ATSO SEÇİMLERİ VE DÜRÜSTLÜK ÜZERİNE

Antalya’da ben de patronların peşine takıldım gidiyorum. Öyle iş kurup ticarete falan atılmayacağım. Sadece ATSO seçimleri için gerçeğin peşinde koşmak için takıldım. Son bir aydır iş dünyası Antalya Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri ile yatıp kalkıyordu. Geçen hafta sonunda seçim yapıldı bitti ama tartışması bitmedi. Kazananda kaybeden de belli değil.

Çünkü daha seçimin BİRİNCİ RAUNDU bitmiş. İKİNCİ RAUNDU ise Cuma günü yapılacak ve ATSO Meclisi hem kendi hem de Yönetim Kurulu Başkanı’nı seçecek. Lakin cumartesi günü komite seçimlerinden sonra yapılan açıklamalar hiç yakışık almadı. Koca koca işadamları sanki İLK KEZ SEÇİM yaşıyormuş gibi YALAN YANLIŞ ifadeler kullandı.

Benim için seçimin kimin kazandığı değil GERÇEK sonuçların düzgün ve anlaşılır bir şekilde açıklanmasıdır. Bunu yapacak kişiler ise bellidir. Daha önceki yıllarda olduğu gibi.

Olmadı, olamadı, kafalar karıştırıldı. Ünlü Alman sanayici ve beyaz eşya imalatçısı ROBERT BOSCH, “İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” demiş.

Yani güven ve dürüstlüğün önemine dikkat çekmiş. Bizde ise yani ATSO seçiminin sonunda GÜVENİLİRLİK VE DÜRÜSTLÜK yerle yeksan edildi. YALAN MI? Hadi cevap verin.

Bugün size ATSO seçiminden sonra yaşananlar üzerine güvenilirlik ve dürüstlük üzerine bir kaç kelam edelim. Sözlüğe göre, DÜRÜSTLÜK yalandan uzak ve doğru bildiğini ifade eden ve DOĞRULUKTAN kaçınmayan kişi olarak tanımlanıyor.

Dürüst ve doğru insanların her zaman kazanacağı anlatıldı bizlere. Böyle öğretildi dürüstlük ve doğruluk. Çünkü dürüst insanlar, hiçbir zaman toplum içinde dışlanmazlar.  Ancak toplumumuzda kime sorsak eminim kendini doğru ve dürüst olarak tanımlar. Ama özüne baktığımızda, hiçte öyle olmadığını görürüz. Yaşadığımız olaylara bir bakın isterseniz!

Dünyada birçok insan DÜRÜSTLÜĞÜ ve DOĞRULUĞU ile bir yerlere, belli MAKAMLARA gelmişlerdir. Doğruluk ve dürüstlük ise ASLA TAVİZ VERİLMEYECEK bir sıfattır. Ama şu an öyle mi?

Bir yazarımız diyor ki, “Dürüstlük, insan oluşun en berrak halidir. Su katılmamış doğruluktur. Öç alma sırası kendine geldiği halde öç almaktan vazgeçmektir. Yenileceğini bile bile doğrudan yana tavır almak, yeri geldiğinde göz göre göre kazanmak yerine yenilgiyi kabul etmektir. Kazandığında iyiliğin kaybedeceğini düşündüğü an yenilmeyi; kaybettiğinde kötülüğün kazanacağını düşündüğü anda ise sonuna kadar mücadele etmeyi görev addetmek, daha da ötesi hayat memat meselesi olarak görmektir…”

Sanırım son cümleler yaşananlara en iyi cevap olacaktır. Yine söylüyorum, kimin kaybedip kazandığı benim için çok önemli değil ama ortaya konan tavır ve ATSO’nun şehre katacağı önemli.

İşte sevgili dostlar ATSO seçimleri üzerine düşüncelerimi sizlerle paylaşırken dün ortaya çıkan liste eğer DOĞRU İSE sanırım bazı gerçekleri ortaya koyuyor. RENKLERİN DİLİNİ açıkça anlatıyor.

Bu noktada ise birilerinin çıkıp tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce’nin yaptığı gibi, “ADAM KAZANDI YAHU” diyebilmesi gereklidir. Bunu ister DAVUT ÇETİN isterse ALİ BAHAR yapsın. Ama biri yapsın. Cuma gününe daha çok var.

TEBRİKLER ATB’YE

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda tartışmalar devam ederken Antalya Ticaret Borsası seçimini yazmayı ıskaladım. Bir şeylerin peşine takıldım ya bazı işleri inanın unuttum. ATB’de tek aday mevcut Başkan ALİ ÇANDIR olunca, seçimleri de patırtısız gürültüsüz geçti. Zaten naif bir insan olan Ali Çandır’ın olduğu yerde böyle işlerden bahsetmek mümkün değil.

Çünkü, onlarda işadamı ama öyle AL TAKKE VER KÜLAH işini sevmezler. Bu hafta içinde meclis ve yönetim belirlenecek. Seçilecek isimler 2026 yılına kadar görev yapacak.

Yeni dönemde de ATB Başkanı olmasını beklediğim ALİ ÇANDIR’a, asırlık birimi olan kuruma yakışan bir seçim yaşanmasına pozitif katkısı nedeniyle tebrik ediyorum.

Umuyorum ki Antalya tarımına büyük katkıları olacak Çandır ve ATB üyeleri ile yönetimini buradan bir kez daha ayrı ayrı tebrik ediyorum. Örnek davranışları için.

HOROZ İÇİN İNTİKAM

Dünkü yazımda, ‘BİR BU EKSİKTİ’ başlıklı bir bölüm vardı. Muratpaşa ilçesi Güzeloluk Mahallesi’nde bir gecekondu önüne asılan pankartı kaleme almıştım. O pankartta ‘5 çocuk ve üstü Suriyeli aileye kiralık gecekondu’ yazıyordu. O pankartın asılı olduğu gecekondunun (bahçeli ev) sahibi bir arkadaşıma gerçeği anlatmış o da bana anlattı.

O gecekondunun sahibi bahçede tavuk ve horoz besliyormuş. Ancak yandaki sitenin 8. katında oturan biri horozun sesinden rahatsız olup şikayetçi olmuş. Zabıtalar eve gelip gecekondunun sahibine, “Burada tavuk-horoz besleyemezsiniz kaldırın” diye tutanak tutup uyarmış. Bu arkadaşta denileni yapıp bu kez o pankartı asmış.

Gecekondu Suriyeli bir aileye kiraya verilip ‘Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak’ misali o horozun intikamı alınırsa çok gülerim.