Bakan Ersoy’la 
kültürel mirasımız güvende

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öncülüğünde geçmiş yıllarda yurt dışına kaçırılan 42 tarihi eser Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Türkiye'ye iade edildi. Bakan Ersoy, “Bu eserle ilgili iade süreci, ülkelerle yürüttüğümüz işbirliğinin ve imzaladığımız anlaşmaların uluslararası kamuoyundaki güçlü etkisini anlamak açısından değerlidir” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından ABD'ye ve İngiltere’ye kaçırılan toplamda 42 tarihi eser yurda getirildi. Getirilen eserler arasında Roma döneminden Kybele heykelciği, Minerva başı, kadın heykelciği, Minerva büstü biçimi ağırlık, killia tipi başlıkları, Terracotta kadın başı, Arakaid dönemi siyah figürlü olpe, MÖ 6. yüzyıla ait Orientalizan vazo, Kybele başı, Roma döneminden Satyr heykelciliği, MÖ 4. yüzyıla ait Frig başlığı tipli bronz miğferler yer aldı. Aralarında İngiltere’den getirilen 1 eser de olmak üzere 42 eser için Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosu Julie A. Eadeh'in katılımıyla Antalya Müzesi'nde tören düzenlendi. Eserlerin sergilendiği törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi ve zamanında yasa dışı yollarla pazar ülkelere götürülmüş olan eserlerimizin iadesiyle ilgili çalışmalarımıza hız kesmeden devam ettiğini, ABD’den ve İngiltere’den iadesini sağladıkları 42 eserin iade sürecinin ayrıntılarını paylaştı.


Ersoy, ABD’den getirtilen 41 eser hakkında bilgi vererek, “Eserler arasında 22 adet Kiliya tipi idol başı yer almaktadır. Bu idoller Kalkolitik Dönem’e tarihlenmekte olup yaklaşık 7000 yıllıktır. Aynı zamanda Batı Anadolu’daki Kalkolitik dönem kültürünü anlama çabalarımız açısından da oldukça önemli veriler sağlayan eserlerdir. Kiliya tipi idollerin zarar görmemiş halde olanlarının oldukça nadir bulunduğunu ve bu eserlerden bütün halde iki tanesinin iadesini 2021 ve 2023 yıllarında sağlamış olduğumuzu da hatırlatmak isterim. Kiliya idolleri 20.yy’ın sanat dehaları arasında sayılan Constantine Brancusi, Amedeo Modigliani ve Henry Moore gibi isimlerin yontu ve tablolarına ilham vererek 7000 yıl öncesinden günümüz çağdaş sanatına etki etmişlerdir. Bu da sahip olduğumuz kültürel mirasın dünya sanat hayatındaki yansımalarını anlamamız açısından çok özel bir örnektir. İadesini sağladığımız eserler arasında ayrıca M.Ö. 7 ve 6. yüzyıla tarihlenen yaban keçisi stilinde yapılan pişmiş toprak vazo, M.Ö. 6. yüzyıla ait Kybele başı ve kadın büstü, M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına ait siyah figürlü vazo, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen Minerva büstü, Gümüş Kybele Heykelciği ve Frig başlığı biçimli bronz miğferler bulunmaktadır” diye aktardı.


CARACALLA’NIN ÜÇ DÖNEMİNİN TASVİRİ SERGİLENDİ

Eserlerin pek çoğunun Türkiye için oldukça önemli olan bir alandan çıkarıldığını belirten Ersoy, “Bundan 60 yıl kadar önce Türkiye’de bulunan Boubon Antik Kenti’nin yağmalanması sonucunda anıtsal boyutlarda pek çok bronz heykel, en az bir mermer heykel ve bronz heykel parçaları çalınmıştır. Yasadışı yollarla elde edilen bu eserlerin yine yasadışı bir organizasyonla ağırlıklı olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne geldiği, burada çeşitli müze ve koleksiyonlara satıldığı anlaşılmaktadır. Boubon Antik Kenti’nde gerçekleştirilen bu kaçakçılık olaylarına ilişkin açılan ve uzun zamandır süren soruşturma kapsamında New York Metropolitan Müzesinde sergilenen Olgun Caracalla Başı, Fordham Müzesinde sergilenen Genç Caracalla başı, Worcester Müzesinde sergilenen kadın başı, Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen sakallı erkek maskı ile diğer Boubon heykellerine ait parçaların da ülkemize iadesinden ayrı bir mutluluk duyduğumu belirtmek isterim” dedi. 


42 ESERDEN 1 TANESİ İNGİLTERE’DEN GELDİ

ABD’den iadesini sağlan bu 41 eserin dışında yine Boubon Antik Kentine ait olduğunu tespit edilen ve İngiltere’den iadesini sağlanan imparator heykeli olduğunu anlatan Ersoy, “Bu eserle ilgili iade süreci, ülkelerle yürüttüğümüz işbirliğinin ve imzaladığımız anlaşmaların uluslararası kamuoyundaki güçlü etkisini anlamak açısından değerlidir. Şöyle ki; 2011 yılında Amerika’da, Christie’s Müzayede Evinde satışa çıkarılan heykel bir koleksiyoncu tarafından satın alınıyor. Ancak son yıllarda Manhattan Bölge Savcılığı ile sürdürülen çalışmaların uluslararası basına yansımasıyla bu şahıs, İngiltere’deki koleksiyonunda yer alan söz konusu eserin yasadışı kökeninden haberdar oluyor. O andan itibaren de hiçbir hukuki baskı olmadan eserin ülkemize iadesini kabul ediyor. Onun gösterdiği bu hassasiyetin ve işbirlikçi yaklaşımın sorumluluk sahibi bütün koleksiyonerlere, suça ortak olmamak noktasında örnek teşkil etmesini ve yanlışa dur demek konusunda ilham olmasını umuyorum” diye konuştu.


“KAÇAKÇILIĞIN ÖNLENMESİNDE DİRSEK TEMASINDAYIZ”

Bakan Ersoy, Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı ile Manhattan Bölge Savcılığı ve Homeland Security Investigations arasında güvene dayalı profesyonel iş birliği olduğuna dikkat çekerek “Manhattan Bölge Savcılığı ile son 5 yıldır kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi alanında sürekli dirsek teması halindeyiz. Altını bilhassa çizmek isterim ki bu ekip işini en ahlaklı şekilde, etik ilkelere bağlı olarak yapan son derece çalışkan insanlardan oluşuyor. Hem ait olduğu ülkelerden yasadışı yollarla çıkarılmış eserlerin iadelerini sağlayarak zamanında yapılan hataları düzeltiyorlar hem de ABD’nin bu alandaki uluslararası imajına olumlu katkı sağlıyorlar. Dolayısıyla, ABD’li yetkililerin de gerek Manhattan Bölge Savcılığı gerekse Homeland Security Investigations’ı bu alanda desteklemekle çok yerinde hareket ettiklerini vurgulamak isterim” dedi.