ANTALYA’DA “İNSAN” TÜRLERİ

Bilim insanlarının dünyada 1.5 milyon kişi tarafından yanıtlanan anketlere dayanarak elde ettiği bulgulara göre..

Dünyada 4 tür insan varmış..

“Çekingen, ben merkezci, rol modeli ve vasat..”

Bu araştırmanın, “insanların karakter yapılarını bilimsel bir temele göre sınıflandıran ilk araştırma” olduğu söyleniyor..

Yaşadığımız yere dönelim..

Diyelim ki, Antalya’da bu tür bir araştırma yapıldı..

Sorular soruldu, alınan cevaplara göre de “kümeler” oluşturuldu..

Sizce, yukarıda yapılan araştırmada ortaya çıkan “4 tür insan var” bulgusu aynen kalır mı, yoksa ilave türler ortaya çıkar mı?

Yıllardır, her gün yazı yazan biri olarak, aslında bu tür bir araştırma yapmış gibi oluyoruz zaten..

Ve 4 türe ilave edeceğimiz türleri çokça görüyoruz..

Örneğin;

“Çıkarcı, at gözlüklü, istemezükçü, kötüleyici, inkarcı, rahatçı” gibi en az 6 tür daha ilave edebiliriz..

Bunları ezbere söylemiyorum elbet..

Şöyle çevrenize bir bakın, görebilirsiniz..

- RAHATÇILAR, bir “kentte” yaşadıklarının farkında değiller, bir kentin “yaşayan bir organizma” olduğunu bile bilmiyorlar..

Bu nedenle yapılan işlerden rahatsız oluyor, “yeter artık” diye isyan ediyorlar..

- İSTEMEZÜKÇÜLERİ söylemeye gerek yok sanırım..

Siyasi rakipleri ne yapsa karşı çıkıyor, “onlar yapmasın” istiyorlar..

- AT GÖZLÜKLÜLER, iyi ya da kötü her olayın başka ülkelerde de olduğunu görmüyorlar..

Ve sürekli olarak kendi ülkelerini aşağılıyor, yerden yere vuruyorlar..

- ÇIKARCILAR her yerde var elbet, ama Antalya’da hem çok fazla, hem de “kronik bir vaka” halini almış durumda..

Örneğin; aşırı yağışlarda su basacağını bile bile “su yollarının imara açılması” için her yola başvuruyor, evini-dükkanını su basınca da “nerde bu devlet” diye feryat ediyor..

Dahası; sizden bir çıkarı yoksa, “selam” bile vermiyor..

- Aslında biraz sıksak, “KOMPLEKSLİLER, KOPYACILAR ve BAŞKASININ HİZMETİNİ SAHİPLENENLER” gibi birkaç tür daha çıkartabiliriz Antalya’da..

“YÜZÜNE SÖYLEYEMEDİĞİNİ ARKASINDAN KONUŞANLAR”ı da ekleyin bunlara..

Gördüğünüz gibi..

Antalya bu dünyadan değil sanki..

Ne dersiniz?

……………………………..

 ÇALIŞANI TAKDİR EDİN..

Artvin’in Yusufeli ilçesinde Çoruh Nehri üzerinde yapımı devam eden Yusufeli Barajı tamamlandığında Türkiye’nin en yüksek, dünyanın ise üçüncü barajı olacak..

Yusufeli Barajı’nın gövde yüksekliği 235 metreye ulaşırken, gövdesinin tamamlanmasına 40 metre kaldı..

...

Biliyorsunuz, “enerji” çok önemli..

………………………..

KADINLARA BİR TAVSİYEM VAR..

Dünyanın her yerinde, her ülkede olan “kadına şiddet, öldürme” gibi olaylar, (sanki sadece Türkiye’de oluyormuş gibi) gözünüze gözünüze sokuluyor..

“Şiddeti sadece erkekler yapıyor”muş havası yaratılıyor..

Sizler de bu kanıp, sadece kadına yapılan şiddete karşı çıkarsanız “haksızlık” yapmış olursunuz..

Unutmayın, çocuklarına en çok şiddeti “anneler” uyguluyor..

Ve genellikle çocukluğunda şiddet görenler, şiddet uyguluyor..

Bu nedenle, şiddeti kim kime yaparsa yapsın, asıl buna karşı çıkmalıyız..

Bu arada, “psikolojik şiddeti” de asla göz ardı etmeyin..

Kadınlara tavsiyem şu;

Eğer erkeklerle barış içinde ve huzurlu yaşamak istiyorsanız..

3-5 tane kötü olaya bakıp yanlış karar vermeyin..

Ve..

Önce şu “İstanbul Sözleşmesi”ne karşı çıkın..

Çıkın ki, aile kurumu “aile kurumu” gibi kalsın..

Ardından da..

1- “Elektrik aldığınız” erkeği değil..

2- “Aşık olduğunuz” erkeği de değil..

“Saygı duyan, güven veren ve hoşgörülü olan” erkeği tercih edin..

Yoksa..

Mutlu ve huzurlu olmak yerine kanunlardan-sözleşmelerden medet umar hale gelirsiniz..

Ayrıca feministlerin elinde oyuncak olursunuz..

Yani, hep hüsrana uğrarsınız..

Bence, macera aramayın..

…………………..

KARARI SİZ VERİN..

2 Ekim tarihli yazımda CHP’nin “sansür”e olan düşkünlüğünü belirtirken..

Yeni yönetimin karşı görüşünde olan bir gazetenin, abone yapmak için gittiği ASAT’tan eli boş döndüğünü, görüşülen kişinin “biz size abone falan olmayız, çünkü siz bizim başkanımızı eleştirirsiniz, böyle bir gazeteyi buraya sokmayız” dediğini yazmıştım..

Yazının çıktığı gün aradılar ve özetle, “bu iddia tamamen gerçek dışıdır” dediler..

Yani, bizi yalanladılar..

ASAT’a giden ve görevliyle bizzat görüşen arkadaşıma bir kez daha, “yazdıklarım doğru değilmiş, ne dersin” diye sordum..

Bana, “Ali bey, siz az bile yazmışsınız” diye cevap verdi..

Bu durumda, yazdıklarımın arkasında olduğumu yineliyorum..

Eminim ASAT’taki görevli de, “iddia gerçek dışı” demeye devam edecek..

Sözü uzatmıyorum..

Ve “kime inanacağınıza siz karar verin” diyorum..

………………………

TRAFİK

Kazalar, çiğnenmiş kuralların intikamıdır..