Akdeniz’in vadisi tıpta çığır açacak

Yaptığı yüz, kol ve rahim nakilleri ile adını tüm dünyaya duyuran Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın destekliği Bilimsel Araştırma Vadisi Projesi’yle ilgili olarak geleceğe dair önemli mesajlar verdi.

Yaptığı yüz nakli kol ve rahim nakilleri ile Akdeniz Üniversitesi’nin (AÜ) adını tüm dünyaya duyuran AÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu, Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan Lider Haber TV’de Selda Kuzu’nun sunduğu  ‘Selda Kuzu ile Sağlık Sohbetleri’ programına konuk oldu. Özkan, Türkiye, dünya tıbbında dikkate değer bir yükseliş yaşadığını söyleyerek bu başarının ardındaki sebeplere ışık tuttu. Özkan, Akdeniz Üniversitesi Bilimsel Araştırma Vadisi Projesi’ni anlatarak, Türkiye'nin tıp alanındaki etkinliğine ve dünyaya öncülük eden çalışmalarına dikkat çekti.

Özkan, Akdeniz Üniversitesi Bilimsel Araştırma Vadisi Projesi'ni anlatarak başladığı konuşmasında, “Türkiye'de tıp alanında dünyada bilinirliği çok iyi. Ama bunu söylerken hep biz uygulamalardan bahsediyoruz. Elimize hazır gelmiş nesnelerin ürünlerinden bahsediyoruz. Doğru dürüst bir ilaç bulduğumuz yok. Doğru dürüst bir kansere çare bulduğumuz yok. Bir aşının ilk meyvesi bizde çıkmıyor maalesef. Aşı geliyor, biz hemen güzelce uyguluyoruz, bunu güzelce yapıyoruz. Bir ameliyat tekniğini burada çok güzel yapıyoruz biz. Herkesin ağzında SMA'dır, işte ALS'dir ya da bildiğimiz basit ama az görülen ama hep böyle gündem oluşturan, çok küçük harflerle söylediğimiz hastalıkların tedavisinde bir bakıyorsunuz 2 milyon 600 bin doları Amerika'ya bir tedavi için vermek zorunda kalıyorsunuz ki etkinliği ‘var mı yok mu’ bu bile tartışılıyor” diye konuştu. 

BİLİMSEL ARAŞTIRMA VADİSİ GELİYOR 

Araştırma ve ilaç bulma konusunda Türkiye’nin geride olduğun bunun içinde Araştırma merkezinin önemine değinen Özkan, “Biz aşı bulma ilaç bulma noktasında dünyanın gerisindeyiz. Çok iyi doktorlarımız, hekimlerimiz var ama maalesef bu araştırmayı yapan birçok insan imkan olmadığı için yurt dışına gidiyorlar. Bizde bu olmadığı için maalesef çok iyi beyinler dışarıya kaptırılıyor. Bunların olabileceği bir ortam olması gerekiyor.  O nedenle bu merkezin Akdeniz Üniversitesi'ne hakikaten yakışacağını düşündük. Özlenen Hoca'nın Rektör olduğu andan itibaren bu konu üzerinde durduk. Sağ olsunlar Sayın Cumhurbaşkanına da biz bunu ilettiğimizde, çok da güzel destek aldık. Proje başladı, biz projeyi daha yoluna girmeden de birkaç çalışmayı başlatmış olduk. Yoluna koyduğumuzu düşünüyoruz” dedi 

İLK KEZ MOLEKÜL GELİŞTİRİLDİ 

Araştırma Merkezi henüz açılmadan molekül geliştirildiğini açıklayan Özkan, “İlk defa burada daha vadi açılışını yapmadan bile bir molekül geliştirildi. Onun lansmanını da bizimkiler yaptılar. Bunun faz çalışmalarına geçildi. Gelecekte Antalya'da da, Akdeniz Üniversitesi'nde de Türkiye'de dışarıya para verdiğimiz o milyon dolarlar verdiğimiz ilaçların molekülleri inşallah bu ülkede de üretilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Kanser araştırmaları için insanların dışarıya gitmesine gerek kalmadan burada bu araştırmaları yapsınlar, burada bu moleküller bulunsunlar. Daha dünyada neler bulunacak diye beklerken biz beklemeyelim burada yapılsın. Bundan belki iddialı geliyor ama Yola çıkmak çok önemli” diye kaydetti.  

“KANSERDE KURTULAN HASTA SAYISI ARTTI”

Türkiye’de ve Antalya’da kanser vakalarının durumları hakkında da değerlendirmede bulunan Özkan, “Bilimsel olarak istatistik yapmak gerekir ancak hesaplama yapmadan baktığımızda artış inanılmaz var. Neden arttı görünüyor derseniz erken tanı çok arttı. Erken tanı. Bir hastanın kendisine farkındalık oluşturur, kendisinin muayenesini, mamografi cihazları, ultrasonlar, bunlar biraz daha gündeme geldi, genetik testler geldi, insanları uyarmaya başladınız, ailenize kanser varsa şunları yapın. Şu listeleri anlattığınız zaman, o tanıyı daha erken koyuyorsunuz. Erken tanı olduğu için bir avantajımız var. Eskiden hayatını kaybeden hasta sayısı çokken şu anda kurtulan hasta sayısı çok fazla” dedi. 

“KADAVRADAN BAĞIŞI ARTIRMAK LAZIM”

Hastalıkların tedavisinde ve organ naklinde Türkiye'nin sunduğu hizmetlere de değinen Prof. Dr. Özkan, ülkenin organ nakli konusunda başarılı olduğunu, ancak kadavradan alınan organ sayısının yetersiz olduğunu belirtti. "Ülkemizdeki organ nakli teknik olarak başarılı olsa da, kadavradan alınan organ sayısını artırmak önemli" diye konuştu. 
Türkiye’de en fazla böbrek ve karaciğer naklinin yapıldığını açıklayan Özkan, organ naklinin yüzde 80'den fazlasını canlıdan yapıldığını belirterek organ bağışının önemini anlattı. Özkan, Kadavradan organ bağışı sayısını artırmamız gerektirir. Yani şu anda atıyorum böyle 10'da birini işte ya da 6'da birini biz kadavradan yapıyorsak, buranın hiç iyisi yarı yarısını kadavradan yapsak daha iyi olacak. Özellikle genç nesil çok meraklı böyle bir şeye. Onlarda büyük ışık görünüyoruz. İmzalanıyor ama. Bunun bir hükmü yok bizim kanunlarımızda. Kişinin eğer beyin ölümü olduysa yakınının, birinci derece yakınının onay gerekiyor. Kanuni prosedürleri var. Toplumun biraz kafası organ bağışı konusunda bilinçlendikten sonra kanuni zorlama o zaman yapılabilir. İnsanların bunu istemesi lazım. Ona da zamanla herhalde vakti geldiğinde kanun çıkarılacaktır” dedi. 

“SAĞLIK TURİZM UCUZ DEĞİL KALİTELİ YAPILMALI” 

Sağlık turizminin potansiyelini de vurgulayan Özkan, Türkiye'nin sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırmaya odaklanması gerektiğini ve bu alanda dünya standartlarının üzerine çıkması gerektiğini ifade etti.  Sağlık turizmi için sağlık kuruluşlarının ‘kahvehane açar gibi’ açılmaması gerektiğini savunan Özkan, “Bizim en büyük hatamız bu ülkede bu sağlık turizmini, örneğin ‘MR'ı çok ucuz yapacağız’ diyorlar.  ‘Yapmayacağız’ kardeşim, biz kaliteli yapacağız. En iyi cihazlarla size en iyi raporları verip, sonra da bu organ naklini, böbrek naklini, ‘dünya standartları üzerinde size sağlayacağız demeniz’ lazım.  ‘Çok kaliteli’ yapacağım diyeceksiniz. Belki de biraz ucuz. Ama dibine vurup merdiven altı yaparsanız ben size söyleyeyim birkaç sene sonra sağlık turizmi kalmaz ve geri döndüremezsiniz” diye uyardı. 

Sağlık turizmi adı altına açılan yerlerde kaliteye önem vermek gerektiğini ve dünyanın uyguladığı ücretlerden kat kat düşük ücretlere yapılmaması gerektiğini ve kaliteli yapılması gerektiğini belirten Özkan, “Böyle kahvehane açar gibi yerler açmasak. Sürümden para kazanmasak. Sağlıkla ilgilenen, biraz daha insanların bu işlerde yönetici olsa, biraz daha danışmanlarınız daha iyi olsa, bu işten gelecek uzun ömürle nasıl yaparız. Biz bu işi çok iyi yaparız, coğrafyamız çok güzel, altyapımız çok güzel, teknik ekibimiz çok iyi. Hiçbir şeyin bu ülkede eksiği yok. İnanın biraz daha dikkatli gitsek çok uzun ömürlü, birçok sektörden çok daha fazla para kazanılacak. Bir de güzelliği var, sadece para olarak düşünmemek lazım. İnsanların bu ülkeye düşünün, Katarakta ameliyat için geldi mi, bilmem böbrek nakli için geldi mi, dışarıda herkes burayı düşündüğünde nasıl güzel etki olur” dedi.