ADALETSİZLİK+PARTİZANLIK= “KAYBEDEN GÜZEL ÜLKEM!”

Gün gelecek; bu hayat son bulacak. Hepimiz için son aynı, değişmeyecek. Gerçekten kaçmanın bir yolu yok. Asla bir daha gelmeyeceğimiz bir dünya için para biriktirmek, mal yığmak yanlış.

Adaletsiz davranmak, hırsımız, nemamız için endişelere paniklere kapılmak, başkalarına zulüm etmek anlamı taşır, ne kadar yanlış! Dünyada bazı gözlerden kaçabilir, bazı gözler de bizi görmezden gelebilir.

Belki de unuttuğumuz; hep bizi "Bir" gözleyenin olduğudur. O, asla unutmaz, asla görmezden gelmez ve bir gün hesabı sorar. O hesabı sorar, sormasına da, daha önce bizler kendimize sorsak ve nefisimizin dışında aklımızla cevap arasak daha güzel olmaz mı?

Belki de toplum psikolojisi ile hareket ederek bazı gerçekleri değerlendiremiyoruz. Belki de fırsat bu fırsattır zihniyeti bizi gerçeklerden uzak kılabiliyor. İnsanın doğru olması, adaletli olması Cenab-ı Hakkın emri değil midir?

Cenab-ı Peygamber; "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" ayeti nazil olduktan sonra "Bu Ayet-i Kelime saçlarımı ağarttı" buyurdu. Kul hakkından, günah işlemekten münezzeh, cennetle müjdelenmiş, kâinatın yaradılış sebebi olan bir "Kul"un saçlarını ağartan bir Ayet-i Kelime hiç olmazsa bari bizi de biraz düşündürtebilse!

Biraz, sadece biraz düşünebilsem! Veya bazıları biraz daha düşünebilseler! Sosyal düzen, barış adaletsizliklerle, haksız kazançlarla bozulur. Hangi seviyede yönetici olunursa olunsun, sevgi ve saygıyı kaybeder. Saygınlığı kaybedilen bir makamda oturmak ne kadar yanlış…

İnsanların yüzlerine bakarken, gözlerini kaçırmadan bakabilmek de bir hüner oldu ki, makamı işgalden daha felaket. Utanmayı yitirmek ne acı! Belki de dine olan sevgi ve saygımızı kaybetmişiz. Dinimizi sadece istismar amaçlı kullanmak istiyoruz.

Daha doğrusu "dinimiz" bizi makamlara taşıyan bir araç mı? Bu soruya yanlış, hatalı dediğimizde ise o zaman farklılık Allah inancımızdadır. Gören, işiten, bilen yargılayan bir Allah'a inananların farklı düşünce ve tavırları Allah inancımızda, aynı Rabb'e inanmadığımızı üçüncü kişilere anlatır.

Bir daireden işyerimize ruhsat almak için illa bir adam mı bulmamız gerekecek. Ruhsat vermemek için bahane arayanlar diğer işyerlerindeki şartlara bakmazlar ve düzeltmezlerse akla rüşvet veya nema gelmez mi?

Emsallerinde aynı şartlar aramamak, sadece açılış için ek şartlar öne sürmek, yeni iş yeri açanın önünü kesmek içindir ve bu zulümdür. Eğer müreffeh bir ülkede yaşamak istiyorsak; çok net iade ediyorum; aydın kafalı, şeffaf, gelişmeye açık, modern insanları tercih etmeliyiz!

Partizanlık; şaşırılacak kadar da adaletsizliğe, talanlara, vurgunlara göz yummayı getirmiştir. Eski komünist ülkeleri de yıkan "partizanlık, polit büro elemanlarına ayrıcalı davranma"dır. Hangi parti olursa olsun bizler particilik zihniyetinden kurtaramadıkça hep aynı sonuçları yaşayacağız.

Bu ülkeye bu şehirlerimize ve dürüst, aletli insanlarımıza yazık olacak! Düşünen, sorgulayan, adalet önünde hak arayan, farkında insanlarımızın sayısı arttıkça bu illetlerden daha çabuk kurtulabiliriz.

Kalın Sağlıcakla...