Bağırsakları göğüs kafesinde doğdu
Nadir görülen doğumsal diyafram hernisi olan Mehmet bebeğin bağırsaklarının, sol göğüs kafesi içinde olduğu tespit edildi. Entübe edilip yapay solunum desteği sağlanarak yoğun bakım ünitesine yatırılan bebek, sağlığına kavuşturularak taburcu edildi.
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 26 yaşındaki
annenin ikinci gebeliğinden dünyaya gelen Mehmet Adar İde, doğumsal diyafram
hernisi nedeniyle zorlu bir mücadele verdi. Hızlı bir radyolojik değerlendirme
sonucunda, bağırsakların sol göğüs kafesi içinde olduğu tespit edilen bebek,
acil olarak entübe edilip yapay solunum desteği sağlanarak yoğun bakım
ünitesine yatırıldı. Yoğun tedavi süreci boyunca akciğerler, kalp ve diğer
yaşamsal organlar desteklenerek bebeğin hayatı kurtarıldı. Birçok girişimsel ve
medikal tedavinin ardından Mehmet bebek sağlığına kavuştu ve taburcu edildi.
Ameliyatı gerçekleştiren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli
Op. Dr. Hilmican Ulman ve Op. Dr. Asya Eylem Boztaş Demir, Mehmet bebeğin
tedavi sürecinde önemli bir rol oynadı. Diyafram hernisinin, yaklaşık her 2
bin-5 bin canlı doğumda bir kez görülen bir hastalık olduğunu belirten
doktorlar bu durumun erkek bebeklerde daha sık görüldüğünü, gelişen tıp
teknikleri, erken tanı imkanları ve etkili cerrahi müdahaleler sayesinde
bebeklerin yaşamının kurtarılabildiğini ve sağlıklı bir şekilde taburcu
edilebildiğini ifade etti.
"NADİR GÖRÜLEN
DOĞUMSAL ANORMALLİK"
Doğumsal diyafram hernisinin, anne karnındaki gelişimin
erken evrelerinde diyafram kasında oluşan bir delik nedeniyle karın içi
organların göğüs kafesine doğru yer değiştirdiği bir durum olduğunu belirten
Bakırçay Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Özgür Olukman, “Bu durumda bebeklerin akciğerlerinin gelişmesi ve
büyümesi engellenir, solunum sıkıntısı yaşarlar. Diyafram hernisi, nadir
görülen bir doğumsal anormalliktir ve genellikle ultrason ile gebeliğin 18.
haftasında tespit edilebilir. Tedavide, solunum desteği ve cerrahi müdahale
gereklidir. Mehmet bebeğin hikayesi; uzman doktorlar, hemşireler ve yoğun bakım
ekibinin özverili çalışmasıyla olumlu sonuçlandı. Bu tür durumlarda erken tanı,
profesyonel bakım ve cerrahi müdahale hayati öneme sahiptir. Gelişen teknikler
ve sağlık altyapısıyla birlikte diyafram hernisi olan bebeklerin hayatta kalma
oranı artmaktadır” dedi.
ERKEN TANI VE TEDAVİ
Diyafram hernisi olan bebeklerin tedavi ve hayatta kalma
şansının daha yüksek olduğunu belirten Op. Dr. Hilmican Ulman ve Op. Dr. Asya
Eylem Boztaş Demir, “Diyafram hernisi gibi zorlu bir durumla karşılaşan
bebekler için erken tanı, doğru müdahale ve özverili bir bakım süreci,
hayatlarını kurtarmakta ve onlara sağlıklı bir gelecek sunmaktadır. Bu nedenle,
diyafram hernisi ve diğer doğumsal anormallikler konusunda farkındalığın
artırılması ve doğru tedavi seçeneklerinin sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Kurtardığımız hayatlar bizlere umut verirken, sağlık sektöründe çalışanların
kararlılığının, bilgisinin ve emeğinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır”
diye konuştu.
KARIN ORGANLARI GÖĞÜS
BOŞLUĞUNA DOĞRU YER DEĞİŞTİRİYOR
Diyafram hernisinin, son derece nadir görülen fakat ciddi
sağlık sorunlarına yol açabilen bir durum olduğunu belirten İzmir Çiğli Eğitim
ve Araştırma Hastanesinde görevli Yenidoğan Uzmanı Dr. Şerif Hamitoğlu da “Bu
rahatsızlıkta, diyafram adı verilen kas tabakasında bir açıklık veya zayıflık
oluşur ve bu açıklıktan karın organları göğüs boşluğuna doğru yer değiştirir.
Bu durum, solunum fonksiyonlarını etkileyebilir ve bebeklerde özellikle yaşamı
tehdit edici komplikasyonlara neden olabilir. Diyafram hernisi genellikle
doğumdan hemen sonra belirtiler gösterir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.
Hastalar, özel cerrahi operasyonlarla tedavi edilir ve uzun vadeli takip
gerekebilir. Bu nadir görülen hastalık hakkında daha fazla farkındalık
oluşturmak ve erken teşhis imkanlarını artırmak için sağlık uzmanları ve
aileler arasında bilgi paylaşımı ve destek önemli bir rol oynamaktadır”
ifadelerini kullandı.
TEDAVİ 25 GÜN SÜRDÜ
Mehmet bebeğin ikinci çocukları olduğunu belirten 26
yaşındaki anne Hilal İde, şunları söyledi: “Doğumdan sonra odaya gittiğimde
bebeğimiz odada yoktu. Eşime ve anneme durumu anlatmışlar. Doğumdan 10 dakika
sonra bebek nefes almamaya başlamış. Hemen akciğer filmini çekmişler. Bir
bakmışlar ki çocuğun kalbi sağ tarafta, bağırsakları akciğerin yukarısına
çıkmış. Bebeğimizin ameliyatı 3 saate yakın sürdü. 25 gün boyunca yeni doğan
yoğun bakım üniversitesinde tedavimiz yapıldı. Hastanede görev yapan tüm
çalışanların yaklaşımı çok iyiydi. Bu zorlu süreçte beni hep bilgilendirdiler.
Çok şükür oğlumuzun sağlığına kavuşması için dua ettik ve Allah bize yardım
etti. Taburcu olacağımız için çok mutluyuz. Bu süreçte destek olan herkese
teşekkür ederiz."
"AİLE OLARAK
SÜRECİN ÜSTESİNDEN GELDİK"
Bu zorlu süreçte doktorların ve hemşirelerin desteğinin
büyük olduğunu söyleyen baba Ömer İde, “ Oğlumuzun doğar doğmaz tanısını koyan
yeni doğan uzmanı hocamıza ve ameliyatını gerçekleştiren cerrahlara
minnettarız. Bize tüm bilgileri aktaran ve her zaman yanımızda olan sağlık
personeline teşekkür ediyoruz. Bu süreçte psikolojik olarak zor anlar yaşadık
ancak ailemizin ve sağlık ekibinin desteğiyle güçlü kaldık. Yeni doğan yoğun
bakım doktorlarımız ve hemşirelerimiz oğlumuza gerçekten özveriyle yaklaştılar.
Onlara minnettarız. Bu süreçte diğer ailelerle de tanışma fırsatımız oldu ve
birbirimize destek olduk. Şimdi oğlumuzun sağlığına kavuşması için
sabırsızlanıyoruz. Oğlumuzun sağlığına kavuşması için dua ettik ve şimdi
taburcu olacak olmaktan dolayı çok mutluyuz. Bir kez daha tüm sağlık ekibine
teşekkür ediyoruz. Allah hepsinden razı olsun” sözlerine yer verdi.
İHA