Ayasofya’dan Şehzade Korkut Camii’ne

 

Sevgili okurlar, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünden mezun bir gazeteci olarak bu hafta sizlere geçmişte Alanya’daki Türk eserlerinin durumunu,  Ayasofya’nın ibadete açılmasını ve Antalya‘nın Kaleiçi’ndeki Şehzade Korkut Camii’ni anlatacağım. Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki lisans tezimin konusu Alanya’daki Türk Eserleri  idi.  Tez hocam ise Anadolu Türk Mimarisi derslerimize giren Prof. Dr. Gönül  Cantay idi.  Gönül hocanın dersinden geçmek  çok zordu.  Hatta yıllarca Gönül hocanın dersinden geçemediği için mezun olamayan yığınla öğrenci vardı. Bu dersten nasıl geçeceğimi düşünürken bir de  tez hocam olmuştu. Tezimi hazırlayabilmek için yarı yıl tatilinde Alanya’nın yolunu tutmuştum. Antalya’da çocukluk arkadaşım gazeteci Ramazan Kalkan o dönemde Hürriyet gazetesinin muhabirliğini yapıyordu.  Fotoğraf çekiminde yardımcı olması için Ramazan da benimle birlikte Alanya’ya gelmişti. İstanbul Üsküdar’daki ev sahibim Zeynel de benimle birlikte Antalya’ya gelip Tez gezime katılmıştı. Babamın kamyonetini alıp Antalya’dan Alanya’ya doğru yola çıkmıştık. Benim o dönemde uzun yol şoförlüğüm olmadığı için kamyoneti Ramazan kullanıyordu.  Tezimin konusu; Alanya’daki askeri, dini ve sivil mimarilerin yanısıra; mezar yapıları ile ticaret yapılarını içeren  kapsamlı bir çalışmayı gerektiriyordu. Bu nedenle Alanya’da neredeyse  adım atmadık yer bırakmamıştık. Alara han ile  yakınında bulunan sivri dağın zirvesindeki Alara kasrını en sona bırakmıştık. Alara çayının kenarındaki handa inceleme yaparken yanımıza gelen şalvarlı köylü bir kadın bize evinden  çay getirmişti. O içtiğimiz çay bütün yorgunluğumuzu almıştı.  Fakat çaylarımızı içip bitirdiğimizde  hiç ummadığımız bir sürprizle karşılaşmıştık. Meğer ikram sandığımız çay ücretliymiş. Hem de ne ücret. 5 yıldızlı otelde yemek yemiş olsak o kadar para istenmezdi sanırım. Mecburen verdik.  Alanya’nın tarihine ışık tutmak için çıktığımız o yolda öyle bir anımız olmuştu. Hatta Ramazan ile ne zaman Alanya konusu açılsa; aklımıza  Alara çayının kenarında içtiğimiz o çaya ödediğimiz ücret aklımıza gelir. Neyse; Tezimde ele aldığım bazı eserlerin durumu o dönemde çok kötüydü. Örneğin  Konaklı’daki Şarapsa han. İzolasyon sorunları nedeniyle yapının beşik tonozlu üst örtüsü betonla  yamalıydı.  Ayrıca yapı o dönemde Disco han adıyla gece kulübü olarak kullanılıyordu. Yapının mescit bölümü ise depo olarak kullanılıyordu.  Velhasıl  o zorlu tezden 100 üzerinden 99 alarak geçtim.  Anadolu Türk Mimarisi dersine gelince; o dersi de bütünlemede de olsa geçip mezun oldum. Aradan çeyrek asır geçti. O eserlerin çoğu vakıflara aitti. Şimdi o tezimde ele aldığım eserlerin durumunu bilmiyorum.  Ama Antalya’daki vakıf eserlerine bakınca son yıllarda güzel işler yapıldığını görüyoruz. Örneğin Yivli Minare Külliyesindeki  yapılar restore edildi. Geçmişte yapılan beton sıvalı yanlış uygulamalar ortadan kaldırıldı. Paşa Camii’nde de halen restore çalışmaları devam ediyor. En dikkat çekici ve kapsamlı çalışma ise kentin en eski mabedi olarak bildiğim Kesik Minare olarak da tanınan Kaleiçi Hesapçı sokaktaki Şehzade Korkut Camii’ndeki restorasyon. 1896 yılında geçirdiği yangından sonra harap olan bu  yapı 3 nefli  bazilikal planlı bir kilisenin camiye dönüştürülmesiyle  inşa edilmiş. Ama kiliseden önce ise burada antik dönemden kalma bir tapınak varmış. Yani  tapınağın üzerine kilise inşa edilmiş. Fetihle beraber Kilise de camiye dönüştürülmüş. Uygarlık tarihinde bu uygulama çok yaygındır.  İnançlar değişse de mabetlerin yerleri hep kutsal  kabul edilmiştir.  . 24  temmuzda ibadete açılacak olan Ayasofya cami de böyledir. Ayasofya gibi bir fethin sembolü olan Antalya’daki Şehzade Korkut Camii,  1896’dan bu yana harap haldeydi.  Geçmişte çöplerin atıldığı bir yerdi. Kapısına kilit vurulmuştu.  Baktıkça içimi sızlatan bir görüntüsü vardı.  Muhtemelen bu  yapının da restorasyonu yakında tamamlanıp ibadete açılacak. İbadete açık olduğu dönemlerde tarihi camilerimizin ne kadar ziyaretçi çektiğini, önlerinde uzun  kuyruklar oluştuğunu  muhabirlik yaptığım dönemlerden bilirim. Eminim Şehzade Korkut Cami de Antalya’da en çok ziyaret edilen tarihi camilerimizin başında gelecektir.