BABALAR ÖLSE DE OĞULLARI İLE YAŞAR
Ateş düştüğü yeri yaktığı için, bu duygu yumağının tarifi imkansız sanırım. Empati kurmak da daha zor hatta böyle günlerde. Yaş 91 de olsa hele hele bir insanın babası için erken ölümdür.
Her varlık bir ecelle doğuyor. Ecel vakti geldiğinde o ne bir saat öne alınabilir, ne de ertelenebilir. Sonuçta, “Her canlı ölüme tadacaktır.”
Perşembe günü akşam saatlerinde önceki dönem Dışişleri Bakanı MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU’nun babası ‘OSMAN AĞA’nın vefat haberini almıştık. Cuma günü de cenaze törenine katıldık.
Daha birkaç gün önce Antalya Diplomasi Forumu’nun kuruculuğunu yapıp yaşarken bıraktığı eserler ile kendisinden bahsettiğim ÇAVUŞOĞLU’nu ilk kez bu kadar üzgün gördüm. Doğal, çünkü gölgesine sığındığı ÇINARI’nı yitirdi.
Ben babamı bir hastane odasında kaybettim. Onu hastaneden çıkarmaya hazırlanırken, hiç beklenmedik bir anda, birlikte yaşanacak güzel günlerin düşünü kurarken kaybetmiştim.
Ne zaman birisinin babası ölse içim acıyor. Çünkü zamanında aynı duyguyu ben de yaşadım. İnsanın sevdiğinin ölümüyle baş etmesinin ne kadar zor olduğunu iyi biliyorum. Yıllar geçse de ATA’nın acısı geçmiyor.
Bir baba kaybının, o insanın yaşamında bir göktaşı çarpması kadar büyük bir hasar yaratacağını tahmin etmek güç değil. Maalesef bir yanınız eksiliyor. Vurgun yiyorsunuz!
Çok imrenirdim Bakan ÇAVUŞOĞLU’nun her bayram veya tatilde SÖBÜÇİMEN YAYLASI’nda BABASINI ziyaretini. Hele hele o BABA-OĞUL buluşmasının sıcaklığını!
Cenaze töreninde şöyle bir baktım da aslında babalarımızın ölümü biraz da bizim ölümümüz gibi geldi bana. Çünkü babasız bir hayat bana çok boş ve beyhude görünüyor.
Kendime şöyle bir baktım. Kendi içime eğilerek yüreğimde uğuldayan sesleri dinledim. Neşenin, uçarılığın, bitmek bilmez sandığımız o gülümsemenin uçup gidişini seyrettim resmen.
OSMAN AĞA’nın vefatı, hayatlarımızın bu dünyada yapıştırma gibi durduğunu, insanın faniliği kitaplardan değil ancak ölümle selamlaşarak hissedebileceğini anladım bir kez daha.
Hayat uzun bir yolculukta bir ağacın altında verilen kısa bir mola gibi. Kervan yürüyor. İnsan acıyla olgunlaşıyor. Varlığın ve işin özünü aslını böyle anlıyoruz.
Bir başka açıdan baktığımızda sadece insan öleceğini biliyor. Sadece insan kendi ölümünü bekliyor. Ölümle yüzleşmek bize hayatın anlamını sağlıyor öyle değil mi?
Herhalde baba figürünün bir çocuk hayatındaki önemini en fazla ‘babasını kaybedenler’ anlıyor. Farklı bir ruh hali ve sanki hiç kapanmayacak bir yürek boşluğu yaratıyor babayı kaybetmek veya ben öyle hissediyorum.
Aradan yıllar geçse de Mevlüt Çavuşoğlu’nun babası OSMAN AĞA’nın cenazesinde bir kez daha şunu anladım; “Baba hasreti hiç bitmezmiş; hangi yaşta olursa olsun, insan babasına ihtiyaç duyarmış.”
Hani Cemal Süreya’nın dediği gibi; “Sizin hiç babanız öldü mü? / Benim bir kere öldü kör oldum / Yıkadılar aldılar götürdüler / Babamdan ummazdım bunu kör oldum.”
İnsan hayatında önemli kırılma noktaları vardır. Bunların en önemlilerinden biri BABALARIN ölümüdür. Baba bu dünyadan gidince insan önünü göremez oluverir bir an. Ne yapacağını bilemez.
Meğer insan babası ölünce anlarmış kendisinin de yaprak döktüğünü. Uçurumun kenarında durduğunu hayatın ardında bir dağın çöktüğünü… Meğer insan babası ölünce anlarmış da batan günün anlamını, en başta doğan güneşte görürmüş. Meğer insan babası ölünce anlarmış bir günde yaşlandığını, yazın buz kestiğini. Etin kemiğin toprağa evrildiğini, koca bir çınarın bir rüzgârla devrildiğini…
İçinizin karardığını biliyorum. Lakin bir babanın veya bir annenin yani atanın ölümü olduğunda dertlerim depreşiveriyor. Anne ve babalarımızı el üstünde tutmamız gerek.
İnanın şu an her şeyimi babamla geçirilecek fazladan bir zaman için bağışlayabilirdim. Ama ne çare… Fakat bildiğim bir şey var; “Babalar ölse de oğulları ile yaşarmış.” Ben de öyle yapıyorum. Babamı kendimde yaşatmaya çalışıyorum.
Allah’tan geldik ve ona döneceğiz. Ben başta kendi rahmetli babam olmak üzere tüm babaları çok sevdim. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun. Dilerim, hayatı ve ölümü bize veren Rabbimizin cennetinde buluşsunlar.
Bu vesileyle rahmeti rahmana kavuşan OOSMAN AĞA’YA Allah’tan rahmet, başta Mevlüt Çavuşoğlu olmak üzere tüm ÇAVUŞOĞLU AİLESİ’ne başsağlığı diliyorum.