AH ŞU MAHALLE BASKISI YOK MU!
Ah şu MAHALLE
BASKISI meselesi var ya. İnanın son günlerde ne kadar çok DUYDUĞUMU, ne kadar
çok GÖRDÜĞÜMÜ, ne kadar çok bunun altında EZİLENLERİ BİLDİĞİMİ yazsam sayfalara
sığmaz.
Oysa bu kavram
yeni değil. Günümüzde sıkça tartışılan ve ülkemizde oldukça hızlı bir şekilde
popülerleşen ‘MAHALLE BASKISI’ kavramı, 2007 yılında ünlü sosyologlarımızdan ŞERİF
MARDİN tarafından kullanılmaya başlandı.
Mardin, bu kavram
aracılığıyla OSMANLI döneminden günümüze değişerek gelen mahalle kültürünün,
nasıl KOLEKTİF bir baskı aracına dönüşebileceğini açıklamaya çalışmış o zaman.
Ayrıca mahalleyi
bireylerden oluşan bir yapı olarak da gördüğü için ondan hareket ederek
değiştiğini savunmuş ŞERİF MARDİN. Bu konu TÜRKİYE’de geniş bir şekilde
tartışılmış. Fakat ne HİKMETSE sosyal bilimcilerce ortak bir tanımı yapılamamış
mahalle baskısının.
Her ne kadar bu
kavram AK PARTİ dönemindeki ortaya çıkmış gibi görünse de ŞERİF MARDİN, AK
Parti’den bağımsız bir MAHALLE BASKISININ olduğunu vurgulamış.
Tabi bu konu, yani
mahalle baskısı buna rağmen hep MUHAFAZAKAR kesime mal edilmiş. Lakin bu kavram
orantısız bir şekilde TOPLUMUN her kesime yayılmış SOSYAL DEMOKRATLARI bile
etkisi altına almış.
Yani mahalle
baskısı denilen kavram bir VİRÜS gibi yayılmış toplumun içinde. Sadece bizde
mi? Adı değişik olsa bile dünyanın birçok ülkesinde görmek mümkün MAHALLE
BASKISININ türevlerini.
Birçoğumuz
başkalarının işimize karışmasını istemeyiz, HESAP VERMEDEN, istediğimiz gibi
yaşamak isteriz. Nitekim bu arzu bazen büyük toplumsal hareketlere neden olur.
Bu baskı meselesi
kimi zaman AİLEDE, kimi zaman MAHALLEDE, kimi zaman KAMUDA, kimi zamanda SİYASETTE
ortaya çıkıyor.
Devlette baskı var
mı yok mu tartışma konusudur. Fakat FERTLER üzerinde oluşmuş öyle BASKILAR vardır
ki, onun yanında devletin yaptığı baskının sözü bile olmaz.
Anadolu’da ‘MAHALLENİN
NAMUSU’ diye adeta TÖRE haline gelmiş bir baskı şeklinin varlığı inkar
edilemez. İnsanımızın maruz kaldığı baskılar yanında bunun da ‘KIYMETİ HARBİYE’si
yoktur.
Şimdi bu MAHALLE
BASKINA 3 örnek vereceğim. Birincisi cumhurbaşkanı adaylığından çekilen ve buna
resmen zorlanan MUHARREM İNCE’nin yaşadıkları, yaşatılanlar.
Bir diğeri ise
önceki gün CUMHUR İTTİFAKI’nı 2’nci turda destekleyeceğini açıklayan
cumhurbaşkanı adaylarından SİNAN OĞAN.
Mahalle baskısının
en alasını yaşayan isimlerden bir diğeri de İYİ Parti Genel Başkanı MERAL
AKŞENER. Bu üç isme yaşatılanlar sanırım mahalle baskından başka bir şey değil.
Bu insanlar İYİ veya
KÖTÜ birer karar verdiler. Verdikleri karar kimilerinin hoşuna gitti,
kimilerinin hoşuna gitmedi. Zaten herkesi MEMNUN ETMEK çok ama çok zor bir şey.
Yahu bu insanlar
verdikleri kararlar nedeniyle ELEŞTİRİLEBİLİR. Bu belli sınırlar içinde
yapılmalıdır. Belden aşağı HAKARETLER, olmadık poşeti açılmamış KÜFÜRLER etmekte
neyin nesi?
Biz hangi ara ÖRF,
ADET ve DEĞERLERİMİZİ yitirdik yahu. Bizleri yetiştiren, anne ve babalarımızın
verdiği terbiye nereye gitti? İnsanlığımızı ve benliğimizi kaybetmiş
durumdayız.
Sadece bu üç isim
mi? Olur mu? Daha seçimin ilk tur sonuçları açıklanır açıklanmaz ASRIN
FELAKETİNİN yaşandığı DEPREM BÖLGESİ’ndeki insanların oy tercihi nedeniyle
yaşatılanlara ne demeli?
İnanın neresinden
bakarsanız bakın bu işin CILKI ve ÇİVİSİ çıkmış durumda. Vallahi bu seçimler
siyasette bir TURNUSOL etkisi oluşturdu. Kim MİLLİYETÇİ, kim ATATÜRKÇÜ, kim DİNDAR,
kim SAMİMİ, kim SAMİMİYETSİZ belli değil. At izi it izine karışmış mahalle
baskısı veba salgınına dönüşmüş durumda.
Bana göre bizim FABRİKA
AYARLARINA acilen dönmemiz gerekiyor. Yoksa gelecekte birbirimizin yüzüne
bakamayacak hale geleceğiz. Sonra “MAHALLE BASKISI” kavramına sığınıp bundan
kurtulmaya çalışmayalım.
Yol yakınken ASLIMIZA
dönelim.