AK PARTİ 18 YILDIR İKTİDARDA

Sevgili okurlar bugün 3 Kasım’da  AK Parti iktidardaki 18’inci yılını doldurdu.  Türkiye’de 2001 meydana gelen ekonomik krizi, DSP; ANAP ve MHP ortaklığında 1999’da kurulan 57’inci hükümetin sonunu getirmişti. Ülkenin erken seçime gitmesi üzerine 3 Kasım 2002’de sandığa gidilmesi kararı alınmıştı.  Yapılan seçimde 57’inci hükümetin ortakları baraj altında kalmıştı.   Buna karşılık seçimden bir yıl önce kurulan AK Parti ise tek başına iktidara gelmişti.  AK Parti o tarihten bu yana gerçekleştirilen tüm seçimleri kazanıyor.  

O tarihte dünyaya gelen çocuklar bugün 18 yaşını doldurup reşit oldu. Hayatları boyunca AK Parti’yi hep iktidarda gördüler.   

Bizim çocukluk dönemlerimizde böyle mi idi?

Bizim çocukluk dönemlerimiz sağ ve sol kavgalarıyla, koalisyon hükümetleriyle geçti.

İktidara gelen partiler  seçime kadar  ayakta kalamıyordu. İstikrar sağlanamıyordu.  12 Eylül darbesinden sonra kurulan Anavatan Partisi benim çocukluk yıllarımın en güçlü partisiydi.  Turgut Özal güçlü, karizmatik bir liderdi.

Turgut Özal’dan sonra partinin başına gelen en güçlü isim ise Mesut Yılmaz olmuştu. Mesut Yılmaz benim gazeteciliğe başladığım yıllarda sık sık Antalya’ya  gelirdi. Turizme önem veren bir siyasetçiydi. Hatta bugün AK Parti İktidarının yolcu garantili hava limanı ihalaleri de hatırladığım kadarıyla  o dönemde Antalya’da başlatılmıştı.

Nitekim 1998 yılı nisan ayında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile dönemin başbakanı Mesut Yılmaz, dönemin önde gelen işadamlarından  Kamuran Çörtük’e ait Bayındır Holding’e ihale edilen Antalya  Hava Limanı Dış Hatlar Terminali’nin açılışına katılmıştı.

O açılış törenini ben de  gazeteci olarak takip etmiştim.   O tarihlerde başlayan yolcu garantili hava limanı inşaatlarına daha sonra Antalya 2’inci Dış Hatlar Terminaliyle devam edilmişti.  Yani bugün eleştirilen müşteri garantili ihaleleri AK Parti icat etmemişti.

Mesut Yılmaz’ı yanılmıyorsam son olarak  Antalya  Hava Limanının yanındaki İbrahim Çeçen’e ait olan IC otelin açılışında görmüştüm.   Geçtiğimiz günlerde kanserden hayatını kaybeden Mesut Yılmaz tanıdığım siyasetçilerin arasında en fazla sigara içen liderdi.  Ne zaman otururken görsem elinde sigara olurdu. Ancak çok mütevazi bir liderdi.

Yanında koruma filan bulundurmazdı. Nitekim yurtdışında uğradığı bir saldırı sonucu burnu bile kırılmıştı.

Tekrar 3 Kasım’a gelecek olursak.

3 Kasım’da Türkiye’de seçim yok. Ama başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın değişik coğraflarını kendi çıkarlarına göre barış ve demokrasi getireceğini söyleyerek kan ve gözyaşı döktürerek  dizayn etmeye çalışan ABD’de  başkanlık seçimleri yapıldı.   Kendisine Özgürlükler ülkesi adını veren ABD neredeyse her seçimde iktidarda değişiklik yaşanıyor. İktidar demokratlarla cumhuriyetçiler arasında gidip geliyor. Son seçimde ne olacak hep beraber göreceğiz.