AFFEDERSİNİZ NEYİ TARTIŞIYORSUNUZ?

Uzun zamandır haber televizyon kanallarını izlemiyorum. Çünkü haber kanallarında kadrolu çalışan yorumcuların ortaya koyduğu görüşler, bazen beni çileden çıkarıyor.  Televizyon kanalında maaşlı çalışan bu kişiler bazen ölçüyü o kadar fazla kaçırıyorlar ki, televizyon stüdyosu bir anda stadyuma dönüyor.

Hem konu bütünlüğünden uzaklaşıyor hem de anlamsız tartışmalar izleyicilerde moral bozukluğuna neden oluyor.

Türkiye’deki televizyon kanalları tartışma programlarına kalite ve nitelik getirmek istiyorlarsa bu sistemden tümüyle vazgeçmeleri gerek.  Herhangi bir konu hakkında yorum yapacak kişilerin niteliği, tecrübesi ve anlattıkları biz izleyicilerde merak uyandırmalı. Anlattıklarıyla gerçek anlamda bilgi sahibi olabilmeliyiz.

Ancak maalesef böyle bir durum bizde söz konusu değil. Bizim televizyon kanallarının şen bülbülleri maşallah her konuda ihtisas sahibiler. Her şeyi en iyi onlar biliyor. Bir bakıyorsunuz siyaset ve ekonomi gündeminde, bir bakıyorsunuz deprem, dış politikada uzman görüşü ortaya koyuyorlar.

Aslında hiçbirinin bir şey bildiği yok!

Bildikleri tek şey o an düşündüklerinden ibaret. Tartışma programlarında yapılan çok büyük bir yanlış daha var. Farklı görüş olsun diye çağrılan konuklar, ortaya farklı bir görüş koymak yerine, siyasi partilerin taraftarlığını yapıyorlar.

Bir televizyon programında örneğin bir deprem konusu konuşuluyor ise, o programda depremi konuşan kişinin bu alanda uzman olması gerekiyor. Örneğin İstanbul depremi hakkında bir konu konuşulacaksa, konuyu konuşacak kişinin bu alanda tam etkin ve yetkin olması, bu alanda ulusal ve uluslararası çalışma örneklerini biz izleyicilere aktarabiliyor olması gerekiyor.  Karşıt görüşte olan kişide anlatılan konudaki doğru ve yanlışları bilimsel ve evrensel göstergelerle açıklayabiliyor olmalılar.

Biz de böyle mi?

Elbette hayır. Bizim televizyon kuruluşlarındaki tartışma programları, spor programlarının formatına dönüştürülmüş durumda. Biri iktidarı, diğeri ise muhalefeti savunuyor. İktidarı savunan kişi iktidarın iyi yanından bakıp övünüyor, muhalefet kesimi iktidara karşı olduğu konulara neden karşı olduklarını, neler yapılması gerektiğini anlatamıyor ya da anlatmak işlerine gelmiyor.

İktidar ve muhalefet kanadının perspektifinden bakıp Türkiye’nin gerçeklerine ulaşmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Oysa televizyon yorumculuğu bilgi, birikim gerektiren bir durum. Örneğin mülteci konusunda bir yorum yapıldığında, ekrana bu konunun uzmanları çağrılmalı. Dünyada mültecilere uygulanan prosedürler neler, Avrupa ülkelerinin göçmenlere bakışı ne, Avrupa veya diğer ülkelerin göçmen politikaları ve çalışmaları hakkında tam ve doğru bilgilerin biz izleyicilere aktarılması gerekiyor.

Haber Türk televizyonunda gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu, Türkiye’nin göçmen politikası hakkında yapılan tartışma programını izliyorum. İki gazeteci stüdyoya çağrılmış. Stüdyoya çağrılan kişiler konunun uzmanı değil. Sadece bilgi aktarımına aracı olabilecek gazeteciler. Televizyon programına katılan bir gazeteci, Suriyeliler olmasa ekonominin batacağını söylüyor. Diğeri ise buna şiddetle karşı çıkıyor. Karşı çıkan gazeteci Suriyeliler yüzünden Türklerin iş bulamadığını söylüyor.  İnanın tartışmaya sadece beş dakika tahammül edebildim.

Böylesine önemli bir konu dar bir çerçeveye sığdırılıp tartışılamaz. Konunun sosyolojik, kültürel, bilimsel yönünü ele alan, göçmen politikaları konusunda ihtisas yapmış değerli insanların bizlere bu konuyu anlatması daha iyi olurdu. Umarım bir gün bu beklentim gerçekleşir ve Türkiye’nin göçmen politikası hakkında tam, net ve sağlıklı bilgiler alabiliriz.