ATSO’DA BARIŞMA VE ÇALIŞMA VAKTİ

Bir türlü bitmek bilmeyen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ATSO) organ seçimleri tamamlandı. İtirazlar sonucu git-geller yaşansa da sonuç bana göre nihayete erdi. “Başkan yine değişebilir” tereddüdü olanlar için bir kez daha tekrar etmekte fayda var.

ATSO seçimleri tamamlandı ve seçimi Ali Bahar kazandı. Bahar 4 yıl görev yapacak. Davut Çetin’in AYM başvurusu hemen bitmez ise. Bundan emin olabilirsiniz. Çünkü bu işin en üst mercii olan Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Ali Bahar’ın başkanlığı kazandığını tescil etti. Bu karar ile ATSO tarihinde de bir ilke imza atılmış oldu.

Tabi ilçe seçim kurulu, olmadı il seçim kurulu yine olmadı YSK. Hiç beklenen ve istenen bir süreç değildi bu iş dünyası için. Lakin bunu bu hale getirenler bir kez daha düşünmeli. Adaletten bahsedenlerin önce ‘Kime göre adalet’ istediklerine bir bakmak lazım. Adalet kavramı öyle rast gele söylenecek bir söz değil.

Adalet istenecekse herkes için istenmeli! Sana göre bana göre olmamalı. Muhalefetin yaptığı gibi işine gelince “Adalet yerini buldu” işine gelmeyince “Böyle adalet olmaz” denilmemeli. Bir diğer noktada dünkü yazımda belirttiğim gibi bu işler ekibe güven meselesi. Aksi halde yapacağınız varyasyonlar başınıza iş açabiliyor, kazandığınızı kaybettirebiliyor.

Bir başka deyişle kazanırken bir kişisel hata yapıyorsunuz ve hem kendiniz hem de takımınıza kaybettiriyorsunuz. Sonra yanıp dövünüp bu hatanıza kılıf uydurmaya çalışıyorsunuz. İşte tam da bu noktada ‘Adalet’ devreye giriyor. Beğenseniz de beğenmeseniz de bir karar veriyor. Sebebi ise belli ve net. Yaptığınız hile bumerang gibi bizi buldu ve ayağınıza dolaştı.

Bunu söylerken tüm ekibi değil sadece ekibin başı olan Davut Çetin’i kastediyorum. Yoksa içlerinde asla bu yola başvurmayacak en az 20 kişiyi tanıyorum. Ama onların da zoraki bu işe evet demek zorunda kaldıklarını çok iyi biliyorum.

Sonuçta kişisel çıkar ve menfaat uğruna yapılanlar ATSO gibi 140 yıllık bir çınar, kentin en büyük sivil toplum örgütüne leke sürdü.  İtibarını yerle yeksan etti. Sonrası ise daha vahim. YSK kararını tanımamak gibi açıklamalar yapıldı. Hatta YSK’nın bu işlere müdahil olamayacağı bile iddia edildi. Adama sorarlar, “İl ve ilçe seçim kurulları kime bağlı?” diye.

Beyler, adalet varsa herkes için vardır. Adaletin verdiği karara karşı herkesin boynu kıldan ince olmalı. Yoksa o adalet gün gelir sizin içinde gerekli olabilir. Ha, AYM şu anki tabloya karşı bir karar verecek olursa onu da YSK kararı ile koltuğa oturanlar dahil herkes saygı duymalı. Benim anlayışım bu.

Buraya kadar işin gelişmeleri ve gelinen son noktası ile alakalıydı. Öyle veya böyle Bahar dün devir teslim töreni olmaksızın ATSO Başkanlık koltuğuna otururdu. Keşke tören olsaydı! Neyse onların bileceği bir iş. Bahar ilk açıklamasında güzel mesajlar verdi.

Bahar, “Rekabet ettiğimiz arkadaşlarımızla sarılmak için bütün performansımızı göstereceğiz. Davut Bey de o 117 kişiden birisi benim gibi. Barış için büyük emek vereceğiz” dedi. Tabi olur mu olmaz mı bilinmez. Olsa iyi olur. Bahar’a göre her şey yaşandı bitti ve konu biran önce kapatılmalı. Zaten verdiği mesajda tek vücut olma zamanı söylemi var.

Çiçeği burnunda başkan Bahar, küskünlere zeytin dalı uzatırken, istemeden kırdıkları içinde özür diledi. Bu konuda da el sıkışmaya ve görüşmeye çok istekli olduğunu gördüm kendisini.

Kendinden önce görev yapanlara teşekkürü ihmal etmeyip incelik gösteren Bahar, “Bundan önce tüm görev alanlardan Allah razı olsun. Bize bir emanet bıraktılar. Şimdi üzerine vizyon yazmak kaldı” sözleri ile ATSO’nun yeni döneme bakış açısının değişeceğini işaret etti.

Umarım yaralar sarılır ve koca çınarın imajı eskisinden daha iyi hale getirilir. Bu bütün işadamlarının yararına olacaktır. Aksi halde aynı hamam aynı tas devam eder. Benden bu süreçle ilgili artık bu kadar.

GEÇ TANIDIM YİĞİT ADAM

Uzun bir süredir gırtlak kanseri tedavisi gören Akdeniz Üniversitesi Felsefe Bölümü Bilim Tarihi ve Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı Mehmet Fatih Doğrucan’ı hafta sonunda kaybettik. Yaşam mücadelesinin yanında hayatı, hayata bakışı ve tam bir Türk Milliyetçiliği ile örnek olan bir isimdi Fatih Hoca. Ama geç tanıdım erken kaybettiğim örnek alınacak bir insan.

Mehmet Fatih hoca ile hiç yüz yüze gelmedim ama sosyal medyada iyi bir takipçisi ve fenomeni idim. Hem mücadelesi, hem azmi, hem hayat felsefesi ve yaptığı çalışmalar için. Daha öncede yazdım. İyi bir tarihçi, iyi bir felsefeci ve sapına kadar Türk Milliyetçi idi. Böylesine zor yetişen ilim ve insanımız maalesef şimdi maalesef aramızda yok.

Mehmet Fatih Hoca’nın sosyal medya paylaşımında, “Kanserle dövüşürken, yaşam felsefem iki temel esastır. Birisi Hz. Eyyüb’ün sabrı, diğeri Türk mitolojisi... Türklerin kutsal saydığı HAYAT AĞACI vardır. Bu ağaç ya kayın ya da çınardır. Kayın da çınar da uzun yaşar ölür de ayakta ölür. Yani hayatta kalmak, ayakta kalmaktır” sözü beni çok etkilemişti.

Önceki gün Ankara Kocatepe Camii’nde son yolculuğuna uğurlandı yeri doldurulamayacak Türk Milliyetçisi. Hem de o çok sevdiği al bayrağa sarılı tabutu ile. Biz yazar çizerlerin aynı sonu paylaşılırız. Sonumuz hep vefasızlıktır. Tıpkı Fatih hocayı son yolculuğunda yalnız bırakan sahte dostlarının yaşattığı tablo gibi.

Ama gerçek dostları sağ olsun. Gidemesem de o törene dualarımla Fatih hoca içinde. Güle güle koca yürekli Türk Milliyetçisi. Ruhun şad, mekanın cennet olun inşallah.