Antalya’da ekoturizm ele alındı
Akdeniz Üniversitesi Manavgat Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Çinbilgel, her doğa temelli turizmin ekoturizm faaliyeti olmadığını belirterek, “Bu faaliyetlerin kitlesel turizme dönüşmemesi için belirli kurallar çerçevesinde yapılması gerekir. Antalya’ya özellikle Türkiye’de neredeyse bütün sınırları ile korunması gereken bir il olarak bakılabilir” dedi.
Antalya’nın İbradı ilçesinde kardelenlerin değerini
vurgulama, ormanlardaki ve doğadaki biyolojik çeşitliliğin öneminin ortaya
konulması konulu panel düzenlendi. Panel sonrası Karamıklı Yaylası'nda bulunan
bitkilerin doğal yaşam alanlarında keşif yapıldı.
İbradı'nın lokasyon olarak ekoturizme çok uygun bir bölge
olduğunu söyleyen Isparta Uygulamalı Bilimleri Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Leyla Akbaş, “Düğmeli evleri, Altınbeşik Mağarası, trenging rotaları, yayla
turizmi konusunda İbradı ciddi anlamda değerlere sahip ve bu sahip olduğu
değerler de geliştirilebilir değerler. Bölge halkına da büyük katkılar
sağlayabilecek değerler. Bizler de bu bağlamda İbradı halkına ekoturizm
rotalarının pazarlanması noktasında eğitimler verdik. Bu eğitimler sayesinde
umuyoruz ki İbradı çok daha iyi yerlere gelecek ve çok daha iyi işler yapacak”
dedi.
Uzun süredir bölgede araştırmalar gerçekleştiren Akdeniz
Üniversitesi Manavgat Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim üyesi
Doç. Dr. İlker Çinbilgel, İbradı ve çevre bölgesinin bitki örtüsü ve bitki
çeşitliliği ile ekoturizm kuralları açısından değerlendirerek yerel kalkınma ve
insanlara faydası, ülkeye faydası ile ilgili bir etkinlik gerçekleştirmiş
olduklarını dile getirdi.
"HER DOĞA
TEMELLİ TURİZM FAALİYETİ EKOTURİZM DEĞİLDİR"
Çinbilgel, “Bu etkinlikte ülkemizin bitki örtüsü, bitki çeşitliliğinden başlayarak Antalya’nın bitkiler bakımından ne kadar önemli olduğunu halk ile paylaştık. Bu bakımdan çok memnunum. Halkla bilimsel bilginin paylaşılmasının insanları mutlu ettiğini gördüm. Aynı zamanda burada küçük çaplı uygulama gezisi de düzenlemiş olduk. Ekoturizminin kurallarının anlaşılması gerektiğini vurguladık. Her doğa temelli turizm faaliyetinin ekoturizm faaliyeti olmadığı ve faaliyetlerin kitlesel turizme dönüşmemesi için belirli kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini anlattık. Antalya’ya, özellikle Türkiye’de neredeyse bütün sınırları ile korunması gereken bir il olarak bakılabilir. Ama tabii ki doğanın korunması güç bir durum, imkanları oldukça zorlamaktadır. Bunun için de yerel yönetimler, kamu kuruluşları ve üniversiteler beraber çalışarak hem korunan alanlara katkı sağlamak hem de diğer doğal ve belirli alanların korunmasının sağlanmasına yönelik birtakım iş birlikleri ve etkinlikler düzenliyoruz. Ayrıca burada halkın da katılımıyla birlikte ülkemiz için faydalı bir etkinlik düzenlemeye çalıştık. Bu nedenle oldukça memnun ve mutluyum” diye konuştu.
“ÜLKEMİZDE YAKLAŞIK
12 BİN BİTKİ ÇEŞİDİ BULUNMAKTADIR”
Türkiye'de yaklaşık 12 bin bitki çeşidi bulunduğunu söyleyen Çinbilgel, “Ülkemizde yaklaşık 12 bin bitki çeşidi bulunurken, Antalya sınırları içerisinde de yaklaşık 2 bin 500 dolaylarında bitki olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemiz bitkilerinin yaklaşık üçte biri endemiktir. Bu ülkemiz bitkilerinin sayısı neredeyse Avrupa kıtasının bitki çeşitliliğine denktir. Benzer coğrafyalarda etrafımıza bakacak olursak Türkiye’nin bitki çeşitliliği, bitki zenginliği oldukça fazladır. Bu bize aslında bir avantaj sağlıyor. Bitkilerin olduğu yerde yaşam kaynaklarının da oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. Antalya’yı Türkiye’deki bitki çeşitliliğinin en yoğun olduğu bölge olarak ifade edebiliriz. Burada endemizm oranı da, yani dar yayılışlı ve kapalı yayılışlı olan bir alana özgü veya ülkemize özgü olan bitkilerin de oldukça fazla olduğunu görüyoruz. O yüzden Antalya koruma öncelikli bir ildir. Bu bakımdan bakacak olursak doğanın korunması ve sürdürülebilir şekilde nesillere aktarılması da bu bakımdan önem kazanıyor. Biz bu farkındalığı ve eğitimleri artırarak hem doğanın kazanması, hem yerel kalkınma, hem de koruma özelliklerini geliştirerek insanlara ve ülkemize faydalı olmak amacındayız. Yine bu bölgede Gembos havzası özellikle soğanlı bitkiler, sert soğan, rizomlu ve yumrulu bitkiler bakımından oldukça zengin bir bölgedir. Bu bakımdan korunması gerekir" şeklinde konuştu.
“İBRADI BÖLGESİNDE
YAKLAŞIK BİN 200 BİTKİ”
Bitki çeşitliliği bakımından İbradı bölgesinin oldukça
zengin olduğunu söyleyen Çinbilgel, "İbradı baktığımızda yaklaşık bin 200
civarında bitkisi olan bir yerdir. İngiltere’nin neredeyse 2 bin bitkisi
olduğunu düşünürsek İbradı bölgesinde bitki çeşitliliğinin oldukça fazla
olduğunu ifade edebiliriz. O yüzden burası çok önem kazanıyor. Bu alanlarda
doğaya zarar verilmeyecek şekilde faaliyetlerin yürütülmesi gerektiği göz
önünde bulundurulması gerekiyor. Bunun için de çeşitli kuruluşlar ile birlikte
çalışmalarımız sürüyor. Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF) 1999 yılında
Avrupa’nın biyoçeşitlilik bakımından en değerli ve acil olarak korunması
gereken 100 orman alanını belirlemiş ve 'Avrupa Ormanları’nın sıcak noktaları'
olarak tanımlanan ve dokuzu Türkiye’de bulunan bu alanlardan birisinin de
İbradı-Akseki çevresindeki doğal alanlarımız olduğunu belirledi” ifadelerini
kullandı.
Çinbilgel, ayrıca hem ulusal hem de uluslararası bir çok
mevzuat ve sözleşmeyle buradaki doğal alanların koruma statüsünde ve
önceliğinde bulunduğuna dikkat çekti.
Panele, Akdeniz Üniversitesi Manavgat Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim üyesi Doçent Doktor İlker Çinbilgel, Isparta Uygulamalı Bilimleri Üniversitesi Öğretim Görevlisi Leyla Akbaş, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, Alternatif Turizm İhtisas Başkanı Mikail Köroğlu, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar katıldı.
İHA