ASAM’IN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ RAPORU

Son günlerde tartışmaların odağı olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle ilgili hazırladıkları değerlendirme raporunu açıklayan ASAM Başkanı Ahmet Çiçek, “İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini istemek aile kurumu üzerindeki tahakkümün kalkmasını istemek demektir” dedi

Anadolu Ekonomik, Sosyal, Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkanı Ahmet Çiçek,  Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasına yönelik hazırladıkları değerlendirme raporunu paylaştı. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini yanlıştan dönülen doğru bir karar olarak değerlendirdiklerini açıklayan Çiçek, “İstanbul Sözleşmesi’nin bazı maddelerini Türk toplumunun inanç ve kültürel değerlerine uygun bulmuyoruz. Toplumun genelini ilgilendiren bu tür konularda, toplumun ekseriyetinin uzlaşması aranmalıdır. Tolumun inanç ve kültürel değerleri dikkate alınmalıdır. Ülkemiz yine bir konu üzerinden bir kutuplaşma ile karşı karşıyadır. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesiyle sanki iptal edenler kadına şiddet taraftarıymış gibi bir algı operasyonu tehlikelidir. Haksızlıktır” ifadelerini kullandı. 

“FEMİNİST DİL ÖN PLANDA”

Sözleşmede feminist ideolojinin dilinin ön planda olduğuna dikkat çeken Başkan Çiçek, “İstanbul Sözleşmesi'nin perspektifini oluşturan toplumsal cinsiyete dair metinlerde din bir ayrımcılık kaynağı olarak sunulmaktadır. Onlara göre din, ataerkil iktidara meşruiyet sağlamakta, kadına ikincil bir rol vermektedir. Geleneksel değerler, örf, kültür de çoğunlukla bu bakış açısıyla hedef tahtasına oturtulmaktadır” sözlerine yer verdi.

“GİZLİ GÜNDEMLİ METİN”

ASAM Başkanı Ahmet Çiçek, İstanbul Sözleşmesi’nin dünyanın pek çok yerinde tepkiyle karşılandığını belirttiği açıklamasında, “Sözleşmede yer alan bazı maddeler ilk akla gelen anlamlarıyla şiddetin varlığına ilişkin tespitler sunsa da, çözüm reçetesinin toplumsal cinsiyet algısına indirgenmesi ve bu maddelerdeki kavramların tanımlarının belirsizliği sözleşmenin ideolojik yönünü ön plana çıkarmaktadır. Bu nedenle sözleşmenin gündem olduğu ülkelerde güçlü bir muhalefet oluşmuş, toplumsal cinsiyet ideolojik bir kavram olarak değerlendirilmiştir. Sözleşme toplumların yapısını değiştirmeye çalışan gizli gündemli bir metin olarak ele alınmakta, Kilise başta olmak üzere, sağ partilerden, liberal politika karşıtlarından, toplumun farklı kesimlerinden büyük tepkiler toplamaktadır” dedi.

FARKLI ÜLKELERDEN ÖRNEKLER

Diğer ülkelerden örnekler veren Başkan Çiçek, “Bulgaristan Hükümeti 2018 yılında İstanbul Sözleşmesi’ni reddetmiş, Anayasa Mahkemesi sözleşmenin Bulgaristan Anayasası'na aykırı olduğuna karar vermiştir. Polonya’da 2014 yılında toplumsal cinsiyet ideolojisini durdurmaya ilişkin parlamento komisyonu kurulmuştur. Hırvatistan’da 2018 yılında İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin önemli tepkiler meydana gelmiştir.  Hırvat muhafazakarlar, sözleşmenin geleneksel aile değerlerini zayıflattığını ifade etmiştir. Hırvatistan Başbakanı ise, İstanbul Sözleşmesi'nin özünün kadınları şiddetten korumak olduğunu vurgulayarak, hükümetin herhangi bir yanlış yorumlamanın önüne geçeceği vaadinde bulunmak durumunda kalmıştır. Ekvator’un solcu Cumhurbaşkanı Rafael Correa, ‘Toplumsal cinsiyet ideolojisini’ aileyi yok etmeye yönelik bir araç olarak yorumlamış ve kınamıştır” ifadelerini kullandı.

Değerlendirme raporunun son kısmında ise, şiddetin önlenmesine ilişkin ülkemizin yerel özelliklerini ve aile kurumunun saygınlığını esas alan tedbirlerin alınmasının mümkün olduğu sözleri yer aldı.