ANTALYA’NIN SURİYELİLERİ

Zeki Dilmen, Antalya’da basın sektörünün yakından tanıdığı emektar kameramanlardan biridir. Kendisiyle 1990’larda uzun yıllar birlikte çalıştık. Birlikte çok anılarımız vardır. 25 yıllık arkadaşım olan Zeki abi ile zaman zaman buluşup Konyaaltı sahiline yüzmeye giderim. Yaz kış denize girer kendisi.

Bundan bir ay kadar önce yine Zeki abiyle yine sahildeydik. Sahilde güneşlenirken kızı ile birlikte Almanya’dan tatile gelen bir gurbetçi ile sohbet etmeye başladık. Konyaaltı’nda denize nazır küçük bir otelde kalıyorlardı.  Kişi başı 100 liraymış geceliği.  Daha önce Ege kıyılarında tatil yapıyorlarmış. Antalya’ya ilk kez gelmişler. Çok da memnun kalmışlar.  Sonra konu döndü dolaştı koronaya geldi.

Adam yurtdışında koronayla mücadelede Türkiye’nin çok daha etkili çalıştığını söylüyordu. Almanya’da maskeye, sosyal mesafeye ve hijyene Türkiye’deki kadar özen gösterilmediğini anlatıyordu.” Orada özgürlüklere müdahale olarak görüldüğü için kurallara Türkiye’deki kadar uyulmuyor” demişti. Bu gurbetçinin söyledikleri çok enteresan gelmişti.

Bunun üzerine kendisine “Türkiye Almanya’dan nasıl görünüyor” diye sordum.  Bu gurbetçi soruma  “AK Parti ilk iktidara geldiği yıllarda büyük bir sempati kazanmıştı Almanya’da.  Herkes Erdoğan’dan, AK Parti’nin icraatlarından ve Türkiye’den övgüyle söz ediyordu. Ancak son yıllarda işler tersine döndü. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında ipler gerildi.

Türkiye’ye yaptırımlardan söz edilmeye başlandı. Ama buna cesaret edemezler” dedi. Neden diye sorunca Suriyeli mültecileri adres gösterdi. Avrupa’nın en büyük korkusunun  Türkiye’deki  Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya  geçmesi olduğunu söyledi. “Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri kendi topraklarında düzensiz göçmen istemiyor. Türkiye’nin izlediği bazı politikalardan rahatsız oldukları için zaman zaman Türkiye’ye yaptırımlardan söz ediliyor. Ama bunu yapamazlar.

Çünkü Türkiye’de milyonlarca Suriyeli göçmen var. Yaptırım uygulanırsa;  Türkiye’nin de Suriyelileri bırakmasından endişe ediyorlar.  Bu yüzden Türkiye ile ters düşmek istemiyorlar.  Suriyeli göçmenlerin Avrupa’ya geçmesi halinde problem yaşayacaklarını düşünüyorlar. Bu göçmenlerin Türkiye’de kalması için Türkiye’yle ile iyi geçinmeye çalışıyorlar” demişti.  Bu uzun sohbetin ardından biz kalkıp Zeki abiyle birlikte evimize gittik. Gurbetçiyle kızını bir daha da görmedik.

Bugün Türkiye’deki Suriyeli sayısını tam olarak bilen yok. Kimine göre 5 milyon kadar mülteci var.  Bunların çoğu Suriyeli. Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış durumdalar. Antalya’da ikamet etmeleri yasak ama uyan yok. Antalya’da da binlerce Suriyeli yaşıyor.  Daha çok imarla ilgili ya da mülkiyet sorunu olan yerleri tercih ediyorlar.  Antalya’da Kepez ilçesi Güneş Mahallesi de bunların başında geliyor.

Ada bazında planlanması yüzünden hissedarlarının anlaşıp kentsel dönüşüm gerçekleştiremediği için gecekonduların yıkılamadığı Toptancı Hal ile Ömer Buyrukçu Caddesi arasında kalan bölgede Suriyeli nüfus belki de yerli nüfusun üzerine çıkmış durumda. Suriyeliler Burada kurulan bit pazarından alışverişlerini yapıyorlar.  Zaman zaman polis ve zabıta ekipleri bit  pazarına müdahale ediyor.  Ama Suriyelilerin bu mahalledeki gecekondularda ikamet ettiklerine ilişkin bir kayıt yok. Oturdukları evlerin elektrik ve su aboneliklerini üzerlerine almadıkları için kayıtlarda görünmüyorlar.  Hatta sahipleri başka yerde ikamet eden gecekonduları işgal edenler var.

Bu işgallerden evlerin sahipleri kendi adlarına olan elektrik ve su faturaları geldiğinde haberdar oluyor. Faturalar ödenmeyince  kesilen elektriği kaçak kullanan Suriyeliler yüzünden icralık olanların olduğunu biliyorum.    Bu işgal edilen evlerin mülk sahipleri elektrik ve sularının kullanıldığından haberdar olunca kimlikleri bile olmayan Suriyeliler sırra kadem basıyormuş.  Ara ki bulasın. Şikayet etmek için, isim lazım. Ama yok.  Geçen yıl biri anlattı. 6041 sokakta hırsızlıktan dolayı yakalanan Suriyeli bir genç, eli kelepçeli olarak polisin elinden kaçmış. O Suriyeli soluğu Yunanistan’da almış.

Elbette hepsi de işgalci değil. Elbette hepsi suçlu değil. Ailesiyle kalan, düzgün, eğitimli, meslek sahibi olan Suriyeliler de var aralarında. Savaştan, zulümden kaçıp ülkemize sığınan binlerce masum var. Ama aralarında maalesef suça, ve teröre karışanlar da olabiliyor. Hatta bazı Suriyelilerin kiraladıkları gecekonduları diğer Suriyelilere gecelik olarak pansiyon, otel gibi para karşılığı işlettiği ileri sürülüyor.

Nitekim ufacık gecekondularda yer yataklarında onlarca kişinin kaldığı söyleniyor. Şayet bu bölgede ikamet edenler kontrol altına alınamaz ise,  kentsel dönüşüm gerçekleştirilemez ise Antalya’nın uyuşturucu ve suçla anılan mahallelerinin arasına bu bölge de eklenebilir.  Baş ağrıtmaya başlayan bu problemi sonlandırmak için belediyeye ve emniyete büyük sorumluluk düşüyor. Belediye önderlik edip bu bölgenin kentsel dönüşümünü gerçekleştirmeli. Emniyet de hal karakolunun burnunun dibindeki bu bölgeye yoğunlaşmalı.