ADALET
29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutladık. Anayasamızın ikinci maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri yer alıyor. Bu maddede Anayasamızın değiştirilemez ilkelerinden olan Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtiliyor. Mahkemelerde karar açıklandıktan sonra mağdurlar “nerede bu adalet” diye feryat ederek, gözyaşlarıyla mı çıkıyor adliyelerden? Yoksa “İşte benim devletim” diyerek huzurla mı evlerine dönüyorlar?
* * *
Yıllarca adliye koridorlarında haber kovaladım. Adliyeler
dedikodunun en fazla olduğu yerlerdendir.
Kim kimle ne yapıyor? Kimler, kimlerle düşüp kalkıyor? Sürekli fiskos.
Hayatımda adliye koridorları kadar dedikodu ile çalkalanan başka bir yer
görmedim. Adaleti arayanların arasında doktoralı avukat İlker Atamer de varmış.
Avukat İlker Atamer, İstanbul’da bir sitedeki dairesini 28 Mayıs 2018’de
satmış. Ancak site yönetimi 2019 yılının Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve
Ağustos aylarına ait aidat bedelleri, doğalgaz ve işlemiş gecikme
tazminatlarının ödenmediği gerekçesi ile Avukat Atamer hakkında icra takibi
başlatmış. İlker Atamer de daireyi sattığını belirterek icraya itiraz etmiş.
* * *
Bunun üzerine site yönetimi Sulh Hukuk Mahkemesi’nde “Avukat borçlarını ödemiyor” diye dava açmış.
Yıllarca süren yargılamanın sonunda avukat Atamer davayı kaybetmiş. Bu nedenle
Avukat Atamer, sattığı daireyle ilgili mecburen gecikme faiziyle birlikte 22
bin 415 TL’lik ödemeyi yapmış. Atamer
ardından da davanın görüldüğü Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ihtarname gönderip
uğradığı zararın kararı veren hakim tarafından ödenmesini istemiş. Atamer
dilekçesine paranın yatırılmasını istediği İBAN numarasını da yazmış. Hiç
görülmüş bir olay değil. Sonunda bu da oldu. Keşke İBAN’la adaletin sorunları
çözülebilse.
* * *
Geçmişte ben de bir süre site ve apartman yöneticiliği
yaptım. Şayet bir mülk sahibi dairesini sattıktan sonra burada oturmaya devam
ettiyse, ya da yeni sahibine bu taşınmazı geç teslim ettiyse, bu aidatlardan
kendisi sorumludur. Yani borcun hesaplanmasında satış değil; teslim tarihi
kriterdir. Ama daire satıldığı gün yeni sahibine teslim edildiyse, bu tarihten
sonraki aidatlardan ve borçlardan eski sahibi sorumlu tutulamaz. Hakim yanlış
karar verdiyse, Avukat HSK’ya şikayetini yapabilir. Elbette HSK gereğini
yapacaktır.
* * *
Ama sonuç ne? Bu sorunun yanıtını da sattığı dairenin aidat
borçlarını yasal faiziyle ödemesine mahkum edilen Avukat Atamer 13 Kasım günü
sosyal medya hesabından vermiş.” Türkiye’de hakim ve savcıların dokunulmazlık
zırhı milletvekili dokunulmazlığından bile kalın. Hakim ve savcılar hakkında
yapılan şikayetlerden bir sonuç çıkmıyor” diyen Avukat Atamer sorunun, hakime
iban göndererek çözülebilecek bir konu olmadığını, aksine büyük bir mesele
olduğunu vurguluyor. Elbette işini layıkıyla yapan binlerce hakim ve savcı var.
Ama azınlık da olsa bu onurlu mesleği kendi çıkarları için yapanlar, işini
savsaklayanlar, suç örgütleriyle hatta terör örgütleriyle bile bağlantılı
olanlar da çıkabiliyor.
* * *
Örneğin 15 Temmuz’da gördük. Yargı mensuplarının neredeyse
dörtte biri FETÖ’yle iltisaklı çıktı. Oysa milletin adalet aradığı adliyeler
dedikodularla değil, hakim ve savcıların karıştığı suçlarla değil, mahkemelerin
verdiği doğru kararlarla anılmalıdır. Çünkü adaletin olmadığı bir ülke ayakta
kalamaz. Duruşma salonlarında “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR” sözünün kürsünün tam da
üstünde yer almasının nedeni de budur.
Bu nedenle suça bulaşanlar, derhal bu meslekten arındırılmalıdır.