Antalya'da mahkeme 12 yıldır ABD'den ifade bekliyor
Antalya'da, 18 yıl önce 5 polisin şehit olduğu helikopter kazasına ilişkin ABD'li 4 teknik personel hakkında 15'er yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 39'uncu duruşması görüldü.
Antalya'da 19 Temmuz 2006'da Emniyet Genel Müdürlüğü
Havacılık Daire Başkanlığı'na ait olan ve geçici süreyle Antalya'da
görevlendirilen MD-600N tipi helikopter, devriye görevi yaparken meydana gelen
arıza nedeniyle eski stadyumun olduğu bölgeye düştü. Kazada pilot Emniyet Amiri
Hakan Kaya, Emniyet Amiri Ramazan Can, Başkomiser Kudret Çalık, Komiser Adem
Vurucu ve Polis Memuru Osman Karadağ şehit oldu.
"Sorumlular teknik bakım ekibi"
Antalya'nın kurtuluş yıl dönümü olan 5 Temmuz'da kente getirilen
ve 14 gün uçuş yaptıktan sonra düşen helikopterle ilgili İstanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesinde görevli uzman
bilirkişilerce rapor hazırlandı. Raporda, helikopter motorunun yakıt kontrol
ünitesinde (HMU) bulunan pirinç tanesi büyüklüğündeki plastik bazlı yabancı
maddenin motora düzensiz yakıt gitmesine yol açması sonucu kazanın meydana
geldiği belirtildi. Raporda, helikopter motorunun teknik bakımını ve kontrolünü
yapan kişilerin sorumlu olduğu kaydedildi.
ABD'li teknik ekibe 15'er yıla kadar hapis istendi
Raporun ardından helikopterin bakım ve kontrol sorumluluğunu
üstlenen firmalarda çalışan ABD'li teknik personel Hoa Nguyen, William Bill
Costa, Frank Motola ve Tony Corago hakkında 2012'de, 'taksirle birden fazla
kişinin ölümüne neden olma' suçlamasıyla 15'er yıla kadar hapis istemiyle dava
açıldı. Antalya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 39'uncu
duruşmasında, İçişleri Bakanlığı ve şehit polislerin yakınları dosyada davacı
olarak yer aldı. Duruşma, yurt dışında yaşayan 4 sanığın ifadesi alınamadığı
için ertelendi.
Dava açıldıktan sonra ifade alınamadı
Şehit Adem Vurucu'nun aile avukatı Enis Debreli, kasta yakın
ciddi ihmal sonucu şehit verdiklerini, dava 12 yıldır sürmesine rağmen arpa
boyu yol alınamadığını söyledi. Sanıkların soruşturma aşamasında verdikleri
ifadelerinde söz konusu firmalarda çalıştıklarını kabul ettiklerini, ancak
kazayla ilgili kusurları bulunduğu iddiasını reddettiklerini belirten Avukat
Enis Debreli, "Sanıkların dava açıldıktan sonra da ifadelerinin alınması
gerekiyor. Ancak bu 12 yıldır gerçekleşmedi" dedi.
"Kimi, nerede yakalayacağız"
Türk yargı sisteminin çok açık olduğunu sözlerine ekleyen
avukat Enis Debreli, "Uluslararası hukuk kuralları açıktır. Yabancı kişi
yargılamalarında, kişilerin ifadesinin alınması için o ülkenin Adalet
Bakanlığına ifadelerinin orada alınması talebi iletilir. Biz de aynı talepte
bulunduk. Siz ifadeleri alın, biz 4'ncü Ağır Ceza'da yargılarız dedik. Ancak,
ifade alınmadığı için süreç tıkanıyor. İfadenin alınması, ceza yargılamasının
ilk aşamasıdır. İfadeden sonra izlenecek süreç davanın seyrini de
değiştirebilir. Çünkü, sanık belki suçunu itiraf edecek, belki de etmeyecek.
Ceza yargılamalarında sanık ifadesi çok önemli bir beyandır. Yargılamanın
kilometre taşıdır. Bizim davamızda yargılamanın sonuca ulaşabilmesi için
sanıkların ifadesinin alınması şart. Ancak ABD'de bulunan sanıkların ifadesi 12
yıldır alınamadı. Türk yargısı sanıklara ulaşamayınca yakalama kararı çıkardı.
Kimi, nerede yakalayacağız? Şimdi sanıkların infazını bekliyoruz" diye
konuştu.
Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılamasından son derece
memnun olduklarına dikkati çeken Avukat Debreli, "Yargılama sürmesine
sürüyor, bunda sıkıntı yok. Ancak yargılama sonunda sanıklar ceza alsa da
infazı gerçekleşmeyeceği için sonuç bizi tatmin etmeyecek. Umutlu değiliz. Bu
gidişle kanımız yerde kalacak" diye konuştu.
"Duruşmalar 30 saniye sürüyor"
Avukat Enis Derbeli ilginç bir ayrıntıya da dikkat çekerek,
"Özellikle son 4-5 yıldır duruşmalar o kısa sürüyor ki, 30 saniyede
duruşmayı sonlandırıyoruz. Mahkeme senelerdir ‘Yakalama emirlerinin devamına,
infazının beklenmesine' delinip erteleniyor. Burada tek işlem var. Türk adli
mercilerinin yakalama emrinin yerine getirilmesidir. Bu noktada mahkememizin da
yapabileceği bir şey yok" dedi.
Uluslararası yargı sisteminde ‘Benim vatandaşım-Senin
vatandaşın' sözünün bir hükmü olmadığına da dikkat çeken Avukat Enis Derbeli
konuşmasını şöyle tamamladı:
"Davalarımızda Türk-ABD rejimi yoktur. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda Türkiye'de trafik kazasına karışan bir gencimiz annesi ile birlikte ABD'ye kaçtı. 4 ay içerisinde de yakalandılar. 5 şehidimizin davasında kendi vatandaşlarının ifadesini yakalama emri olduğu halde 12 yıldır almayan ABD, şüpheli Türk olunca trafik kazasında bile şüpheliyi 4 ay içerisinde bulabiliyor. Bizim dava ile bu dava arasında, kişilerin ifadesi yönünde format farklı olabilir ama işlem aynıdır. Ortada karşılıklı suçluların iadesi anlaşması vardır. Burada kaçan anne-oğulun seri yakalanmasını eleştirmiyorum. Aksine Türk kamu vicdanını rahatlatan bir gelişmedir. Bizim dosyadaki olayda da ABD makamlarının tarafsız davranmasını beklerdik. Burada ABD makamları, yargılananların sırf kendi vatandaşları olması nedeniyle yakalama ilamlarını yerine getirmiyorlar. Burada yargılanan Türk olunca farklı davranıyorlar. Söz konusu Türk olunca gereğini yap, kendi vatandaşı olunca kılını kıpırdatma. Bizim 5 canımız gitti. Şehitlerimiz var. Kanımız yerde kalacak endişesi taşıyoruz. Anne oğulun yakalanması nasıl bir nebze de olsa içimizi rahatlattıysa aynı olayı burada da bekliyoruz."
İHA