ADAY ADAYLARI MUHTAR PEŞİNDE
Seçim yaklaşıyor ya; partilerdeki hareketlilik de had
safhada. Her ne kadar 2.5 aylık bir süre olsa da sayılı gün çabuk geçer.
Partiler ve özellikle de belediye başkan aday adayları hummalı bir çalışma
içinde.
Malum; çalışma iki boyutlu. Birinci boyut, aday olmak
isteyenlerin parti içi ve genel merkez düzeyinde yaptıkları kulis çalışmaları.
İkincisi ise, parti teşkilatlarının yaptıkları rutin seçim hazırlıkları yani
sandık görevlilerinin belirlenmesi, mahalle ve teşkilat toplantıları gibi
işler.
Saydığım bu görevlerle birlikte farklı bir çalışmaya da
girmiş bazı partiler ve aday adayları. Öncelikle aday adaylarının muhtar
peşinde koşuşturmalarına bir bakalım. Oy kullanacakların listeleri sadece
muhtarlarda mevcutmuş! O yüzden hani aday falan gösterilirlerse oradan seçmene
yürüyeceklermiş.
Tabi bunu yapmak öyle kolay değil, birinin önayak olması
lazım. Bu iş için muhtarlar biçilmiş kaftan: hem yakın takipteler hem de abluka
altındalar. Yahu iyi de o muhtarın seçilip seçilemeyeceği bile meçhul. Kimini
mahalleli istiyor kimini istemiyor. Çünkü şehir merkezindeki muhtarların hiçbir
işlevi yok: Tek işleri icra ve resmi evrakların tebligatını alıp saklamak.
Ha arada sırada da mahallenin asfaltı, park veya kaldırım
işleri oluyor. Başka bir görevleri kalmadı. Eskiden bir ilmühaber almak için
millet muhtarın gölgesini takip ederdi vallahi!
Belediye başkan aday adaylarına benim naçizane tavsiyem
mahalle muhtarına bel bağlamayın, yarı yolda kalırsınız! Hani dedim ya onlar da
kendini kurtarma derdinde…
Gelelim diğer konuya. Kimlik Bildirme Yasası’nın 14.
maddesine göre, mahkeme kararı olmadıkça her kim olursa olsun İl Seçim veya
İlçe Seçim Kurulu hariç seçmen listelerinin verilmesi yasak.
Bu nedenle muhtarların partilerin bulunacakları girişimlere
olumlu yanıt vermemeleri gerekir. Veren olursa suç işlemiş olurlar. Ancak,
Antalya’da bazı muhtarların kurallara uymadıkları, hatta bazılarının kanunları
hiçe saydıkları da gelen duyumlar arasında. Muhtarlar kanunu uygulamalı.
Sonuçta şunu söylemek gerekir. Bu tarz olayların geçmişte
sıkça yapıldığını duymuştuk. Tahminim bu seçimde de aynı işlemlerin yapılacağı
hemen hemen ortaya çıkmış gibi. İşte bu noktada ilgili kurumlar devreye
girmeli. Yoksa birileri gemi yürütürken muhtarların kayıkları karaya oturacağa
benziyor.
Başka neler var? Anlatayım. Sivil toplum örgütlenmesinin
önemli bir parçası kabul ettiğimiz hemşehri derneklerini toplumun supabı olarak
gördük. Öyle değil mi? Çünkü insanların yeni yaşam alanı olarak seçtikleri
kentlerde çevreyle bütünleşebilmeleri yolunun, kendilerini ifade edebilecekleri
yapılardan geçtiklerini hep savunduk.
Ayrıca, yörelerin kültürlerinin de bu yeni yaşam
merkezlerine taşınarak korunmaları için hemşehri derneklerinin çok özel bir
katkı yaptığına inandık. Üstelik değişik ortamlarda bu tür örgütlenmelere karşı
görüşler ortaya konurken hemşehri derneklerini savunduk.
Ne var ki, başlangıçta kent yaşamına ayak uydurup toplumla
kaynaşma ve yöresel kültürlerin yaşatılması gibi amaçlarla yola çıkılmışken,
günümüzde gelinen noktada bazı hemşehri yapılanmalarının siyasi amaçlar için
adeta silah gibi kullanılmaya başlandı.
Geçtiğimiz yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği
seçimlerinde siyasetçilerin uğrak yerleri arasında hemşehri derneklerinin daha
fazla yer aldığını gördük. Benzer sahnelerin içinde bulunduğumuz seçim yılında
ve seçim yaklaşırken de tekrarlanacağı, hatta biraz daha fazla olabileceği
anlaşılıyor.
Diyeceğim şu, siyaset kendi kuralları içinde işlesin;
hemşehri yapılanmaları da kendi amaçlarına göre hareket etsin. Kimse mensubu
olduğu hemşehri yapılanması üzerinden siyasete baskı yapmasın. Siyaset de
bunlara ortam hazırlamasın.
Ben gidişatı doğru bulmadığım için bir uyarı görevi yapayım
istedim. Çünkü onarılmaz yaralar ve sonuçlar yaşanabilir.
İYİ’DE İŞLER İYİ DEĞİL!
Adı İYİ amma görünüşte ve logoda. Aslında partide işler hiç
İYİ değil hatta tam tersi çok KÖTÜ! Vahdet Afşin Karacan’ın il başkanı
olmasıyla birlikte İYİ Parti neredeyse adını değiştirecek konuma geldi.
İYİ Parti Antalya İl Örgütü’nün son birkaç aylık geçmişine
baktığımız zaman ya kavga ya da İSTİFA ile gündemde olduğunu görüyoruz. Her ne
kadar Meral Akşener iktidara talip olduklarını söylese de!
Dün İYİ Parti Antalya İl Yönetimi’nden Ali Deniz, Süleyman
Arslan, Fatma Yaşar Arslan, Mehmet Günay, Şükriye Yıldırımlar ve Mustafa Eser
isimli yöneticiler basın huzurunda istifa etti.
İstifacılar adına konuşan Ali Deniz, İYİ Parti İl Başkanı
Vahdet Afşin Karacan ve ekibinin parti içinde oluşan yönetim kriziyle ilgili
eleştirilerinin ‘şiirle, sözle, sazla’ geçiştirildiğini söyledi.
Demek ki GIRGIRIYEDE ŞENLİK VAR filmi İYİ Parti
sahnesindeymiş de haberimiz yokmuş!
Yapılan açıklamayı baştan sona okudum ve eleştiri oklarının
tek hedefi var, o da İl Başkanı Karacan. Vallahi bu TOPLAMA BİLGİSAYAR
görünümlü İYİ Parti çok bile dayandı bu siyaset arenasında.
İYİ Parti’deki istifalar haberini toparlayan bizim muhabir
arkadaşımız Mühübe Taşkın yapılan açıklamalardan kendine iyi bir tiyatro teksti
çıkarmış.
İnanmayan bu konudaki habere bir göz atıversin. Ayrıca hafta
sonu Antalya’ya gelecek olan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’i de bu tiyatroya
davet etseler inanın çok makbule geçer.