AVUKAT SİBEL ÖNDER KADINLARA SESLENDİ

‘Farkında Mıyız’ programına konuk olan ve kadınlara seslenen Sibel Önder, ayrıca avukatlığını yaptığı Sibel Çelik cinayetinin şüphelisinin Almanya’ya sığındığını, davanın Dışişleri Bakanlığı’na da iletildiğini ve uluslararası bir sorun haline geldiğini belirterek şüphelinin Almanya’dan iade edilmesini bir kez daha Lider Haber aracılığıyla yineledi.

Lider Haber ekranlarında farkındalık oluşturmak amacıyla Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) çatısı altındaki Antalya Kadın Müzesi ve Lider Haber ortak yapımı olan ‘Farkında Mıyız?’ programına Prof. Dr. Jale İnan 2016 Yılın Kadını Av. Sibel Önder Konuk oldu. ATAV Başkanı Yeliz Gül Ege’nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda 6284 sayılı kanun ve kadın cinayetleri masaya yatırıldı. Antalya’da kan donduran cinayete kurban giden Sezgi Kırık cinayetinin de avukatlığını yapan Önder, “Antalya’daki Sezgi Kırıt cinayetinde benim söylediklerim slogan haline gelmişti. Ölümün dili yok ama benim var. O dönem mesleğimi dahi tehlikeye atarak Türkiye’de ceza kanunları var ancak uygulanmıyor dedim. Bunu uygulayabilecek nitelikte insanlar yok. Görevini layıkıyla yerine getiren insanları tenzih ediyorum. Sezgi Kırıt dosyasında 7 sene boyunca hiçbir savcı iddianamesini hazırlayamazken, iddianame son gelen savcı tarafından hazırlandı” dedi.

“DÜNYAYA GELME SEBEBİM MAZLUMLARIN SESİ OLMAK”

Ömrünü avukatlık mesleğine adadığını ve dünyaya gelme sebebinin mazlumların yanında olmak olduğunu söyleyen Önder, “Ömrümü bu mesleğe adadım. Hayatım boyunca da seve seve yapacağım bir meslek. Bir misyon edindim. Herkesin dünyaya geliş sebebi vardır. Benim de dünyaya gelme sebebim mazlumların sesi olmak. Çocukluğumdan bu yana hep avukat olmak istedim. Haksızlıklara karşı dik durmak istedim. Bu çizgimden hiç çıkmadım çıkmayacağımda. Varsa yoksa haksızlığa karşı dik duracağım mazlumların sesi olacağım” diye konuştu.

6284 SAYILI KANUN

6284 sayılı kanunun tamamen kadınları korumaya yönelik olduğunu söyleyen Önder, baskı ve tehdit altındaki kadınların yapması gerekenleri şöyle anlattı: 

“Herhangi bir şekilde şiddete maruz kalan, fiziksel veya sözlü, baskı ve tehdit altındaki kadınların yapacağı tek şey öncelikle karakola ya da mahkemeye başvurarak kendilerinden söz konusu eyleme maruz kaldığı kişiyi uzaklaştırmadır. Kanun gereğinde kadın otomatik olarak koruma altına alınır. Eğer kadının çocuğu da varsa çocuğuyla beraber koruma altına alınır. Söz konusu karar 24 saat içerisinde ivedilikle çıkartılan kararlardan birtanesidir. Bu karar çıkartılır ve karar anında karakollara tebliğ edilir. Karakollar söz konusu eylemi gerçekleştiren kişiye bu kararı tebliğ etmek için gerekli işlemleri başlatır.” 

KAĞIT ÜZERİNDE Mİ KORUNUYORUZ?

Kadınların 6284 sayılı kanun gereğince kanun maddeleri doğrultusunda kağıt üzerinde korunduklarını söyleyen Önder, “6284 sayılı kanun mu bizi koruyamıyor, yoksa kanuna karşı söz konusu bir aksaklık mı var” dedi. Günümüzde hemen hemen her kadının bu kanunu bildiğini dile getiren Önder, “Normal şarlar altında kanun gereğince siz eğer eşiniz tarafından ya da herhangi bir birey tarafından şiddete maruz kalıyorsanız, can güvenliğinizin tehlikede olduğunu düşünüyorsanız bu kanunu kadınlarımızın bilmesi gerekiyor ve artık biliyorlar. Kanun maddesinin rakamları aklında yoksa bile bir koruma kavramı var. Herhangi bir eyleme maruz kaldığınızda karakola gidiyorsunuz ve hastaneye sevk eder, şiddete maruz kaldıysanız buna ilişkin rapor alınır ve savcılık aracılığıyla koruma ya da uzaklaştırma adı altında verilmekte” ifadelerine yer verdi.

KORUMA KARARI NE ZAMAN GEÇERSİZ SAYILIYOR?

Önder, Korunma talebinin süreçlerini şöyle anlattı:

“6284 kanun gereğince koruma kararı talebini, karakollarda, savcılıkta ve aile mahkemelerinde yapabilirsiniz. Başvurunuz 24 saat içerisinde değerlendirilmekte ve tamamen beyan esas alınmakta. Alınan beyan doğrultusunda 1,2,3, ya da 6 aya kadar varan sürelerde koruma kararı verilmektedir. Koruma kararı için başvurduğunuzda karar çıkarıldığında, ilgili kişiyi emniyete sevk ediyor ve karar tebliğ ediliyor. Sizi aradı ve bulunamadığınızda size tebliğ edilemediği için karar geçersiz sayılıyor. Koruma kararına rağmen Türkiye’de çok fazla kadın cinayeti var.”

“CEZALAR ARTACAK”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve eziyet suçlarının cezalarını artıracağı açıklamasına ise Önder, “Cumhurbaşkanımızın 8 Mart’ta yaptığı açıklamadan şunu anlıyoruz cezalar daha kısa sürede ceza verilecek ve affı da çok zor olacak” dedi.

“CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İSYAN ETTİ”

Tokat’ta 27 yerinden bıçaklanan Özlem Ağ’ı öldüren kişinin serbest bırakılmasına tepki gösteren Erdoğan’ın talimatıyla tekrardan tutuklanmasını ise Önder şöyle değerlendirdi:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmasında o gün yaşanan bir kadın cinayeti oldu. Çalışmakta olduğu bir kuaför salonunda katledildi. Cumhurbaşkanımız tarafından dosya hakkında bilgilendirme yapılıyor. 27 yerinden bıçaklanan kadın ölüyor ve şahıs serbest bırakılıyor. Cumhurbaşkanımız da buna isyan etti. Bugüne kadar dile gelmeyen birçok kadın ölmek istemiyorum diye bağırıyor. Hiçbir kadın bizlere çiçek verilsin istemiyoruz. Adalet verilsin istiyoruz. Bizlere omuz verilsin ama tabutumuza omuz verilmesin. Ben yaşarken benim insani değerlerimin korunması. Nice katledilen kadınların sesi olabilmek için mücadele ediyorum . Bu yüzden kendi canımı tehlikeye atıyorum. Benim dosyalarım arasında kaybettiğim kadınlar var ve son bakışları son sözleri aklıma geliyor. Cumhurbaşkanımız, siz 27 yerinden bıçaklanan bir şahsı nasıl serbest bırakabilirsiniz ve tekrardan içeri attırdı.”

“HAK, ADALET VE EŞİTLİK”

2022’nin başından bu yana 96 kadının katledildiğini söyleyen Önder,  “Medyada artık kadın cinayetleri olarak yer alıyor. 2022 yılına girdik Mart’ın 9’una kadar katledilen kadın sayısı 96’dır. 96 kadın hayatını kaybetti. 96 can son buldu. Yaşam haklarımız haksız yere elimizden alınıyor. Bir kadının doğurduğu adam bir kadına doğduğuna bin pişman edecekse ona adam denmesin. Bizim istediğimiz tek şey hak, adalet, eşitlik” dedi.

"SİBEL ÇELİK CİNAYETİ ULUSLARARASI SORUN HALİNE GELDİ"

İzmir’deki ilginç cinayetin ayrıntılarını paylaşan Önder, şüphelinin Almanya’ya sığındığını ve mütekabiliyet anlaşması olmasına rağmen şüphelinin iade edilmediğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı’nın da devreye girdiği ve uluslararası bir sorun haline gelen dava ile ilgili Önder, mahkemede sorduğu soruyla şüphelinin abisinin tutuklanmasına vesile olduğunu açıkladı.

İşte Sibel Çelik cinayetinin ayrıntıları:

“Benim amacım katile ulaşmak ya da katili bulmak değil. Hedefe kitlendiğim noktada Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde  geçerli olabilecek cezayı aldırabilmek. Örneğin, şuan elimde çok ilginç bir dosya var. İzmir’de meydana gelen bir olay Sibel Çelik cinayeti, 22 yaşında bir genç kız. Kanser hastası ve ameliyat oluyor. Ameliyattan çıktıktan 2 hafta sonra erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğrayıp, sırtından bıçaklanıp, bazanın içine konularak yakılıp öldürülüyor. Bu olay artık uluslararası bir sorun haline gelmiş durumda. Sibel Çelik, katledildikten sonra, sadece sıradan bir yangın ihbarı yapılıyor. İtfaiye tarafından kadın cesedi bulunuyor. Olayın meydana geldiği yerde cesedin sahibinin Sibel Çelik olduğunu öğreniyoruz. O gün orada erkek arkadaşı ve abisinin olduğunu öğreniyoruz. Dosya şuan İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte. Dosyayı ben aldıktan sonra araştırdım şahıslar yok. Abi de serbest. Duruşmada ifadesi alındıktan sonra kardeşimin evindeydim kendisiyle kavga ettim. Ben o evi terk ettim sabah uyandığımda haberlerde kardeşimin evinde bir yangın çıktığını ve ceset bulunduğunu ifade etti. Kardeşinizin haberini medyadan mı aldınız dedim. Evet dedi. Evde bir ceset var gidip baktınız mı dedim hayır Diyarbakır’a gittim dedi. Küssünüz evde bir ceset olduğunu duyuyorsunuz ama gidiyorsunuz. Neden çekip gidersiniz? Kardeşinizin yaşadığını biliyorsanız ve o cesedin kardeşinize ait olmadığını biliyorsanız gidersiniz. Bir suçu ortadan kaldırabilmek için gidersiniz. Ben bunu mahkemede söylediğimde o çocuk tutuklandı. Ama esas çocuğa ulaşamıyoruz. Elbet yakalayacağız. Bu olay Dışişleri Bakanlığı’na da bildirildi. Acı olan şu Alman hükümeti, Türkiye’de can güvenliği olmadığı gerekçesiyle tarafımıza iade etmiyor. Bizim Almanya ile mütekabiliyet anlaşması var. Suçluyu iade etmesi gerekiyor ama söz konusu iade maalesef gerçekleşmiyor.  Alman hükümeti aynı zamanda maaşa bağlıyor ve ülkemizden çıkış sebeplerini cinayet olarak değil, ülkemde siyasi baskı var ülkenizden sığınma talep ediyorum diyor. Biz daha o şahsın ifadesi alınamadı. 17 celse geçti.”

TEK TARAFLI ISRARLI TAKİP

Şiddet eğilimi uygulayan kişinin koruma kararlarına rağmen söz konusu eylemi devam ettirmesinin tek taraflı ısrarlı takip olduğunu söyleyen Önder, “Asıl iş emniyet birimine düşmekte. Düzenli olarak bu kişinin takibinin yapılması gerekiyor. Bunun yapıldığını da düşünelim hastalıklı ruha sahip olan kişiler söz konusu kararı hiçe sayıp hedefe kilitlenmiş olmaları sebebiyle eylemi devam ettirmeye çalışıyorlar. Israrlı takip olduğunda o kişi kararı ihlal ettiğinde yapılacak eylemlerden bir tanesi direkt cezai müzayedesinin uygulanması. Yine bu kişi cezaevine giriyor çıkıyor ve yine eylemine devam ediyor. Biz bunlara ısrarlı takip demek zorunda kalıyoruz. Saplantılı bir şekilde düzenli aralıklarla sürekli yakanızda. Hapse de girmesine rağmen biz bu şahsı engelleyemiyorsak, elektronik kelepçe yöntemine gidiliyor” ifadelerini kullandı.

“KADES NOKTA ATIŞI YAPIYOR”

Öte yandan bir kadın olarak kendisinin de KADES uygulaasını kullandığını ve her kadının kullanması gerektiğini söyleyen Önder, “Uygulama çok faydalı olan bir sistem. Direkt size nokta atışı yapıyor ve yerinizi buluyor” dedi.