ATB MECLİSİ’NDE TARIM VE EKONOMİ KONUŞULDU

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Haziran Ayı Meclis Toplantısı, ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında çevrimiçi yapıldı. Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci, Borsa’nın 101. yaşını kutlarken, Borsa’ya emeği geçen herkese teşekkür etti, yaşamını yitirenleri saygı ve rahmetle andı. Yönetimin bir aylık çalışması hakkında meclis üyelerinin bilgilendirildiği toplantıda, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarıma, ekonomiye ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ATB 101 YAŞINDA

ATB’nin 101’inci kuruluş yıldönümü kutlayarak konuşmasına başlayan Başkan Çandır, “Borsamız 23 Haziran 1920’den günümüze kentimiz ekonomisine can veren kurumların başında yer almaktadır. Kuruluşumuzdan günümüze Borsamızda faaliyet göstermiş herkese teşekkür ediyorum. Hayatta olanlara sağlık ve afiyet, aramızdan ayrılmış olanlara rahmet diliyorum. Aldığımız bayrağı, en üst seviyelere taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

ATB’nin kanuni görevlerinin dışında üyelerinin yanında olan bir kurum olduğunu vurgulayan Çandır, salgın döneminde de üyelerinin yanında olduğunu kaydetti. Salgında diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektörünün de ekonomik sıkıntı yaşadığını ve finansmana erişimde zorlanıldığını belirten Çandır, “Bu amaçla ekonomik zorluk çeken üyelerimizi az da olsa rahatlamak için TOBB Nefes Kredisi’ni 1 Haziran itibariyle tekrar uygulamaya koyduk. Çünkü biliyoruz ki üyelerimiz varsa biz varız. İşleri kötü giden ve finansmana erişimde sıkıntı yaşayan tüm üyelerimizi bu imkandan faydalanmaya davet ediyorum” diye konuştu.

AŞI ÇAĞRISI

14 Nisan-17 Mayıs tarihlerinde uygulanan kısmi ve tam kapanma dönemlerinden sonra kademeli normalleşmenin başlatıldığını, etaplar halinde devam eden normalleşmenin 1 Temmuz itibariyle 3. etabının başlayacağını belirten Çandır, bu dönem yapılacak aşıların önemini vurguladı. Çandır, “Bu etaba daha fazla aşılama yapılmış bir biçimde girmemiz salgınla mücadele ve ekonomimiz için büyük bir avantaj sağlayacaktır. Salgın konusunda tedbirlerin yeniden sıkılaştırılmasını istemiyorsak salgınla toplumsal mücadeleye devam etmeli, gevşememeli ve aksine daha dikkatli olmalı ve aşı olma konusunda da daha hevesli olmalıyız. Kentimiz ekonomisinin ana sektörlerinden biri olan turizmde de başarılı bir dönem geçirmek istiyorsak bulunduğumuz her ortamda maske kullanımına dikkat etmeliyiz. Çünkü biliyoruz ki yeni bir varyant ve üçlü bir mutant var. Dolayısıyla acele etmemeli ve dikkatli davranmaya devam etmeliyiz” diye konuştu.

DESTEKLER YILSONUNA KADAR UZATILMALI

Zorluklara dayanan ve kolay pes etmeyen insan ve kuruluş yapısına sahip olduğumuzu, bu yapının metanetle sabreden ve umutla şükreden kültürün yansıması olduğunu söyleyen Çandır, “Ancak ekonomisinin yüzde 70’i hizmet sektörüne dayanan kentimiz için eğer var olma savaşı veriyoruz diyorsak bilinmeli ki gerçekten var olmaya çalışıyoruz, fakirleşiyoruz diyorsak gerçekten kaybediyoruz, sermayeden yiyoruz diyorsak bilinmeli ki işimizin sürdürülebilirliği tehlikeye girmiş demektir” diye konuştu. Turizm sektörü için KDV indirim desteğinin 1 ay daha süreceği açıklandığını, bu kararı olumlu bulduklarını ancak 30 Haziran’da son bulan kısa çalışma ödeneği uygulamasının istihdamın korunmasında kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Çandır, “Kısa çalışma ödeneği, KDV ve ÖTV indirimleri gibi desteklerin tüm sektörlerimizi kapsayacak şekilde yılsonuna kadar uzatılmasını talep ediyoruz” dedi.

BÜYÜYORUZ AMA YAŞAMIMIZA YANSIMIYOR

Tarım sektörünün yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.5 büyüme rakamıyla, son 11 yılın en yüksek birinci çeyrek büyümesini gerçekleştirdiğini kaydeden Başkan Çandır, “Üstelik son beş yıldır birinci çeyreklerde sürekli büyüyoruz. 90’lı yıllardan bu yana ilk kez yaşanan sürekli büyüme halindeyiz. Bu rakamlar bizleri ülke geneli için sevindiriyor. Ancak özellikle son beş yıldır sürekli ve hızlı artan girdi maliyetleri ve düşen karlılıklar dolayısıyla bu büyümeleri işimizde ve yaşantımızda göremiyoruz” diye konuştu. Son beş yıldır tarımdan ve kırsaldan uzaklaşma ile istihdam kaybının had safhada olduğunu dile getiren Çandır, “Üretim artışından hızlı seyreden ihracat artışı, içerideki fiyatlar üzerinde ciddi baskı yaratmaktadır. Tarımsal faaliyetler için gerekli tedarik imkanları giderek zorlaşmaktadır. Özellikle geçen yılın son çeyreğinden itibaren bu zorluklar yer yer yokluk düzeyine çıkmıştır” dedi.

ANTALYA’NIN KREDİ TALEBİ ARTTI

Tarımda sezon arasına girerken turizmde gecikmeli sezon açılışının yapıldığını belirten Çandır, yılın yarısına geldiğimiz bu dönemde Antalya’nın Türkiye ortalamasının en az iki kat üstünde bir zorluğun üstesinden gelmeye çalıştığına dikkat çekti. Çandır, “Yaklaşık bir yıldır her fırsatta ve ortamda kentimizin bu salgın dönemindeki dezavantajlı durumunu rakamlarla açıklamaya ve Antalya için taleplerde bulunmaya var gücümüzle çaba sarf ettik. Ortalama tedbirlerin dışında bir ilave tedbiri görmesek de bu ortalamayla, özsermayemize ve krediye aşırı yüklenmemizle zorluklarımızı aşmaya gayret ettik” diye konuştu.

Çandır, son bir yılda kredi talebinde artışın Türkiye ortalamasında yüzde 29 iken, Antalya’da yüzde 40 olduğuna dikkat çekerken, “Halbuki son beş yıllık ortalamaya baktığımızda kentimiz ortalaması yüzde 23 düzeyinde iken Türkiye’de ise yüzde 21 olmuştur. Yani birbirlerine oldukça yakındır. Son bir yılda ise aradaki fark ciddi boyutta açılmıştır. Kişisel kredilere ve kredi kartlarına baktığımızda ise görüyoruz ki son beş yıllık büyüme ortalaması yüzde 18 ile hem kentimizde hem de ülkemizde uyumluluk söz konusudur” dedi.

BORCUMUZA HALA SADIĞIZ

Başkan Çandır, Antalya’nın borcuna sadık kent olma özelliğini koruduğunu söylerken, şunları kaydetti:

“Antalya iş dünyasının özellikle son bir yılı, aşırı kredi talebiyle geçirmesine rağmen gelenekselleşmiş iş yapma karakteri değişmemiştir. Bildiğiniz gibi biz, Türkiye genelinde borcuna sadakatte her zaman en başlarda olmuşuzdur. Nitekim 2021 yılındaki ortalamanın çok üzerindeki kredi artışına rağmen bu dönemde takibe düşme oranımız yüzde 2.6 ile yüzde 3.8’den fazla olan Türkiye ortalamasının oldukça altında kalmıştır. Son bir yıl ortalamasında da yüzde 4.3 olan Türkiye geneline karşılık kentimizde bu oran yüzde 3.3 olmuştur. Son beş yıllık takibe düşme oranlarında da Antalya yüzde 3.5 ile yüzde 3.9 olan Türkiye genelinden daha iyi bir kredi ödeme performansı göstermiştir. Uzun yıllardır bu performansı yüksek karlı ve hacimli işler yaparak değil özsermayeden ve ilave borçlanmadan sağladığımızı da unutmamalıyız.”

ANTALYA’DA TİCARİ HAREKET ZAYIFLADI

Çandır, Antalya’nın, Türkiye ortalamasından kötü seyreden çekle ödeme hacminin Nisan ayında daha da kötüleşerek devam ettiğini, Türkiye genelinde yüzde 29 artan işlem hacminin, Antalya’da yüzde 13 artabildiğini kaydetti. Çandır, “Yani yarıdan daha düşük bir performans söz konusudur. Bu durum, kentimizdeki ticari hareketliliğin zayıflığına işaret etmektedir. Antalya ticaretinin zayıflığı, üretimini de doğrudan ve olumsuz etkilemektedir. Bizim yeniden belirli bir hareketlilik düzeyine çıkmamız için 1 Temmuz önemli bir tarih olacaktır. Önce sağlık diyerek 1 Temmuz’dan itibaren kentimiz ekonomisi hareketlenmeye başlayacaktır diye umut etmekteyiz. Bu hareketlilik hiç kuşkusuz turizme olduğu kadar sektörümüze de olumlu etkide bulunacaktır” diye konuştu.

TARIM, ENFLASYONU AŞAĞI ÇEKİYOR

Enflasyonu körüklediği söylentisinin tarım sektörünün sırtına haksızca yüklenmiş bir kambur olduğunu ifade eden Ali Çandır, “Bunun doğru olmadığını biliyorsunuz. Hatta tam tersine 2005 yılından bu yana sadece iki yıl hariç tüm yıllarda tarımın, tüketici enflasyonunu aşağıya çekici bir görev gördüğünü TÜİK’in rakamlarıyla açıklamaya çalıştık. Sektörümüzün tüm taraflarını böylesine haksız töhmet altında bırakırken girdi maliyetlerindeki artışın yarısını bile fiyatlarına yansıtamamış olan sektörümüz, bu dönemde hem toprak kaybetti, hem üretici kaybetti, hem de yatırımcı ve kapasite kaybetti” dedi.

Borsa olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Ekim 2020’den itibaren Antalya hallerinde işlem gören domates ve yaş meyve-sebzenin miktar ve fiyat endekslerini yayınladıklarını anımsatan Çandır, “Bu vesileyle Antalya Büyükşehir Belediyesine, başta başkanımız Muhittin Böcek olmak üzere emeği geçen tüm çalışanlarına bir kez daha teşekkür ederiz. İmzaladığımız protokole uygun olarak sadece 10 aydır düzenli veri paylaşmıyorlar aynı zamanda gerekli analizleri yetkin bir şekilde yapabilmemiz için 2005 yılından itibaren tüm miktar ve tutar bilgilerini paylaşıyorlar. Bu sayede Antalya hallerinde işlem gören domates ve yaş meyve sebze enflasyonlarını kamuoyumuzla paylaşma imkanı bulabiliyoruz. Bizim ar-ge ekibimiz buradaki analizleri, TÜİK ve İTO gibi ulusal EUROSTAT ve FAO gibi uluslararası kurumların verileriyle de karşılaştırıyor. Hazırladığımız raporlarda bu türden sentezlerimiz yer almaktadır” diye konuştu.

MİKTARDA SÜREKLİ AZALIŞ VAR

Antalya halleri ile ilgili miktar ve fiyat endekslerinde en çok işlem miktarlarındaki sürekli azalışın dikkat çektiğini belirten Çandır, “Mesela 2015 yılını temel yıl kabul ettiğimizde domates işlem miktarı ortalama yüzde 44 azalmıştır. Yani 2015 yılındaki yıllık 100 kilogram işlem miktarına karşılık, geçen ay yıllık 56 kilogramlık işlem yapılmıştır. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak fiyatlar da yüzde 106 artmıştır. Toplam sebzede miktar yüzde 36 azalırken fiyat yüzde 140 artmış, toplam meyvede ise miktar yüzde 21 azalırken fiyat yüzde 235 artmıştır. Son altı yılda yaş meyve-sebzede bu değişimler yaşanırken sadece son bir yıldaki girdi maliyetleri ise yüzde 100’den fazla artmıştır” diye konuştu.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VURGUSU

Dünya gıda fiyatları son 10 yılda sürekli düşerken ithalatla ciddi fiyat baskısı altında tutulan tarım sektörünün yılbaşından bu yana dünyada yaşanan dolar bazında yüzde 30-40 civarındaki artışları da fiyatlara yansıtamadığına dikkat çeken Çandır, “Bunun en önemli sebeplerinden biri insanımızın alım gücünün ciddi zayıflamasıdır” dedi. Çandır, “İhracat artışının dayanaklarından biri de budur. Umuyorum ki bu durum bizi fasit (kötü) bir daireye sokmaz. Çünkü en büyük pazarımız olan AB başta olmak üzere tüm dünyada hızla yeşil mutabakat üretimi, karbon salınımı sınırlı üretim ve ticaret gibi sürdürülebilirlik kriterleri zorunlu olan bir döneme girmekteyiz. Bu durumu önceden fark ettiğimiz için Borsamız 2021 yılını ‘sürdürülebilirlik yılı’ olarak kabul etmiş ve tüm faaliyetlerinde sürdürülebilirlik konularına odaklanmıştır” diye konuştu.

Önümüzdeki dönemin üretim ve ticaret mottosunun “yeşil mutabakat” ve “sürdürülebilirlik” kriterleri olacağını vurgulayan Başkan Çandır, “İhracatta kendimize yeni bir başarı hikayesi yazabilmenin yolu, bu kriterlerde bulunmaktadır. Bu başarı hikayesini yazma gücümüz de motivasyonumuz da vardır. Buna tüm kalbimle inanıyorum” dedi.

BORSA HAZİRAN’DA DA DURMADI

Başkan Çandır, Haziran ayında yapılan çalışmalarla ilgili meclis üyelerini bilgilendirdi. Süt, çevre ve kırsal göç konularında paneller, kesme çiçek ile hayvancılık ve et ticareti başlıklı sektörel analiz toplantıları düzenlediklerini anımsatan Çandır, "Profesöründen Öğrenelim” ve “Sizin Oraların Nesi Meşhur?” isimli eğitim ve bilgilendirme programları ile çok sayıda kişiye ulaştıklarını kaydetti. Çandır, “Çevre konusunda ‘yeşil mutabakat’ konusunda somut adımlar atmalıyız. AB ‘Karbon salınımı için bir değer belirleyip, belirlediği değerin üzerinde karbon salınımı olan tarımsal ürünleri tüketmiyorum’ dediğinde… Ürettiğimiz bütün ürünler elimizde kalır. Biz eski alışkanlıklarla devam etmek yerine yeni değişen koşullara, çevre değerlerine, iklim koşullarına hazırlık olup bunlarla ilgili çalışma yapmalıyız. Enerjiden sulamaya, gübreden ilaçlamaya kadar birçok konuda planımızı yapıp geç kalmadan uygulamaya koymalıyız” diye konuştu.

Hayvancılık politikalarında sürdürülebilirliğin sağlanması için sütün önemli olduğunu vurgulayan Çandır, “Toplantılarımızda da gündeme geldiği gibi süt konusundaki en temel sorun girdi maliyetlerinin yüksekliğidir. Hatırlayacağınız gibi kasım ayında düzenlenen TOBB Türkiye Ekonomi Şurası’nda da bu konu gündeme gelmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımız’ın dikkatine sunulmuştu. Umarız yem sorunu bir an evvel çözüme kavuşur” dedi.

“Göç Kıskacında Tarım” başlıklı panelde insanların kırdan uzaklaşma nedenlerinin konuşulduğunu kaydeden Çandır, “Nedenlerin başında ise reel olarak yaşanan gelir kaybının yanı sıra, eğitim ve sağlık imkanlarına erişimde yaşanan zorluklar, altyapı yetersizliği ile sosyal alanların yokluğu gibi birçok olumsuz faktör geliyor. Eğer insanımızı kırsalda tutmak ve üretmesini istiyorsak yeni politikalar geliştirmek zorundayız” diye konuştu.

Kesme Çiçek Sektörel Analiz Toplantısında, araziye erişim sorunu ve arazi fiyatların yüksekliği, işçi bulamama sorunu, ruhsatlı ilaç yetersizliği, girdi maliyetleri, elektrik ve altyapıda yaşanan sorunlar gibi birçok konuda görüş alışverişinde bulunulduğunu belirten Çandır, “Hayvancılık ve Et Ticareti” başlıklı sektörel analiz toplantısında yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin yüksekliği, mera alanlarımızın kısıtlı olması, küçükbaş et tüketiminin yetersizliği, et fiyatları ve Kurban Bayramı öncesi durumun gündeme geldiğini anlattı. Çandır, “Her iki toplantımızda raporlaştırılmıştır ve ilgili konularda üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirecek, lobi faaliyetlerinde bulunacak ve çözüm için takip edeceğiz” dedi.

Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen eğitimlerin "Profesövründen Öğrenelim” ile devam ettiğini belirten Başkan Ali Çandır, “Eğitimlerde akademisyenler bilgi birikimini tarımla uğraşan ve ilgilenenlerle paylaşıyor. ‘Sizin Oraların Nesi Meşhur?’ programımızda ise bu ay Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Rifat Hisarcıklığoğlu ile oda borsa başkanlarımız, kalkınma ajansları genel sekreterleri ve il tarım ve orman müdürlerinin katılımıyla Kayseri ve ardından geçtiğimiz günlerde Bursa programları gerçekleştirdik. Destek olan ve programlarımıza katılım gösteren herkese, il müdürlüğü çalışanları ve ekibimize teşekkür ediyorum” diye konuştu.

BAYRAM’DA REHAVET UYARISI

Çandır, Meclis üyelerinin Kurban Bayramı’nı kutlarken, geçen yıl Bayram ve Ağustos ayı rehavetiyle artan vaka sayısı ve can kayıplarının bu yıl gösterilecek özenle tekrar yaşanmamasını diledi. Çandır, “Geçen yılı unutmamalı, ders almalı ve bu yıl daha dikkatli olmalıyız” dedi.

Meclis’te üyeler, sektörlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HABER MERKEZİ