Bahçeli’den Özgür Özel’e tepki
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “CHP’nin muhalefeti vatanı ve devleti düşürmek maksadına matuf karanlık bir siyasettir. CHP Genel Başkanı’nın “savaş ilan ederim” açıklaması ise sakat bir mantık, basiretsiz ve hatta skandal bir hezeyandır. Özgür Özel dingili kırmış, uçuruma savrulmuştur” ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle mesaj yayımladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:
Doğru, dengeli, derinlikli ve objektif sonuçlar
çıkarıldıktan sonra, bununla birlikte ihtiyaç duyulan derslerin alınması
kaydıyla devamlı yanan tarih meşalesi hem önümüzü aydınlatacak hem de ufuk
ötesine ışıklar salacaktır.
Geçmişini bilmeyen, daha acıklısı, geçmişine dudak bükmüş ve
yüz çevirmiş toplum veya milletlerin geleceğin kilitli kapılarını aralaması,
tarih mizanında hayat ve varlık iddiasında bulunması akla ziyan bir
beklentidir.
Akan hayatın omurgasından yakalayabilmek, devamlı farklı
renklere, şekillere ve kisvelere bürünen hadiselerin içyüzünü görebilmek
evvelemirde sağlam ve sağduyulu bir tarih şuuruyla mümkündür.
Bu şuur geçmişle geleceği munzam ve muntazam bir kader
köprüsüyle birleştirmektedir.
Türk siyasetinin en mühim ve mütemadi sorunu şuursuz
heyecanın yol açtığı çılgınlık hali ve bunun sonucunda beliren yılgınlık
hamulesidir.
Bir güne sıkışıp kalan, gündelik olayların peşine takılan,
rövanşist takıntılara hapsolan bir siyasetin elbette misyonu yoktur, vizyonu
ise hepten koftur.
Gerek Türk siyaseti gerekse de dünya siyaseti maalesef kurak
bir dönemdedir.
Buna bağlı olarak sorun çözme kültürünün yeşerip kök salması
zaman almakta, bir diğer ifadeyle önyargıların kırılmasını, psikolojik
zorlukların aşılmasını, ekonomi-politik tıkanmaların açılmasını
gerektirmektedir.
Elitist çevrelerin direnişine, vesayetçi kesimlerin
engellemesine; istismarcı, inkarcı ve yasakçı anlayışların karşı çıkışlarına
rağmen Türkiye kronik sorunlarından kurtulma iradesini kararlılıkla göstermektedir.
Terörsüz Türkiye hedefinin icra ve icmali bu kararlılığın
yeni yüzyıldaki nişanesidir.
Türk milleti bahse konu hedefe yediden yetmişe sahip
çıkmıştır.
Muazzam bir ortak akıl devredeyken demokrasi dışı arayışlara
özenmek, suyu bulandırmaya çalışmak, korku yaymak, şüpheleri artırmak milli
iradeye hakarettir.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye barış, huzur ve kardeşlik
rüzgarları esmeye başlamışken, bu havayı bozmanın pususuna yatmak hıyanete
kadar ulaşacak yanlıştır.
Bölgesel tansiyonun tırmandığı, küresel siyasi ve ekonomik
karmaşanın şiddetli fırtınayı andırdığı bir zaman aralığında; hiçbir dış baskı,
dayatma ve tazyik olmadan, devlet-millet dayanışmasıyla husule gelen terörsüz
Türkiye gayesine adım adım ulaşma gayreti son bir asrın mucizevi atılımıdır.
Türk ile Kürt arasına nifak tohumları saçmak için on
yıllardır müsait ortam ve durum kollayan iç ve dış odakların uykuları kaçmakta,
rahatsızlıkları her hallerine sirayet etmektedir.
Türk milleti varlığına, birliğine ve bin yıllık kardeşliğine
emsali görülmemiş ölçüde düşkündür ve nitekim süte leke düşürmeme emelindedir.
Su akacak yatağını bulacaktır.
Dalgalanan deniz sonunda durulacaktır.
Kül yeniden ateş almayacak, alamayacaktır.
İyi niyetli, adil, azimli, anlayışlı, müşfik, hoşgörülü,
sabırlı ve umutlu diyalog ve işbirliği marifetinin refakatinde; aracısız,
aralıksız, bagajsız, pazarlıksız ve gizli gündemsiz temas ve iletişimin
rehberliğinde hayırlı sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Kaldı ki samimi arzum ve inancım budur.
Yakın vadede silahlar gömülüp kucaklayıcı ve demokratik
siyasetin perdesi hiç kapanmamak üzere açılacaktır.
Bu aşamada PKK’nın kongresini toplayıp 27 Şubat İmralı
çağrısına binaen örgütsel fesih işlemini tamamlaması, silahları da Türkiye
Cumhuriyeti’ne teslim etmesi akla ve adalete en uygun seçenektir.
Kanlı ve kanunsuz silahlara veda insanlık değerlerine
vefadır.
Bu iş daha fazla uzamamalıdır.
Demir tavında dövülmelidir.
Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşmesi hususunda müjdeli
haberleri sırasıyla almak, Cumhuriyet’in yeni yüzyılında milli imkan ve
kaynaklarımızı sosyal ve ekonomik kalkınmaya çevirmek, ülkemizi baştan ayağa
reformlarla sarmak, yatırım seferberliğiyle donatmak, muasır medeniyetlerin
üzerine sıçratacak hamleleri el birliğiyle yapmak temel ve öncelikli
görevimizdir.
Cumhur İttifakı bu görevi harfiyen yerine getirmeye inançlı,
istekli, iradeli, dahası kabiliyetli ve yeterlidir.
Allah’tan niyazım, terörsüz Türkiye hedefine samimiyetle
hizmet eden DEM Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sayın Sırrı
Süreyya Önder’in bir an evvel sağlığına kavuşması ve şifa bulmasıdır.
DEM Parti’nin Türkiye partisi olması istikametinde açık
tavrı ve yapıcı tutumu iyi bilinen isimlerden birisi olarak sivrilen Sayın
Önder’in mesaisine dönmesi temennimdir.
Türkiye prangalarından, kara propaganda aparatlarından
kurtulacaktır.
CHP Genel Başkanı’nın ülkemize karşı tereddütsüz hayata
geçirdiği hücum ve husumet siyasetine rağmen bu kurtuluş gerçekleşecektir.
CHP’nin muhalefeti Türkiye’yi zora sokmak üzerine planlan
müfrit ve müfsit bir muhalefettir.
CHP’nin muhalefeti vatanı ve devleti düşürmek maksadına
matuf karanlık bir siyasettir.
Demokrasi ve hukuk güvenliğimiz tehdit altındadır.
Lise ve üniversite öğrencilerimizin arkasına saklanıp
sokakları kışkırtan, utanmadan rızkı ve nimeti boykot eden, daha doğrusu milli
ekonomiyi ve milli kurumları düşmanca hedef alanlar esasında Türkiye için bariz
bir tehdit haline dönüşmüştür.
CHP Genel Başkanı’nın “savaş ilan ederim” açıklaması ise
sakat bir mantık, basiretsiz ve hatta skandal bir hezeyandır.
Kime savaş ilan edeceği, bu savaşı kiminle yapacağı, ne için
savaşacağı, silah ve militan açığını nasıl takviye edeceği muamma, muallak ve
muğlaktır.
Özgür Özel’e diyorum ki, dilemeyiz ama, şartlar başka tercih
yapmamızı imkansızlaştırırsa ve ısrarla savaş ilanı için muhatap arayacaksan
biz buradayız, nasıl savaşılır, nasıl mücadele edilir, savaş ilanının vahim
sonuçları nasıl olur, bihakkın bunu ispat edecek kudret ve kırattayız.
Her şeyden önce CHP’nin, hukukun üstünlüğüne, gündemdeki
yargı sürecine saygı duyması lazımdır.
Sipariş kalabalıklar önünde bağırıp çağırmak, kel başa
şimşir tarak misali, kasket giyip çakma ve kiralık traktör sürmek bağımsız ve
tarafsız Türk mahkemelerine asla tesir edemeyecektir.
Özgür Özel dingili kırmış, uçuruma savrulmuştur.
Kaos ve kriz siyasetine hız vermiştir.
Bunlardan daha dikkat çekeni ise iradesini ve siyasetinin
kontrolünü Türkiye muarızı çevrelerin eline ve keyfine korkak şekilde terk
etmiştir.
Özellikle TBMM Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli
77’inci Birleşiminin açılmasından sonra CHP’li Meclis Başkanvekili ile CHP’li
Katip Üyenin daha önceden yapılan bir tertip ve eylem planını tatbik ederek
hukuksuz, kanunsuz ve korsan iş ve işlemleri 105 yıllık maziyi kucaklayıp
bugüne gelen Gazi Meclisi’mize karşı çok büyük haksızlık, hayasızlık ve siyasi
ahlaksızlıktır.
Hakkında verilen kesinleşmiş hapis cezası bilinen Can
Atalay’la ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararının hüküm kısmını okutan CHP
zihniyeti teamülleri ve İç Tüzüğü açıkça çiğnemiştir.
Tekraren ifade etmek isterim ki, CHP’li Meclis Başkanvekili
ve CHP’li Katip Üye derhal istifa etmelidir.
Bir başka tedbir olarak, bu yasama yılının sonuna kadar TBMM
Başkanı, CHP’li Meclis Başkanvekiline Genel Kurulu yönetme ruhsat ve izni
vermekten imtina etmelidir.
Konunun bir mahkum hakkındaki kararı gayri meşru ve gayri
ahlaki şekilde okutulmasından daha farklı boyutları vardır.
TBMM böylesi bir yetki ihlaline ve sorumluluk aşımına
tesadüf etmemiştir.
Can Atalay ile ilgili okutulan metin, bununla mündemiç
doğurması ümit edilen hukuksal sonuç mutlak butlanla batıldır.
Bir siyaset eskisinin böylesi alacakaranlık zamanlarda abuk
sabuk konuşması da potansiyel hazımsızlığını sürekli deşifre etmektedir.
Gazi Meclisi’mizin 105’inci yıl dönümünde vaki rezalet milli
iradeye ağır saldırı ve suikasttır.
Bugün Can Atalay kararını kaçak-göçek ve fırsatçılıkla
okutanlar, yarın Türkiye’nin aleyhine bir başka muhtemel tasarruf ve teklifi
oldubittiye getirerek gündeme taşıyabilecektir.
CHP artık tehlikeli bir siyasi odaktır.
Milli güvenliğimiz ve demokrasi hayatımız adına zehirli bir
siyasi organdır.
İlk Meclis’in hatıraları CHP’de buharlaşmıştır.
Milli Mücadele yılları silinip atılmıştır.
Kuvayı Milliye geleneği silindir gibi ezilmiştir.
Çok daha üzücü olanı ise Aziz Atatürk’ün anılarının
çiğnenmiş olmasıdır.
CHP milli egemenliğe karşı gelmiştir.
Bilindiği üzere, 23 Nisan 1920’de demokrasi ve millet
egemenliği tarihsel sahnesine tam olarak çıkmıştır.
Demokrasi ve millet egemenliği ancak bu değerlere hürmet ve
riayet etmesini bilen milletin ahlaklı temsilcileri vasıtasıyla anlam ve
kalıcılığını bulacaktır.
Dünyanın o zamanki siyasi ve toplumsal ikliminde Meclisimiz
taşıdığı eşsiz özellikleriyle hem insanlık için örnek, hem de Türk tarihi
açısından ibret, ilham ve ihtiram vesikasıdır.
Unutmayalım ki, hakimiyet havzalarımızdan birer birer
çekildiğimiz ıstırap dolu tablo içinde, Türk milletinin o dönemdeki en son, en
etkili hamlesinin adı Büyük Millet Meclisi’dir.
Nihayetinde TBMM; Türk milliyetçiliğinin, millet ve vatan
sevdasının millet iradesiyle buluşması, ayrılmamak üzere birleşmesidir.
23 Nisan 1920'nin aziz hatıralarını aramak ve anlamak için
çok uzaklara gitmeye gerek yoktur.
19 Mayıs ruhunda tecelli etmiş yüksek ülkülerde,
İsli gaz lambalarının ışığında kaleme alınan kararlarda,
Ardı arkası gelmeyen sararmış telgraflarda,
Heyecanla toplanılan kongre salonlarında,
Asker götüren katarların loş vagonlarında,
Mermi taşıyan kağnıların gıcırtılı tekerleklerinde, gaile
dolu teknelerinde,
Mekteplerden getirilen ve uykusuz gecelerle geçen sıralarda,
Nihai olarak şehadetlerle dolu vatan topraklarında, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ni canlı bir şekilde görmek, anlamak, tanımak mümkündür,
her vicdan sahibi için de şeref konusudur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle TBMM daha da etkinlik
kazanmış, asıl fonksiyonuna tam olarak kavuşmuş, denge ve denetleme vasfı
tescillenmiştir.
İlaveten kuvvetler ayrımı netleşmiş, kesinleşmiştir.
TBMM, Türk milletinin alın teri, göz nuru, cepheden cepheye
verdiği kurtuluş mücadelesinin ilelebet yaşayacak iradesinin mümtaz bir
tecelligahıdır.
Gazi Meclis, CHP’ye ve müfteri koalisyonunun tahriklerine
takılmadan, daha güçlü, gerçek işlev ve tarihi mirasına daha da sahip bir
mevkie erişmiştir.
Büyük Millet Meclisinin açılması, aziz milletimizin
varlığına ve bekasına yönelmiş dayatmalar karşısında neleri göze alıp, neleri
başarabileceğinin de imrenilecek bir numunesini teşkil etmiştir.
Gerek Büyük Millet Meclisi'nin açılış şartları, gerekse
sonradan yaşanan siyasi, sosyal gelişmelerin tamamı; milletimizi küçümseyen,
onuruna ve mukaddesatına el ve dil uzatmaya yeltenen, gücünü sınamaya kalkışan
mihrakları nasıl bir akıbetin beklediğini anlamaları açısından da tarihi ihtar
belgesi olmuştur.
Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılması ile başlayan
sürecin manasını ayrıntıları ile bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden
karşımıza çıkan benzer tehditlerin doğru anlaşılması bakımından çok önemli
olduğunu düşünüyorum.
En karamsar ortamda, en müşkül anlarda bile Türk milletine
gücü yetmeyenlerin, bugün yeni maceralarla şanslarını bir kez daha denemeye
kalkışmaları bu açıdan boş bir gayret olacaktır.
TBMM görevinin başındadır, açıktır, Türkiye Cumhuriyeti’nin
kalpgahı, Türk milletinin ta kendisidir.
Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya
yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin
hevesleri boşunadır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın kararı
kesindir, seçimler zamanında yapılacak ve bundan da asla taviz verilmeyecektir.
23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus’taki Taş Bina’da milli iradenin
teşekkülüyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış, Kuran-ı Kerim
tilavetleriyle, kesilen kurbanlarla, dudaklardan dökülen aminlerle, yüreklerden
kopan dileklerle İlk Meclis tarih sahnesindeki muhkem yerini almıştı.
TBMM’nin 105’inci yıldönümünde muhterem milletvekillerinin
verecekleri her kararda mensubu oldukları "Gazi Meclis"in tarihine,
şerefine, namusuna ve anlamına uygun hareket etmeleri vatan ve mukaddesat
borcudur.
Bu Meclis’te meşru her görüş demokratik sınırlar çerçevesinde
tıpkı 1920’li yıllarda olduğu gibi özgürce seslendirilmelidir.
TBMM, Türk milletinin irade ve egemenliğinin temsil
kurumudur.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Milletin önünde ve üstünde bir güç yoktur.
Dün yedi düvele meydan okuyan, en buhranlı anlarda, en ağır
şartlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan Gazi Meclis’te her fikre
cevaz vardır, ama ihanete, bölücülüğe, bölünmeye icazet yoktur, izin yoktur,
fırsat yoktur.
Bu tarihi ve milli kararlılığa herkesin riayeti samimi
dileğimdir.
Cumhuriyetimizden üç yıl önce açılmış olan TBMM, nasıl ki
yeni Türk devletinin doğuşunu müjdelemişse, pırıl pırıl çocuklarımız da
ülkemizin onurlu ve yüksek geleceğini müjdelemektedir.
Bu kutlu günün çocuklarımıza armağan edilmesinin en önemli
nedeni ve gerekçesi de bize kalırsa budur.
Milletimiz, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını
sürdürecek, devletimiz genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edecektir.
Bu vesileyle sevgili çocuklarımızın ve bugünün kendilerine
ithaf edildiği dünyadaki bütün çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını kutluyorum.
Gerçek ve kalıcı barış, huzur, mutluluk ve kardeşlik
diliyorum.
Yüzyıllarca hüküm sürdüğümüz coğrafyalarda, varlığını feda
ederek huzur içinde yatan meçhul kahramanların muhterem hatıralarını minnetle
yâd ediyorum
Türkiye Cumhuriyeti'nde hayat ve vücut bulmamızı sağlayan
kahraman nesilleri, aziz şehitlerimizi, bu kutlu Meclis'i emanet eden Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ü, ilk Meclis’in muhterem üyelerini, ebediyete irtihal
etmiş tüm milletvekillerini rahmetle anıyorum.
Bu düşüncelerle Gazi Meclisimizin 105’inci açılış
yıldönümünü iftihar duygularımla kutluyor, aziz milletime esenlikler ve selamet
dolu yıllar diliyorum.”
MHP Bülten