.

‘Kurallara riayet edin’ çağrısında bulunuyor.

Ama halkımız yine kendi bildiğini okuyor.

Tamam, belki sıkıldık belki de tatil yapmak sizin hakkınız ama bir düşünün;

Kalabalık bir şehre gelmek, turistin yoğun olduğu ve bulaş riskinin en riskli olduğu bir şehre gelmek ne kadar mantıklı!

Kurban Bayramı tatili o kadar olumsuz oldu ki şehirlerarası insan sirkülasyonu vakaların tekrar artışa geçmesine neden oldu.

Alınan o tedbirlerle dolu kapanma süreci, sıkıcı ve bunaltıcı günler yakın mı, ne dersiniz?

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SAYGI DUYUN

Günler önce bir hastane serüvenim oldu.

Enfeksiyondan dolayı kalp ritmim ve tansiyonum çok yükseklere fırladı.

Akabinde ise acillik oldum.

Neredeyse bir geceyi acilde geçirmek durumunda kaldım.

Böylelikle koronavirüs sürecinin kahramanları olan ve olmaya devam eden sağlık çalışanlarının o yoğun ve stresli sürecine yakından tanıklık etmiş oldum.

Ne kadar zor saatlerce nöbet tutmak biliyor musunuz?

Benim orada geçirdiğim sayılı saatlerde bile birçok şey yaşandı.

Özellikle işittiğim bir söz dikkatimi çekmişti.

Benimle ilgilenen bir doktor, yanındaki arkadaşıyla sohbet ederken şu ifadeyi kullandı:

“Bugün şu ana kadar 800 hastaya baktım.”

İlk duyduğum an bu ifadeyi şok oldum. 800 hasta ne demek ve saat daha 01.00 sularındaydı.

Düşünün o doktorun sabaha kadar nöbetçi olduğunu bu sayının ne kadar daha artacağını…

Çok zor bir sürecin içerisindeyiz, özellikle sağlık çalışanlarımız oldukça zor bir şeyin altından kalkmaya çalışıyorlar.

Aynı gece bir absürt olaya daha tanıklık ettim.

Alkol kullanmış ve belli ki alkolün etkisiyle kendini kaybetmiş yabancı uyruklu olduğu anlaşılan bir kadın acili birbirine kattı, sağlık çalışanlarına zor anlar yaşattı.

O kadar işin ortasında sağlıkçılarımız böyle şuursuzlarla da uğraşıyorlar.

Yorumu size bırakıyorum.

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Bu satırlarıma Mustafa Kemal Atatürk’ün 1922 tarihli şu sözleri ile başlamak istiyorum;

“Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.”

Bizler milletin gözü, kulağı ve sesiyiz.

Bilgiden uzak kalan toplumlardan olmamak için varız.

Halkı bilgilendirmek, doğrudan ve yanlıştan haberdar etmek için buradayız.

Biz gazeteciler, kalemiyle dünyayı değiştirenleriz.

Bu meslek benim için kutsal bir meslektir.

Gazeteciliği benim gibi kutsal olarak gören, işini severek ve saygı duyarak yapan tüm meslektaşlarımın 24 Temmuz Basın Bayramı’nı kutluyorum.