ARA BULUCU DÖNEMİ BAŞLADI

Son yıllarda enflasyonun dizginlenememesinin sonucu olarak ev sahipleri ile kiracılar arasında yıllık kira artışları yüzünden çıkan anlaşmazlıklarda adeta patlama meydana geldi. Ev sahipleri, enflasyon oranında artış istiyor. Kiracılar “hükümetin açıkladığı yüzde 25’ten fazla zam yapmam. Bana ne enflasyondan. Benim aldığım maaş kira artışları kadar artmadı” diyor. Talep edilen kirayı ödeme gücü olmadığını söylüyor. Fiyat konusunda başlayan tartışma büyüyor. Yıllarca hiçbir sorun yaşamayan ev sahipleri ile kiracılar bir anda kanlı bıçaklı düşman haline gelebiliyor. Kavgalar çıkıyor, cinayetler işleniyor.  Ya da yıllarca kirada oturmuşsunuz. Artık canınıza tak etmiş. Dişinizden tırnağınızdan artırıp bir ev satın alıyorsunuz. “Çok şükür, kira derdinden kurtuldum” diye düşünüyorsunuz. Ama satın aldığınız evin içinde kiracı varsa çıkmak istemiyor. İhtiyacınızın olduğunu söylüyorsunuz. O da “Benim de ihtiyacım var” diyor. Ev bulunca çıkacağını söylüyor.  Bugün çıkacak, yarın çıkacak diye bakıyorsunuz. Yok. İşi hukuk yoluyla çözmek için mahkemeye veriyorsunuz. Bir yıl sonrasına tarih veriliyor. Bir yıl bekledikten sonra duruşma günü gelip çatıyor. Adliyenin yolunu tutuyorsunuz. Davayla ilgili tanıklarınızı da getiriyorsunuz. Ama evinizde oturan kiracı duruşmaya bile gelmiyor. Mahkemede duruşmayı altı ay sonrasına erteliyor.  Hadi bakalım. Beklemeye devam.

Böyle bir olay 1999 yılının yaz aylarında Alanya’dan Antalya’ya gelen Gazeteci Erdoğan Öztürk’ün başına geldi. 1999 yılından beri kiralarda oturan Erdoğan Öztürk bu süreçte bir sağlık çalışanı ile evlenip çoluk çocuğa karıştı. Bundan yaklaşık 3 yıl önce de eşinin sağlık sorunlarından ve işine yakınlığından dolayı Bayındır Mahallesi’nden bir daire satın aldı. Bütün birikimini o evi alabilmek için harcadı. Yetmedi borç aldı.  Ancak o oturmayı hayal ettiği evde Antalya Adliyesi’nde görev yapan orta yaşlı bekar bir hakim kiracı olarak kalıyormuş.  

Erdoğan evi alınca hakim beyden evden çıkmasını istemiş. Ama çıkar çıkarabilirsen.  Erdoğan yaklaşık 3 yıldır Antalya Adliyesi’nde görev yapan bu yargı mensubunu evinden çıkaramadığı için kendisi kirada oturmaya devam ediyor. Mahkemeye verdiği hakim bey görev yaptığı Antalya Adliyesi’ndeki kendi davasının duruşmasına gelmedi. Duruşma aylar sonrasına ertelendi. Erdoğan’ın ilkokul çağındaki oğlu hakim beyin duruşmaya gelmediğini duyunca gözyaşları içinde kaldı. 

Bir de Antalya’da kendi evini döviz karşılığı kiraya verip,  denize nazır bir sitede gecekondu misali düşük bir bedelle kirada oturduğu iddia edilen bir savcı vardı. Adı birçok olaya karışan o şahıs Antalya’dan gönderildi. Paraya ve kadınlara çok düşkün olan bu şahsa Antalya’dan gitmek çok zor gelmiş. Gitmek istemiyormuş.  Antalya, gelenin gitmek istemediği rantı yüksek bir şehir.  Yerlisi yabancısı, zengini, yoksulu hatta mafyası, teröristler bile bu şehirde yaşamak istiyor.

Çok şükür devletimiz böylelerine aman vermiyor. Suça bulaşanın gözünün yaşına, etiketine, cübbesine bakmadan haddini bildiriyor. Haliyle Antalya’nın cazibesi emlak fiyatlarına da kiralara da yansıyor.  

Öte yandan ev sahipleri ile kiracılar arasındaki ihtilaflar yargıya taşınmadan önce arabuluculara götürülecek. Ara bulucuya gidildikten sonra taraflar en geç 4 hafta içinde bir karar verecek. Uygulama 1 Eylül’de yeni adli yıl ile birlikte başladı. Umarım başarılı olunur.

Ancak,  bu uygulamayla süreç daha da uzarsa; ara bulucuda ara bulunamaz ise yargı süreci de yıllarda devam ederse; ev sahibi kiracı kavgaları daha da alevlenebilir. Toplumsal barışa zarar verebilir. Başta enflasyon olmak üzere hayat pahalılığına neden olan etkenlerin ortadan kaldırılıp fiyat istikrarının sağlanması halinde ev sahibi kiracı kavgaları da dahil olmak üzere fahiş fiyat artışları da tarih olacaktır.