ATSO SEÇİMİ HİÇ BİTMEYECEK GİBİ

Dün, “Bu kez bu konu son olsun diyerek yazıya başlıyorum” diye işe koyuldum. Öyle olmadı. İşler yine karıştı. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) seçiminin sonu gelmeyecek gibi.

Birkaç gün önce ‘GELECEĞİN AYNASI ATSO SEÇİMİ OLDU’ başlığı bir yazıyı kaleme almıştım. Bunun nedeni ise her seçimde bu tür sıkıntıların yaşandığına dikkat çekmekti.

Zaten ülkemizde baktığımız hangi işi doğru dürüst yaptığımız herkesin malumu. Bir siyaset okulu gibi gördüğüm ATSO’da seçiminde gelinen nokta 2023 seçiminin habercisi gibi!

Şimdi makarayı başa saralım. ATSO’nun 1 Ekim Cumartesi günü yapılan seçimlerinde 49 meslek komitesi ve bunlarından içinden de 117 meclis üyesi seçimi gerçekleştirildi.

Burada bile ‘Sen şu kadar aldım ben bu kadar aldım’ tartışması yaşandı Davut Çetin ile Ali Bahar arasında. 7 Ekim’de Yönetim Kurulu, Başkan ve Meclis Başkanlığı seçimi yapıldı.

Yapılan seçimde Çetin 59 oy, Bahar ise 58 oy almıştı. Bu sonuçla Davut Çetin yeni dönem için Başkan olarak seçilmişti. Herkes “Oh nihayet bitti” derken tam aksi oldu.

Seçim sonucuna mavi listede yer alan MÜSİAD’ın da Başkanı olan Boğaçhan Göksu tarafından Kepez 3. İlçe Seçim Kurulu’na itiraz edildiği ortaya çıktı.

Kepez 3. İlçe Seçim Kurulu'nun Davut Çetin'e verilen 59 oydan 56'sını ‘şifreli oy’ gerekçesi ile geçersiz saydığı karar açıklandı. Buna göre Çetin 3 oy, Bahar ise 58 oy almış oldu.

Bir başka deyişle futboldaki gibi HAKEM kararıyla sonuç değiştirildi. Başkan Ali Bahar oldu. Bu karara bu kez Çetin ve ekibinde yer alan bazı isimler İl Seçim Kurulu’nda itiraz etti.

Dün Hakim Mustafa Gümüştekin Başkanlığı’nda toplanan İl Seçim Kurulu, önceki gün Kepez 3. İlçe Seçim Kurulu’nun verdiği kararın hatalı olduğuna ve Davut Çetin’in aldığı oyların geçerli olduğuna hükmetti.

Son üç günlük olaylara futbol gözüyle bir bakalım. Maç devam ederken HAKEM penaltı kararı veriyor. Herkes “Maçın seyri değişiyor” derken bu kez VAR devreye giriyor.

O karar inceleniyor ve VAR verilen PENALTIYI iptal ediyor. Hem o takımın oyuncuları, hem destekçileri hem de taraftarları rahat bir nefes alıyor. Halaylar çekilip el öptürülüyor!

Beklenmedik gelişmelerle GOL TOTO’YA dönüşen seçim ve HAKİM kararlarından sonra Davut Çetin’in, “Temiz olan kazandı” ifadesinin yer aldığı açıklama kafama takıldı.

Çünkü böyle açıklamalar yapılması ortamı gerginleştirir. Bu da kimseye fayda sağlamaz düşüncem vardı. Hatta, “El öpmeye bekleriz” paylaşımı da hiç yakışık almadı.

Ortam durulmak yerine gerildi. Akşam saatlerinde maç (pardon seçim) devam ederken Ali Bahar cephesinden açıklama geldi. Sanki maçın son saniyesi gibi.

Son dönemlerin maçlarla ilgili bir sözü var ya, “BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ” diye. Aha da öyle oldu. Ali Bahar, İl Seçim Kurulu kararını Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) taşıyacaklarını açıkladı. Hem de zehir zemberek cümlelerle.

O cümlelerle benzine ateş atmaktan çok, “İl Seçim Kurulu’nun verdiği karar tam kanunsuzdur ve biz Yüksek Seçim Kurulu’na tam kanunsuzluk yoluyla başvuracağız. Adalet aramaktan başka hiçbir şey yapmadık ve bunu tüm Türkiye’ye göstereceğiz” ifadesine yer vermek istedim.

Gelinen noktada yeniden ATSO seçimi sona erecek gibi görünmüyor. Ben hala 140 yıllık bir STK çınarı olan ATSO’nun bu yaşananları hak etmediği görüşündeyim. Her ne olursa olsun.

Bundan sonra YSK ne karar verir ne olur, verilecek karara başka itiraz yolu var mı bilmem.

Amma velakin her ne karar verilirse verilsin artık ben dahil hiç kimse ATSO’ya iyi gözle bakmayacak. Adalet kimin açısından tecelli eder, kimin adına yerini bulur o ayrı.

Velhasıl velkelam; ATSO’nun 4 yılı çok zor geçmeye namzet. Hadi şimdi bu zorlu ve sancılı dönem şimdiden hepimize hayırlı olsun.

YABANCI KİM ACABA?

Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, dün Konyaaltı Sanayici ve İşadamları Derneği’ne (KONİSİYAD) konuk oldu. Toplantıda, üyelerin sorularını cevaplayıp acı gerçeği açıkladı.

Esen, yaptıkları incelemeye göre, yaklaşık 30 bin yabancının ikamet alıp Konyaaltı’na yerleştiğini söyledi. Bir de Türk vatandaşlığını alıp ikamet edenlerin olduğunu anlattı.

Bunların sayısının ise 20 bin civarında olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Esen, “Yani Konyaaltı’nda sokakta gördüğünüz hemen hemen 4 kişiden 1’i yabancı” diye konuştu.

Tabi Esen’in verdiği bu rakamlara bir de savaştan kaçıp gelerek yakınlarının yanlarında misafir olanları eklersek ki öyle, bırakın dört kişiden birini 4 kişiden neredeyse üçü yabancı.

Bunu öğrenmek isteyenler şöyle Konyaaltı sahiline bir uzansın. Daha Lara bölgesini söylemiyorum bile. Olmadı mı? Bir de yemek için restorana oturun görürsünüz.

Neyi mi? “Hanya’yı ve Konya’yı. Veya Ahmet ile Elena’yı” ha birde bunların çocukları var. Bir çoğu okula gidiyor. Biz kendi çocuklarımıza sıra bulamazken birde onlar çıktı ortaya ya!

Tabi iş bununla bitmiyor ki. Bunların konut fiyatlarını artırmasını mı ararsın, ortaya çıkan hukuki sorunlarını mı ararsın, yarattıkları kültürel erozyonu mu?

Hal böyle olunca şöyle sağa sola bakınca, “Kim yabancı bu memlekette acaba” diye soruyor insan kendi kendine. Öz yurdunda yabancı olmak (kalmak) böyle bir şey olsa gerek.

Amma Semih Esen böyle düşünmüyor sanırım. “Konyaaltı’ndaki yabancı popülasyon, buraya entegre olmak istiyor. Uyum problemi hiç yaşanmıyor” diyor Esen.

Bir de, “Açıkçası onlardan bile herhangi bir kriminal olay da duymadık” diye ekliyor. Rus ve Ukraynalıları şirin göstermeye çalışıyor. Vallahi ben senin gibi düşünmüyorum Başkan.

Bir an önce şu savaş meselesi bitse de evlerine bir dönseler diye dua ediyorum. Çünkü dört gün sonra başka sorunlarla karşılaşmak istemiyorum. İnanmayan tarihe bir göz atsın.

Bugünlük bu kadar yeterli sanırım.