ANTALYA, ATTALOS’UN AHIRI MI ARKADAŞ!

Yazımın başlığının asıl orijinali  ‘Burası Dingo’nun ahırı mı’ deyimidir. Girenin çıkanın belli olmadığı, her şeyin karmakarışık olduğu yer veya mekan anlamı için kullanılıyor bu deyim. Aslında bu sözde yer alan ahırı 1800’lü yıllarda Dingo adlı bir Rum vatandaş işletirmiş.

Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimize yer etmiş ‘Burası Dingo' nun ahırı mı?’ sözü. Beyoğlu Taksim Meydanı'ndaki Su Maksemi arkasında bulunan ve 'Dingo'nun Ahırı' olarak bilinen alanda şimdilerde Nostaljik Tramvayın tamirhane ve deposu bulunuyor.

Gelelim konumuza!

Efendim Antalya’da son dönemlerde ‘Manyak manyak işler bunlar’ dedirten cinsinden gelişmeler yaşanıyor. Kimin nereye ne yaptığı, kimin hangi kanuna uyduğu bilinmiyor. Daha dün Yavuz Özcan Parkı’nın yanı, Valilik Konutu’nun dibindeki İSKELE KONDU’yu ve bunun imtiyazlı sahibini yazmıştım. Dağdan taştan ses geldi ama ilgileri ÜÇ MAYMUN!

İşte tam bunu düşünürken sosyal medyada karşıma bir fotoğraf çıktı. Gazeteci dostum Ali Buldu’nun paylaşımında sanat şaheseri mühendislik harikası bir köprüyü (!) gördüm. Konyaaltı ilçesi Boğaçay/Göksu Çayı üzerine inşa edilmiş! DSİ yapılan paylaşım üzerine, kendilerinin bilgisi dışında, FEN VE SANAT kaidelerine uygun olmayan köprünün KAÇAK olduğunu açıklamış.

Açıklamada, menfez ve büzlerden oluşan köprünün imalatına müsaade edilmemesi, GEÇİCİ dahi olsa derhal Konyaaltı Belediyesi tarafından kaldırılması istenmiş. Birincisi kaçak. İkincisi fen ve sanata uygun değil. Üçüncüsü hiç kimsenin bilgisi yok. Dördüncüsü kimin yaptığı belli değil (aslında belli!).

Şimdi yazımın başlığı bu noktada tam da CUK diye oturuyor mu? Evet. Sanki burası dünya şehri değil de Attalos’un ahırı? Kimin neyi, ne için, kimden izin alıp yaptığı belli değil. Ne yönetici var ne de buna engel olacak her hangi bir devlet birimi. Biri kaçak köprü diğeri denize iskele yapıyor. Yarın öbür gün Cumhuriyet Meydanı’na RESTORAN yapılırsa şaşırmam.

Şimdi; denize kaçak yapılan iskele kör göze sokulurcasına yapılmış ama kimseler görmemiş. Birisi Boğaçayı üzerine kaçak köprü yapmış kimseler görmemiş. Dingo’nun ahırı sanki! DSİ Antalya Bölge Müdürlüğü bu konuda duyarlı çıktı da yaşanan rezaletin kaldırılması için Konyaaltı Belediyesi’ne resmi yazı yazdı. Ya DSİ bu kaçağa dur demeseydi?

Ben olacağı söyleyeyim. Olası bir sel felaketinde burası tıkanacak ve o bölgede onlarca cana mal olacak bir olay yaşanacaktı. Sonra? Kim yaptı bunu? Diye araştırmalar vs. vs. vs. Umarım bir felaket yaşanmadan Antalya Attalas’un ahırı olmadan önlem alınır.

MANYAK MANYAK İŞLER

Yazımın bu bölümünün başlığı bir süre önce Cübbeli Ahmet Hoca’nın fenomen olan sözüdür. Hatta Haluk Bilginer tarafından işlenip şarkı klibine bile konu olmuştur. Bakın dün bayram tatili nedeniyle sosyal medyayı gezerken, ajansları takip ederken bir haber önüme düştü. Tamda Cübbeli’nin sözüne denk gelecek şekilde!

Antalya Serik’te yaşayan ve çiftçilikle uğraşan Mehmet Büyükavcı, serasında ve bahçesindeki hırsızlık olaylarından bıkıp kendince önlem almış! Hem de ne önlem. Mafyavari!

Büyükavcı, “Bahçe, seralar 7/24 güvenlik kameraları ile kayıt altına alınmaktadır. Lütfen izinsiz girmeyin. Biz 112’yi aramayız” cümlelerinin yer aldığı uyarı levhası asmış. Durun. Bununla bitmiyor levha. Altına birde kallavi bir tabanca çizimi yaptırmış. Sıkıyla girin ve çalın gibisinden. Aslında gireni vuracağını aba altından sopa gösterir gibi.

Vatandaş bu ya. Kendince kendi önlemini ve adalet sistemini kurmuş! Bir de açıklama yapmış, “Bilinç altına yerleştirmek istedim” diye. Çiftçi değil psikolog mübarek.

Bu anlattığım olay sizce doğru mu? Her önüne gelenin kendi adaletini uygulamak için böyle yollara tevessül etmesi uygun mu? Uygar toplumlarda bunu kabul etmek mümkün değil.

Amma velakin bir memlekette ne kanun koyucular, ne uygulayıcılar ortada olmayınca böyle MANYAK MANYAK İŞLER hem yaşanıyor hem de artıyor.

GARİPLİKLER ÜLKESİYİZ!

Türkiye’nin dört bir yanında garip garip işler olmaya devam ediyor. Bu kimi zaman bir trafik kazası sonrası bile olabiliyor. Buna benzer bir olay Manavgat’ta yaşandı. Alanya-Antalya D-400 Karayolunda İbrahim Y.'nin kullandığı 45 AHL 875 plakalı otomobil,  Karaöz-Aksaz kavşağına yoldan çıkarak yağmur suyu tahliye kanalına uçtu.

Hurdaya dönen otomobilden araç sürücüsü İbrahim Y., kendi imkânlarıyla araçtan çıktı. Boynuna boyunluk takılan İbrahim Y, sigarasını yakıp araçta sıkışan Nazlıcan Ö’nün çıkarılmasını izledi. Bakar mısınız şu garipliğe? Arkadaş kazazede değil sanki dere kenarına aşk filmi izlemeye gidip efkar basan bir beyefendi. Püfürdeterek içiyor mübarek sigarasını!

İnanın bu ve buna benzer olayları görünce “Allah sonumuzu hayretsin” diye söyleniyorum. Hadi bu adam kazanın şokunda! Peki o anda oradaki görevliler buna nasıl izin verdi? Ama dedim ya, ülkenin her yeri DİNGO’NUN, Antalya ise ATTALOS’un ahırı olmuş.