ATALARIMIZ VE AVCILIK

İnsanların yaşadıkları coğrafya ve hayat tarzının bir gereği olarak başlangıçta korunmak ve giyecek, yiyecek ihtiyacını karşılamak üzere başladığı av etkinliği, zaman içerisinde birçok ritüeli ve kültü de içine alan av kültüne dönüşmüştür.

***

Türk kültür tarihi bakımından önemli geleneklerden birisi avcılıktır. Türkler çocukluk çağlarından itibaren ata hakim olabilen ve at üzerinde giderken ok atabilen bir toplum olarak tanınmıştır. Bu yeteneklerin kazanılmasında çocukluktan itibaren başlayan bir takım geleneklerin rolü fazladır.

***

Ayrıca avlar sayesinde savaşlara hazırlık yapabilme şansına sahip olunuyordu. Bu avlarda kimlerin nerede ve nasıl duracağı, uygulanacak strateji ve taktik belirlenir, kurallara uymayanlar ve hatası olanlar da cezalandırılırdı. Böylece her av bir savaş talimi oluyordu.

Türklerin sürek avlarında tatbik ettikleri ve geliştirdikleri bu askeri uygulamalar onların daha sonra savaşlarda kullandıkları ve “Turan Taktiği” denilen askeri stratejisinin de esasını oluşturmaktaydı.

***

Avcılık, böyle bir gelişim çizgisi üzerinde yol alarak; dünyadaki pek çok millet gibi, biz Türkler için de zamanla milli bir özellik ve gelenek haline dönüşmüştür diyebiliriz. Ayrıca bu gelenek tabiatta var olanı toplama ve evcilleştirme etkinliğinin, hayvansal boyutunu da içine alır.

Uygarlıkların doğuşunda birincil rol oynayan coğrafyanın, toplumların toplayıcılık, avcılık, çobanlık ya da çiftçilik şeklindeki hayat tarzlarının oluşmasında da önemli ölçüde belirleyici olduğu tartışılmaz.

***

Avcılığın bir geçim tarzı olarak varlığı, proto-Türk, Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu, Osmanlı tarihinde tespit edilebilmekte; Altay dağlarının eteklerinden Anadolu içlerine kadar yaygınlığı da tarihî-coğrafi açıdan bu konunun önemini göstermektedir.

***

Azerbaycan Gobustan, Moğolistan ve Sibirya’daki kaya resimleri gibi Antalya’mızda da bu tür tasvirlerin Atalarımız tarafından işlendiği kaya çizimleri mevcuttur. Bu çizimlerde atlı süvari savaşçı tasvirlerine rastlanmakta, bu tasvirler kimi zaman ikili ya da grup halinde, kimi zamanda tek olarak betimlenmektedir.

***

Ancak araştırmalarımız sürecinde yöre halkından öğrendiğimiz üzere bahse konu kaya çizimleri panosu gibi daha niceleri özellikle defineciler tarafından tahrip edilmiş ve zaman içerisinde bir bir yok olmuş ne yazık ki. Halbuki yetkililerden öğrendiğim kadarıyla bölge koruma altındaymış (!)

KUTU

TOPLUMSAL BİLİNÇ ŞART

Bizi biz yapan aynı zamanda tapu senetlerimiz niteliğindeki bu taştan belgeler keşke korunabilse idi, umuyorum bu yazılar sayesinde toplumsal bilinç oluşur, insanlar bu değerlere korunması için daha çok önem verir, sahip çıkar ve gelecek nesillere bırakırlar.