ANTALYA’DA BİR BAŞKURT

 Tarih sahnesine çıkmış milletler, eğer kültürleri güçlü ve kalıcı ise uzun yıllar bu sahnedeki rollerine başarılı bir şekilde devam ederler. Kültürlerini, gelenek ve göreneklerini, destanlarını kısacası bütün maddi ve manevi değerlerini kendisinden sonra gelecek nesillere aktarırlar.

***

Türk milletinin kökü, tarihin derinliklerine kadar uzanan güçlü bir kültüre dayanır. Türkler, tarihin her devresinde çeşitli bunalımlı ve buhranlı günler geçirseler bile tarih sahnesinde kalmasını bilmişler; adları ve coğrafi yapıları farklı olsa bile “Türk” adını silinmez bir tamga olarak tarihin her sayfasına vurmuşlardır.

Atalarımızın kazıyarak tarihe kaydettikleri taşlarda kendimizden izler taşıdığı damgaları ararken rastladığım BAŞKURT DAMGASI’ndan bahsetmek ve siz okurlarımızı da bir tarih yolculuğuna çıkarmak düşüncesindeyim. Kendisi de bir Başkurt olan ünlü Türkolog Zeki Velidî Togan'a göre Başkurt kelimesi Beş Ogur’dan gelmektedir.

***

Batı ve Doğu kaynaklarından elde edilen bilgiler 18. yüzyıldan itibaren çoğu bilim adamının Başkurtlar ve Macarların etnik yönden birbirleriyle akraba oldukları görüşünü ileri sürmesine yol açmıştır. Togan, M.Ö. 7. yüzyılda Başkurtların T’ieh-le, Tölös zümrelerine dahil bir Türk kabilesi sayıldıklarını ifade etmekle birlikte, onların Türklerin Kıpçak koluna dahil bir kabile olduğunu ve Türkçe konuştuklarını belirtmiştir.

Türk kavimlerinin en eskilerinden biri olan Başkurtlar, tarihi kayıtlara göre Ural Dağları, İdil, Kama, Tobol nehirleri arasındaki geniş alanlarda yaşıyorlardı. Hatta bazı Başkurt kabileleri Macarlarla beraber Tuna kıyılarına kadar gitmişler, zamanla asimile olmuşlardır. 

***

İşte bu sebeptendir ki bir Macar köyü olan Gebiz Mezarlığında bir Başkurt’la neden karşılaştığımızı gösteren en iyi kanıt bu olsa gerek. Dr. Ferenc Ispay isimli bir Macar araştırmacının anılarını kaleme aldığı makalesinde bizzat kendi ağızlarından kısaca tarihlerinin anlatımı şöyledir: ”Atalarımız Macaristan’dan 420 yıl önce ayrılıp İzmit Gebze’ye gelmişler. Orada yerleşerek köy kurmuşlar. Yakın bir Çerkes köyü halkı ile araları açıldıktan sonra köyden ayrılıp Isparta’ya yakın Sorkum yaylasına kaçmışlar. Orada yer tutup kışlak arayarak burasını bulmuşlar. Yazın yaylaya çıkıp kışın buraya, sahilin yakınına inmişler. Kök saldıktan sonra her iki yurtlarını andıran isim koymak istemişler. Böylece köyün adı Gebiz Macar oldu.” 

***

Bakınız mezarlar ve mezarlıklar hiçbir gerçeği gizlemezler. Dünyanın önde gelen birçok tarihçisi gibi Prof. Raim Gumeroviç Kuzeyev de Macarlar ile Başkurtları aynı topluluğun üyeleri saymaktadır. Antalya Gebiz Mezarlığındaki Başkurt boy damgalı mezar taşının da bu konuda tartışmaya yer olmadığını gösteren en anlamlı kanıtlardan biri olduğunu söylersek yanlış olmaz kanaatindeyim.

SON SÖZ

Bu konuda daha kapsamlı araştırmalar yapmak isteyen araştırmacıları ve bilim insanlarını davet ediyorum. Elbette ki Atalarımızın kadim mirası zamanın acımasız şartlarına yenik düşmeden, zira ne zaman gitsem bazı taşların bir bir yok olduğunu üzüntüyle görmekteyim.