ANNE BABA HAKKI

Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: ‘Bir kimse şayet kendi anne ve babasına küfür ederse onu dövünüz. Anne ve babayı döverse o evladı öldürünüz’. Buradaki işaret dövmek veya öldürmek değil, durumun ciddiyetini anlamamız içindir. Anne ve babaya yapılan her hata felaket doğurur.

***

Ahirette sorgu meleklerinden bir tanesi insanları anne ve babasından sorguya çekecek. Anne ve baba hakkındaki mahkeme ‘yüksek suç mahkemesi’ olacaktır. Hepimizin evlerinde az çok kitap/kitaplık vardır. Fakat bunların içerisinde ilmihal ve anne baba hakları isimli kitap sanırım yoktur.

***

Ne acıdır ki ilmihali bilmediğimiz için ibadetlerimizdeki noksanlardan, anne baba hakları hakkında bilgimiz olmadığı için de onlara karşı yapılan hatalardan ötürü inşallah ahirette hem güç hem de korkunç akıbetler beklemez bizi. Anne babası hayatta olanlar için hala vakit var.

***

Bir evlat düşünün; sabah kalkıyor, evden çıkarken gittiği yeri, gece yarısı döndüğünde geldiği yeri söylemiyor. Çevresindekiler nerede olup neler yaptığını biliyor, ailesi bilmiyorsa ve bu duruma razı olmayıp üzülüyorlarsa vay o gencin haline. Evladın anne babayı üzmesi haramdır. Ailesini meraklandırmayıp onları bilgilendirip, rahat uyumalarını sağlamalıdır.

***

Anne babaya bakma hususunda Sevgili Peygamberimiz (sav) bir gence; ‘sen ve senin malik olduğun malların hepsi babanındır, annenindir’ buyurmuşlardır. Mallar onlarındır fakat evlatlar arasında adaletsizlik olmadan dağıtıp onları birbirine düşürmemek de anne babanın görevidir.

***

Hazreti Ali efendimizin oğlu İmam-ı Hüseyin hazretlerinin oğlu Zeynel Abidin (ra), valideleri Sellafe hazretleri ile beraber yemek yemezlermiş. Sebebi sorulmuş, cevap olarak: -Annemin gözü belki yemeğin bir cüzüne (bir yerine, bir lokmasına) isabet eder ve o lokmayı da ben alır yerim. Bu sebeple annemin hakkını yemiş olurum.

***

Evet peygamber torunlarının hassasiyeti böyle. Anne babasını mal, mülk olarak gören evlatları Allah ıslah etsin. Eğer cennete talip isek, Rabbimizin rızasına talip isek onların gönüllerini hoş etmeli, onları mutsuz edecek tavır ve hareketlerden kaçınmalıyız.

***

Anne babanın evladından memnun olması onun için bir servettir. Kalplerinin kırılması ise başlı başına bir felakettir. Anne baba rızası bu kadar önemlidir, bu kadar kıymetlidir. Anne babalarımız sağ ise hiç zaman kaybetmeden kalan ömürlerinde onların rızasını kazanalım.

HATIRA

Bir arkadaşım anlatmıştı, kelimesi kelimesine aktarıyorum. Komşumuzun oğlu geçimsiz bir kimse idi. Zaman zaman annesine aksilik yapar onu gücendirirdi. Bir gün annesi ona şöyle beddua etti; ‘naha ak yazmalıya mahrum yaşa!’. Yani ‘evleneme’ anlamına gelen bir söz.

***

Gerçekten de oğlu bir ömür boyu evlenemedi. Kardeşleri sırayla evlenip evden gittiler ama o kaldı. Hayatı boyunca da hiç yüzü gülmeden mutsuz bir şekilde ömrü geçti, perişan bir şekilde de hayatı sona erdi. Anne babanın ağzından çıkan kahırlı sözler silaha yerleştirilmiş mermi gibidir.