BAMBUS İHALESİ İPTAL EDİLMELİ

Biz gazeteciler her zaman doğruyu yazmak zorundayız. Çünkü halkın yararına atılacak adımların yanında, zararına olacak her şeyinde karşısında olmalıyız. Bu olmazsa olmazımız. Aşağıda yazacağım konuda bunlardan birisi. Cennet memleket Antalya’da her şeyi bitirdik dünyada eşine ender rastlanan falezleri ve altındaki koylara gözümüzü diktik.

Bunu yaparken kimsenin canının ne olacağını düşünmedik. Bu konuda hem genel idarede hem de yerel idarede maalesef aynı görüş içerisinde. Haydi gelin hayati önem taşıyan konuya birlikte göz atalım.

Bugün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Bambus Koyu yani falezlerin altındaki plaj yerinin Ankara’da ihalesi var. 3 yıllığına kiraya verilecek! Hem de yıllığı sudan ucuz denilecek fiyata 185 bin lira bedelle. Muratpaşa Belediyesi başta olmak üzere burası için sanırım bir çok rant düşkünü ihaleye katılacak.

Yalnız aklıselim birisi çıkıp ki o aklıselimin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü olması gerekirdi. Buranın halka açılmasının tehlikeli olacağını söylemeliydi. Hem SİT alanı içerisinde hem de Özel Koruma Alanı içerisinde yer alan Bambus Plajı’yla ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 2017’deki kararına bir bakılmalıydı.

Hadi buna bakmadınız. Peki 2011 yılında eski Lara yolunda yaşanan göçme nedeniyle yolun büyük bir bölümünün İl Trafik Komisyonu tarafından kapatıldığını da mı görmediniz? Görmedik falan deyip sıvışmayın. Çünkü o bölgede onlarca koca koca tabelalar var. Hatta yarıkların çimento ile nasıl kapatılıp tehlikenin kamufle edildiği bile apaçık ortada.

Tabi görmek isteyen görür, araştırmak isteyen arar bulur. Lider Gazete olarak öyle yaptık. Arşivleri karıştırdık ve 2001 yılında Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan Dr. İlksen Koçak tarafından bölgedeki vahim olayla ilgili hazırlanan jeolojik etüt raporuna ulaştık.

Bulamadım diyen varsa beni arasın hemen ulaştırayım kendisine. Raporda yaşanacak tehlike ve facianın adeta önceden haber verildiği veriler yer alıyor. Raporda, bölgede oluşan göçmeler nedeniyle kaya düşmelerinin yaşanabileceğine dikkat çekiliyor. Hatta Bambus’ta güneşlenenlerin üzerine kaya düşebileceğine vurgu yapılıyor!

Öyle önerler var ki raporda, tedbir olarak kaya kütlelerinin düşürülmesi, kalanlarında ana karaya sabitlenmesi isteniyor. Vibrasyon sonucu facia yaşanabileceği belirtiliyor. Bunları da geçtik diyelim. Asıl “Zurnanın zırt” dediği ve atlanan en önemli bir nokta var. Bambusun askeri ve istihbari özelliğinin göz ardı edilmesi meselesi.

Bu koyda halk arasında İtalyan Hattı olarak bilinen NATO Haberleşme Hattı geçiyor. Konyaaltı Hurmadaki NATO deposundan çıkan hat tam bu noktadan dağıtılıyormuş. Bambus Koyu’nun bir diğer stratejik özelliği ise olası bir savaş durumunda Büyük Liman’a alternatif olarak planlanmış bir çıkış noktası olarak bilinmesi.

Şaşırdınız değil mi? Ben okuyunca aklım karıştı, beynim durdu. Burası nasıl ihale ile kiraya verilir diye! Yahu daha 2016 yılında bu koyda yapılanların ve atılan betonların filmleri aratmayacak operasyonla nasıl yıkıldığını!

Karadan kadırgaları denize indiren bir neslin torunları olarak dozerleri havadan ve denizden bu koya nasıl indirdiğimizi ne çabuk unuttunuz. Siz değil miydiniz bu katliama “dur” diyen belediye!

Eeee. Şimdi ne değişti de tekrar oraya sizde talip oldunuz. Ya raporda yazanlar gerçekleşirse bu cinayet gibi ihaleye sizde ortak olmayacak mısınız Sayın Ümit Uysal? Bakın beyler; bu ihale amasız ve fakatsız hemen iptal edilmeli. Çünkü facia “Geliyorum” diyor!!!

DTO’DA GÖNÜL ALMA VAKTİ

İMEAK Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi’nin Başkan ve Yönetim seçimi hafta sonunda yapıldı. Başkanlık için Ahmet Çetin, Bekir İnanç Kendiroğlu ve Levent Arslan yarıştı. Seçimi Genel Merkez’in desteğini arkasına alan mevcut Başkan Ahmet Çetin büyük bir farkla kazandı. Öyle veya böyle DTO üyeleri istikrardan yana oy kullanmış oldu.

Seçim çalışmaları sırasında Çetin’in bazı bölgeleri işlerin yoğunluğu ve pandemi nedeniyle ihmal ettiğini açıkça söylediğini duydum. Hatta Emin Altıner’e yapılan yanlışı öğrendim! Böyle şeyler bana göre denizcilerde olmazdı amma nasıl olduysa olmuş. Olmuşla ölmüşe çare olmayacağına göre yapılacak tek iş gönül almak, açıkları kapatmaktır.

Çünkü denizciler benim bildiğim en naif insanlardır. Kıymet ve vefaya çok önem verirler, verilen sözleri unutmazlar. Antalya’nın denizle barışık olunması isteniyorsa el ele çalışılmalı.

Seçim geride kaldı. Şimdi YELKENLER FORA denmeli.

HANİ OKUYAMIYORDU?

Hafta sonunda Antalyaspor-Karagümrük maçındaydım. Daha maçın başında 2-0 mağlup duruma düşünce herkes gibi bende karamsarlığa düştüm. Hatta “Ne oluyor ya” dedim. Sonra futbol bilgisine güvendiğim Nuri Şahin’in oyuna akıl dolu müdahalesine tanıklık ettim.

Hani birileri, “Bu adam oyunu okuyamıyor, stajyer” diyordu ya, sanırım onlara kapak oldu o müdahale! Oyun düzenin değişmesi ile peş peşe gelen gollerle ilk yarıyı 3-2 önde kapadı. İkinci yarıda gelen golle skoru 4-2 yapan Şahin’in talebeleri, üst üste 3 hafta kazanmanın keyfini yaşadı.

Muhalif olabilirsiniz, birini sevmiyor da olabilirsiniz ama sonucu bir bekleyin arkadaş. Çünkü takım çıkışta ve daha önceki gibi “Biz bitti demen bitmez” denilen günler geri geliyor.

Ve alınan sonuçla Nuri Şahin ‘Oyunu okuyabiliyormuş’ değil mi?