Antalya'nın modern çobanları: 35 yıldır evlerini terk etmediler

Antalyalı karı-koca, Konyaaltı Sahili'ne 500 metre mesafede lüks villa ve apartmanların arasında keçilerini güdüyor. Bölgede yaşayan turistler ile kente tatil amacıyla gelen vatandaşların şaşkın bakışları arasında sürüyü otlatan çoban ve eşi keçileri isim isim çağırarak yönlendiriyor.

Antalya'nın dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili'ne 500 metre mesafede lüks villa, apartman ve otellerin arasında olmasına rağmen çocukluğundan bu yana yaptığı çobanlığı sürdüren Menşure Albayram, yabancı turistlerin ve kente gelen tatilcilerin şaşkın bakışları arasında her gün keçilerini otlatıyor.

Turizm kenti Antalya'nın dünyaca üne sahip Konyaaltı Sahili yakınındaki evini, arazisini, büyüdüğü toprakları çevresindeki betonlaşmaya inat eski günlerdeki yeşil ve ağaçlı haliyle korumaya çalışan Albayram, çocukluğundan itibaren yaptığı çobanlığı da bırakmadı.

 

VİLLA, APARTMAN VE OTELLERİN ARASINDA ÇOBANLIK YAPIYOR

Hayvancılıkla uğraşan ailesine küçük yaştan itibaren ev işlerinin yanı sıra çobanlık yaparak yardım eden Menşure Albayram, aradan geçen yıllarda büyüdüğü evin çevresinin lüks binalarla değişimine tanık oldu. Sevdiği doğal yaşamdan kopamayan Albayram, lüks apartmanların, villaların ve otellerin arasında az da olsa kalan yeşil alanlarda hayvanlarını otlatmaya devam ediyor.

Her sabah ve akşam keçilerini otlatmak için evinden ayrılan Menşure Albayram, lüks binalar, araçların arasında hayvanlarıyla yakınındaki otlak alanlara gidiyor.

 

HEPSİNİN BİR İSMİ VAR

Konyaaltı Yarbaşçandır köyünde doğduğunu ve çocukluğundan buyana hayvancılık ile uğraştığını, vazgeçemediğini belirten Menşure Albayram, “Öncesinde annem-babam vardı, evlendikten sonra eşimle birlikte devam ediyoruz.

Beni anneleri gibi görüyorlar. İsimleri bile var, Hazal, Alev, Cesur Yaman Ali, Damla, Güneş hepsinin bir ismi var.

Cesur'un annesinin sütü olmadı. Başka annelerden sağarak biberonla besledim. Yem ve yeşillik yemeye başlayana kadar. Versem yine koşa koşa gelir çocuk gibi biberonu alır. Çok sevimliler. Evin arka tarafında bir boşluk var ormanlık alan yerden çıkan bir pınarda var oraya götürüyorum her gün otlatmaya, birde bu taraflara getiriyoruz. Binaların arasından ara yollardan, karşıya geçecek olursak eşimle birlikte trafiğin azalmasını bekleyip, hep beraber geçiriyoruz” dedi.

 

"ESKİDEN HER EVDE ÇOBAN VARDI"

Kentte ve kırsalda çobanlığın artık bitme noktasına geldiğini belirten Albayram, “Temelden alışkın olduğum için zor olmuyor. Çocukluğumdan beri yapıyorum. Öncesinde ineklerimiz de vardı, ama ineklerin bakımı zor. Hem yem, hem saman, birinden birisini kendin üretmen lazım. Eskisi gibi o imkanda kalmadı artık. Hepsi cepten zor oluyor. Bunlara da veriyorsun sabah, akşam ama otlatabiliyorsun. İki kızım var onlar okudular çobanlık yapmazlar.

Önceden alışkın olanlar, temelinde olanlar çobanlık yapmayı sürdürüyor. Eskiden her evde çobanlık vardı. Buralar artık taş yığını, bağ, bahçe yok. Biz de kenarda olmasak yaptırmazlar zaten. Bir de biz buranın yerli halkı olduğumuz için insanlar pek yadırgamıyor” ifadelerini kullandı.


İHA