AÜ'DEN HEM GEZİ HEM EĞİTİM

Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Topluluğu’nun düzenlediği arkeoloji eğitim turunun bu haftaki ayağı Trebenna, Kitanaura Antik Kentleri ile Ares Kutsal Alanı oldu.

Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Topluluğu tarafından düzenlenen arkeoloji eğitim ve tanıtım turunun bu haftaki ayağı Trebenna Antik Kenti, Kitanaura Antik Kenti ve Ares Kutsal Alanı oldu. Topluluk tarafından organize edilen eğitim turu iki haftada bir düzenlenip her seferinde ise farklı belediyeler tarafından destekleniyor. Bu haftaki eğitim turuna destek Konyaaltı Belediyesi’nden geldi. Eğitim turuna öğrencilere Arkeoloji Bölümü’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsa Kızgut ile Bölümün Araştırma Görevlisi Aykan Akçay, Betül Gürel eşlik etti.

TREBENNA ANTİK KENTİ

Bu haftaki turun ilk ayağı Trebenna Antik Kenti oldu. Kent, Antalya’nın 32 km batısında kalan Sivridağ’ın kuzey eteğinde kalıyor. Kentin, antik dönemde Likya, Pamphylia ve Pisidia bölgesinin sınırında bulunduğunu aktaran Kızgut, “Kent ile ilgili ilk bilimsel çalışmalar 2001yılında yapıldı. Kent Helenistik Dönem ile ilgili önemli bulgular veriyor. Bölgenin önemli zeytin yağı ve şarap üretim merkezi konumundaydı. Ayrıca kenti önemli kılan bir özelik ise anıt mezarların yer almasıdır. Şimdiye kadar burada bir arkeolojik kazı olmadı. Kent ile ilgili ilk bilimsel çalışmalar yüzey araştırmaları sonucunda yayınlandı. Söz konusu çalışmalar sonucunda kentin önemli mimari yapıları belirlendi. Kente Roma ve Bizans dönemlerine ait önemli veriler sağlarken, öncesine ait veriler sınırlı sayıdadır” dedi.

HİBRİT YAPILARIYLA DİKKAT ÇEKİYOR

Trebenna’nın Roma çağında Lykia sınırları içerisinde kalırken Bizans Dönemi’nde ise phylia sınırları içerisinde kaldığını anlatan Kızgut, “Kentin sur duvarları Bizans döneminde kalıyor. Kentin mimari yapıları yanı sıra önemli kaya odaları da bulunuyor. Yapıların büyük bir bölümünün Roma döneminde kalmadır” dedi. Kaya içinde oyulmuş yapıların önce mezar sonra ise konut olarak kullanıldığını aktaran Kızgut, “Yapımında taş ve ahşap gibi birçok inşaat malzemesinden yararlandığı için hibrit yapılar olarak değerlendiriyoruz” dedi.

KİTANAURA ANTİK KENTİ

Turun ikinci ayağı ise Kumluca’nın Saraycık mevkisinde yer alan Kitanaura Antik Kenti oldu. Kent ile ilgili ilk çalışmalar 1842 yılında Spratt ve Forbes tarafında yapıldı. Kızgut, bu çalışmalarda kentin adı Apollonia olabileceği tahmin edildiğini söyledi. Kızgut, Patara’da bulunan verilerle kentin adı Kitanaura olduğunun netlik kazandığını söyledi. Kent’in Helenistik Dönem’de sike bastığını anlatan Kızgut, “Kent’e önemli Bizans dönemine ait önemli bazilikalar bulunuyor. Kızgut, “Akropolün güneybatı ucunda bir Erken Bizans bazilikası kalıntısı bulunmaktadır. Akropol meydanının doğu sınırında önemli kamu yapıları başlar. Büyük Bazilika’nın üç girişi, nartheksi, üç nefi, iki sütun sırası ve apsisi belirgindir. Büyük Bazilikanın kuzey yanı boyunca büyük, dikdörtgen bir sarnıç bulunur. Bu, kentteki en büyük sarnıçtır. Nitekim, Kentin en nitelikli kamu yapısı hamamdır. Akropolün güneybatısında, orman yolunun hemen bitişiğinde yer alan hamam, 7 bölümden oluşur” dedi.

DÖNEMİN BİLGİSİNİ VERİYOR

Lahit ve kaya mezarlarına dikkat çeken Araştırma Görevlisi Betül Gürel, öğrencilere lahit mezarlar hakkında önemli bilgiler aktardı. Gürel, “Bir dönem ile ilgili ya da bir antik kent ile ilgili en önemli verilerin o kentlerin nekropollerinde buluyoruz. Dönemin sosyal ve ekonomik yapısı ile ilgili verileri burada sağlayabiliyoruz. Özelikle lahit mezarlarda yer alan yazıtlar bize sosyal yaşantı ile ilgili önemli ipucular sağlıyor” dedi.

ARES’İN İLK TAPINMA ALANI

Eğitim turunun son ayağı ise Ares Kutsal Alanı oldu. Yapılan yüzey çalışmalarıyla keşfedilen kutsal alan ile ilgili bilgileri Araştırma Görevlisi Aykan Akçay, öğrencilerle paylaştı. Akçay, mitolojide savaş tanrısı olan ve pek sevilmeyen Ares’e ait   tapınma alanı ile karşılaştıklarını aktardı. Alanda yapılan çalışmada yüze aşkın yazılı kaynak ele geçirdiklerini belirten Akçay, “Burası yerel ve bölge halkı tarafından tapınılan bir alan. Ares ile ilgili ilk defa bir tapınma alanı ile karşılaşıyoruz.  Bu durumun bölge halkının savaşçı özeliğiyle yakın bir ilgisi olduğunu düşünüyoruz” dedi. Burayla ilgili çalışmaların devam ettiğini aktaran Akçay, çalışmaların neticelendirilmesinden sonra daha kapsamlı bilgilendirmede bulunacaklarını aktardı.