ACIYLA GEÇEN BİR YIL DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!
Bugün haftanın ilk
günü sizlere iyi, güzel ve mutluluk duyacağınız bir haber verebilirdim. Ama ne
yazık ki içinde bulunduğumuz dünya ve ortam maalesef buna müsait değil.
Binlerce kilometre
ötemizde yani Filistin’de, Gazze’de binlerce insan ve bunların yüzlercesi çocuk
resmen katlediliyor. Onlar için yanıp tutuşuyoruz ama nafile. Ya bizim
çocuklar?
İşte bugün size
bizim iki canımız, evladımız, ülkemizin geleceği olarak gördüğümüz iki gençten
bahsedeceğim. Daha dün gibi ama koca bir yıl geçmiş hayatlarını kaybedeli!
Belki bu bir yıl
çoğumuz için önemli olmaya bilir amma alileler ve onların sevenleri için koca
ömür törpüsü gibidir. Hatta bazılarınız adını bile hatırlamıyordur. Olayı ise
hayal meyal.
Antalya’da geçen yıl tamda dün (22 Ekim 2022) Portakal Çiçeği Bulvarı’nda scooter faciasında Mahmut Yağız Balcı (18) ve Ada Kayahan (17) hayatını kaybetmişti.
İkisi de pırıl
pırıl, üniversiteye hazırlanan, hayatlarını kaybetmeseler bugün üniversiteli gençler
olarak aramızda olacaktı. Tamam, yapmaması gereken hareketi yapmışlardı amma ya
onları hayattan koparana ne demeliydi?
Adalet Muhammed
Can Gülmez adlı sürücüye yani trafik teröristine 8 yıl 4 ay 24 gün hapis cezası
vermişti. Tabi bu ceza yeterli mi yetersiz mi ayrı bir konu amma iki ailenin
fertlerinin yüreğindeki ateşi söndürmeye yetmedi.
Ve o tartışmaların
arasında koca bir yıl geçmiş ben bile farkına varamadım. Ta ki Orhan Çakmur
dostumun bana anma programını gönderene kadar. Dün anma törenleri vardı.
İlk tören olayın
yaşandığı noktada yapıldı. Balcı ve Kayahan ailesi, yakın arkadaşları
tarafından. Olay yerine karanfiller bırakıldı, ağaca Ada ve Yağız’ın fotoğrafı
asıldı. Akan gözyaşları ile olay yerine bırakılan karanfiller adeta sulandı.
Diğer anma ise
Kurşunlu Mezarlığı’nda Yağız’ın mezarının başında, Manavgat Ahmetler de ise
Ada’nın mezarının başında. Kırk yıllık ölülerle arkadaş olmuş gibiler.
Şöyle bir baktım
da ‘Ateş düştüğü yere yakar’ misali gibi sadece aileler, arkadaşlar, dostlar ve
benim gibi birkaç duyarlı insan bu olaydan etkilenmiş. Geri kalanımız ise
vah-tüh ile geçiştirmişiz.
Günlerce
konuştuğumuz faciadan inanın kimse ders almamış. Hala çocuklar ve gençler,
hatta koca koca adamlar scooter denen insan katili araçlara gelişi güzel
biniyorlar. Önlemin adı var kendi yok maalesef. Denetim ise sıfır desem yeri.
Ama şuna inan ki Yağız ve Ada bir yetkilinin çocuğu olsa idi eminim şu an o aletler ya kullanılmıyor olacak ya da çok ciddi önemler alınarak biniliyor olacaktı.
Lakin dün önüme
gelen fotoğrafları tek tek analiz ederken yüreğim burkuldu. Ada’nın annesi
Sevim Kayahan ile ATSO’dan tanışırız. O güleç yüzlü kadının, annenin
yüreğindeki yangın yüzüne vurmuş gibiydi. Diğer aile fertleri de aynıdır
muhtemelen.
İşte bu iki
ailenin hala hukuk mücadelesi devam ediyor. Umarım bekledikleri sonucu alırlar
ve bir dahaki anma gününde en azından yüreklerinde yangın hafifler.
Yazımın başından
sonuna tek tek okuyanlar sanırım koca bir yılda hiçbir şeyin değişmediğini anlamışlardır.
Değişmeyen tek şey acılar ve hukuk mücadelesi olmuş.
Değişen tek şey
ise scooter kullanıcılarına fosforlu yelek giyme zorunluluğu. Değişen ikinci
şey scooter
sayılarındaki artış ve renkleri olmuş. Üçüncüsü ise kask takma zorunluluğu.
Sevgili kent
idarecileri; Allah aşkına bu işi zapturapt altına almak çok mu zor sizin için.
Bakın koca bir yılda değişmeyen tek şey acı diyorum. İstatistiklere bir
baktırın ve daha kaç canmış görün.
İnanın bu gidişle daha çok can yanacak ve çok eve ateş düşecek gibi. Ateşin
yarın sizin evinize düşmeyeceğinin bir garantisi var mı?
---------------------
BİR DİŞ VAKASI
DAHA!
Bundan bir süre
önce yani 19 Eylül’de ‘O diş benim verin!’ başlığı ile bir yazıyı kaleme
almıştım. Uluslararası Kıyı Temizleme Günü kapsamında kıyı ve deniz dibi
temizliği yapılmıştı. Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) öncülüğünde Konyaaltı’nda.
Antalya Sualtı Sporları Kulübü (ANTSAK) dalgıçları bir diş bulmuşlar ve çöp poşetlerine konularak ayrıştırma merkezine gönderilmişti. Bu görüntülerde televizyonlarda yer almıştı.
O görüntüleri
izleyen bir vatandaş dişi görünce, dalgıçlara ulaşarak “O diş benim verim” diye
tutturmuş ancak sonuç alınamamıştı. Çünkü diş çoktan ayrışma merkezinde çöp
olmuştu.
Dünde aynı noktada
bu kez Cumhuriyet'in 100'üncü yılı için dalış yapılmıştı.
İçlerinden biri bu kez de başka bir protez diş bulmuş deniz dibinde. Bu dişin fotoğrafını da bana TURMEPA Başkanı İzzet Ünlü ulaştırdı, “Bazıları altın bizimkilerde diş bulur” diye dalga geçti.
Ya arkadaş; bu diş
belki bize değersiz gelebilir amma sahibi için altın değerindedir. Tabi
benimkisi latife. Umarım bu kez bununda sahibi çıkarda bulunduğuna değer.
Unutmadan. Sizde
dişinize … na sahip olun yahu!