ADLİYELERDE GÜVENLİK ZAFİYETİ Mİ VAR?
2015 yılı Şubat ayında Doğan Haber Ajansı’nda adliye
muhabirliği yapıyordum. Sevgili dostum Teslime Tosun DHA’dan ayrılınca, bu
görevi bana vermişlerdi. Bir gün öğleye doğru adliyenin doğu kapısından bahçeye
çıkarken sivil giyimli biri içeriye girmek istedi. Adliyenin doğusundaki
kapıdan sadece adliye çalışanları ile avukatlar girebiliyordu.
Baktım bu kişiye Antalya’da 1990’lı yıllarda başsavcılık yapan Veli Çiftçi. Emekli olduktan sonra Antalya’ya yerleşmiş. Kendisini görünce hemen tanıdım. Ama kapıdaki polis memuru kendisini tanımıyordu. Emekli Başsavcı Veli Çiftçi, meslektaşlarını ziyaret için gittiği Antalya Adalet Sarayı’nda personel kapısından geçerken kim olduğunu soran polis memuruna, “Mafyayım” diyerek espri yapmıştı. Tekrar kim olduğunu soran polis memuru, emekli başsavcıyı kapıdan geçirmek istemeyince Çiftçi kimliğini açıklamıştı. Ondan sonra içeriye girebilmişti. Hatta bu diyaloğun haberini de yapmıştım. O haber halen internet sitelerinde de duruyor.
* * *
Eski başsavcı da olsa, adliyeler öyle herkesin her kapıdan
dilediği gibi girip çıkabildiği yerler değildir. Girip çıkarken çok sıkı kontroller yapılır.
Ama alınan güvenlik tedbirlerine rağmen üzerindeki silahla bile içeriye
girenler de olabilir. Nitekim yine 2015 yılı Mart ayında Berkin Elvan’ın
ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Selim Kiraz, 31 Mart 2015’te
Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayına avukat gibi giren 2 terör örgütü
üyesince adliyenin 6’ncı katındaki makam odasında rehin alınmıştı. Sonra da
şehit olmuştu.
* * *
O olayın faillerinin DHKP-C mensubu olduğu tespit edilmesi
üzerine ülke genelinde operasyonlar düzenlenmişti. Antalya’da da 1 Nisan gecesi
düzenlenen DHKP-C operasyonunda çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. Ardından
da aralarında bir avukat, bir öğretmen, işadamı ve çok sayıda öğrencinin
bulunduğu 24 sanık hakkında, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘patlayıcı
madde bulundurma’ ve ‘terör örgütü propagandası’ yapmak gibi suçlardan Antalya
2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı.
* * *
Sanıkların avukatlığını ise o dönemde Çağdaş Hukukçular
Derneği’nin Başkanı olan Selçuk Kozağaçlı
yapıyordu. Avukat Selçuk Kozağaçlı şu anda cezaevinde. Kozağaçlı, o
duruşmada Selim Kiraz’ın şehit edilişiyle ilgili polisi suçlamıştı. Grup Yorum
üzerinden sanıkları savunan Kozağaçlı’nın O duruşmada söyledikleriyle ilgili
yaptığım haber de halen birçok internet sitesinde duruyor. Bu tür davaları
takip edenler de çok olur. O davaların görüldüğü tarihlerde adliyedeki güvenlik
tedbirleri çok daha fazla sıkılaştırılır. Hatta çevik kuvvetten ve terörle
mücadeleden ekipler, olası bir riske karşı adliyelerde hazır tutulur. Haliyle
adliye muhabirliği yaptığım için kamuoyunun da merak ettiği bu davaların
duruşmalarına girip ben de çoğunu izledim.
* * *
Güvenlikle alakalı konularda en ufak bir olasılık bile
değerlendirilir. Nitekim 15 Temmuz darbe teşebbüsünden birkaç ay sonra 6 Ekim
2016 sabahı saat 08.28 ve 08.31’de olmak üzere, Antalya Emniyet Müdürlüğü
155@antalya.gov.tr elektronik posta adresine, Antalya Adliyesine bomba
konulduğuna dair aynı kaynaktan 2 ayrı ihbar gelmişti. Bunun üzerine adliye
apar topar tahliye edilmişti. O gün sabah ben de adliyedeydim. O olayın
haberlerini de ilk ben geçmiştim.
* * *
Terörle mücadele ve bomba imha uzmanları, 3 dedektör köpek
eşliğinde adliyeyi didik etmişti. Fakat ihbar asılsız çıkmıştı. Adliye
personelini endişelendiren bu olaydan sonra şu anda Bursa Cumhuriyet
Başsavcılığı yapan dönemin Antalya Cumhuriyet
Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın talimatıyla güvenlik tedbirleri daha da
artırılmıştı. Eskiden polisin elinden kurtulup adliyeden kaçmaya çalışanlar
bile oluyordu. Başsavcı Ramazan Solmaz döneminde adliyeye kaçak girilip
çıkılmasını önlemek için bahçenin duvarları de demir parmaklıklarla boydan boya
çevrilmişti. Bugün Antalya Adliyesi’ndeki sıkı denetimlerin hikayesi de
budur.
* * *
Özetle adliyelerde İstanbul’da Çağlayan Adliyesi’nde 6 Şubat
tarihinde meydana gelen saldırı olayı güvenlik meselesini bir kez daha önümüze
getirmiştir. Nitekim alınan tedbirler sayesinde üzerlerinde silah olan
teröristler adliyeye giremeyince çıkan çatışmada etkisiz hale getirilmişlerdir.
Adliyelerde sıfatı ne olursa olsun, kimseye ayrım yapmadan herkes sıkı bir
aramayla içeriye alınıp güvenlik sağlanmalıdır. Gerekirse adliyeler kale gibi
korunmalıdır.
* * *
Öte yandan geçtiğimiz ocak ayında yayımlanan HSK kararnamesiyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığ’ına atanan Trabzon Köprübaşılı Yakup Ali Kahveci’ye de Karadenizliler Derneği “hayırlı olsun” ziyaretinde bulunmuş. Derneğin başkanlığını 15 Temmuz darbe teşebbüsünün olduğu yıllarda Antalya Emniyet Müdürü olan Cemil Tonbul yapıyor. Karadenizliler Antalya’yı çok seviyor. Hatta emekli olduktan sonra birçoğu Antalya’ya yerleşiyor. Nitekim Cemil Tonbul da emekli olduktan sonra Antalya’da kalanlardan. Ziyaret sırasında Köprübaşı’nın gururu olan Başsavcı Kahveci’ye özel bir forma hediye etmişler.